ISPARTA’ DA EKOLOJİK TARIM PROJESİ, NEDEN HAYATA GEÇİRİLEMEDİ?!!!
EKOLOJİK TARIM, ISPARTA’DA MÜMKÜN MÜ?
Zeki TARHAN – ANKARA
Bölüm : 13
Elma üretiminde, değişim rüzgârları esiyordu… Eğirdir’in Eyüpler Köyü İhtiyar Heyeti, tüm elma bahçelerinin BODUR ANAC’a dönüştürülmesi yönünde bir karar alıyor ve Isparta İl Tarım Müdürlüğünce başlatılan; “Bodur Meyveciliğin desteklenmesi ve geliştirilmesi Projesi” de böylece, yavaş da olsa amacına ulaşmakta idi…
Bu süreçte; Tarımdan sorumlu vali yardımcısı Turan ÇUHADAR, kolları sıvıyor, elma ihracatını artıracak ve Isparta ekonomisine canlılık getirecek “BODUR MEYVECİLİK PROJESİ”ne de üreticilerden büyük destek geliyordu…
***
Eyüpler Köyündeki tüm elma ağaçları kesilerek, yerine BODUR ANAÇ dikilecekti ve Eyüpler Köyü bir “ilk” e imza atıyor, böylece EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASI’nda örnek bir kırsal yerleşim birimi oluşturuluyordu… Ekonomi canlanacak, EKOLOJİK TARIM’a geçilecek, su ve ilaç tasarrufu sağlanacak, ÇEVRE korunacaktı.
Fidan temini konusu, elbette ki önemliydi ve Isparta valiliği bu konuda gerekli tedarik politikasını, örnek bir köy olan Eyüpler için hayata geçirecekti…
***
EĞİRDİR GÖLÜ’nün ekolojik dengesi, göl içindeki su ürünleriyle birlikte bir bütünlük teşkil ediyordu ve rastgele, bilimsellikten uzak yabancı türlerin Göle aşılanması, habitatı paylaşmaları Göl Ekosistemini ve Ekolojik dengeyi bozuyordu…1999’ yılı verilerine göre; Eğirdir Gölü’n de %66 oranında TAKOZ balığı mevcuttu. Hacettepe Üniversitesinin 1994 yılında EĞİRDİR GÖLÜ’n de yaptığı ve Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ile birlikte yürüttüğü “STOK TESPİT” çalışmasının sonucunda; %86 Sudak ve %14 oranında ise Sazan / Eğrez mevcuttu. Sağlıklı bir gölde ise,yani ekolojik dengesi bozulmamış bir Göl ekosisteminde, bu oranın tam tersi bir oran olması gerekiyor!!!
1999 yılında, Eğirdir Gölü’ndeki balık mevcudu şöyle bir oransal dağılım gösteriyor:
Takoz…………………%66
Sazan + Eğrez………%7
Sudak…………………%27
Toplam………………%100
***
Göllerde, Limnoloji biliminin ve genel kabul görmüş pratiklerin su ürünlerinde etçil oranının %7 ile %15 arasında olması gerektiği yolundaydı. Takoz balığının önemli bir özelliği de; hem otçul, hem de etçil bir balık olmasıydı.
Su Ürünleri ihracatçısı Hobanoğlu; TAKOZ balığının Eğirdir Gölü’ ne, Antalya Kepez’den getirilerek atıldığını söylüyor ve; “ bu Göl kuruyuncaya kadar, bizler TAKOZ balığı ile geçinmek zorundayız!!! Bu balığı,Eğirdir Gölü’n den temizlemek mümkün değil” diyordu. Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü Müdürlüğü ise, Hobanoğlu’nun bu saptamasına aynen katılıyordu.
***
Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyeleri, başta dekan Osman ERTAN ve Fahrettin küçük olmak üzere, şu tezleri savunuyorlardı:
- Eğirdir Gölündeki otlaşma, yosunlaşma, alg patlaması ile organik madde artışı tehlikeli boyutlardadır.
- Eğirdir Gölü; tamamıyla “ÖTROFİK” bir göl olmayıp, kirli ile temiz arasında bir göldür.
- Eğirdir Gölünde, biyolojik çeşitlilik açısından, DOĞAL BALIKLAR’ı yaşatmak gerekir. Sudağı yok edelim, sadece Sazan ve Eğrez kalsın Gölde.
- Sazangiller için TAKOZ balığı, gelecekte tehlike arz ediyor!!! Takoz balığı, Kerevit yumurtalarını yese bile, sindirimi çok kolay ve çabuk olduğu için, ispatlamak oldukça zor.
- Takoz balığı ile Sazan, aynı habitatı paylaşıyor. Hem üreme hem de beslenme alanı olarak, bu habitatta yaşamlarını sürdürüyor…
***
Kerevitin kabuk değiştirme döneminde Takoz balığı KEREVİTİ YİYEBİLİYORDU!!! Bu ise; bir balıkçı gözlemiydi. Ve Dişli balık / Tatlı Su Levreği / Sudak; Takoz balığının küçüklerini yiyebiliyor, büyüklerini yiyemiyordu. Çünkü, Takoz balığı pullu ve sırtı yüksek ve sırt yüzgeçlerindeki ışınlar sertti.
Bir gerçeği de görmek gerekiyordu: Eğirdir Gölündeki 8-10 çeşit doğal balıkların neslini tüketen yamyam balık / canavar balık SUDAK, Takoz balığını yiyebilseydi, bu balık gölde bu kadar çoğalamazdı.
Takoz balığı, diğer sazangillerle beslenme ve üreme yönünden aynı habitatı paylaştığından, sazangillerle rekabete girerek, ileriki aşamada zararlı olabilecektir.
***
Gözler önüne serilen ve “KRAL ÇIPLAK” denilen olgu, aynen şu idi: Eğirdir Gölü’ nün ekolojik dengesi bozulmakta, tehlike çanları çalınmakta, su ürünlerinde “ETEBUR – OTOBUR” dengesini sağlamak isterken, nasıl bir tehlike içine girildiği apaçık görülmekteydi!!!
DEVAM EDECEK…