ALİ TAŞ VE “İNSAN OLMAK”…
Recep BOZKURT
Bir tarihçi olarak hep şunu söylemişimdir: “Her şey çok çabuk unutulup gidiyor. Yazıya, kitaba dönüşmeyen sözler, düşünceler ne denli değerli ve önemli olursa olsun -insanın doğasında var olan zaafı nedeniyle- unutulup gidiyor.
Bir başka inancım savuncum da şudur: Kişi; önce kendinden ve ailesinden başlamak üzere çevresini, yaşantısını, gördüklerini-gözlediklerini ister günce şeklinde ister biyografik olarak yazmalıdır. Yoksa; kendi de, ailesi de, yaptıkları da, yaşadıkları da çok çabuk unutulup gidiyor.
Buna ister vefasızlık deyin ister hafıza zayıflığı-kaybı deyin; maalesef böyledir…
Peşrevi daha fazla uzatmadan hemen sadede geleyim.
Ali Taş, Eğirdir’in –benim gözümde- doğduğu, yaşadığı yöreye sorumluluk duyan ve sorumluluklar üstlenen; gördüklerini,gözlediklerini yazan, tarihe not düşen değerli bir aydındır. Son kitabı olan “NASIL İNSAN OLDUM”u bir solukta okudum.
Ali Taş bu kitabında önce Eğirdir’den Türk Tarihine, Anadolu’ya, Eğirdir’e, ailesine ve kitabın bütününde de kendisine ayna tutmuş.
Çok da iyi etmiş…
Dünyanın merkezi olarak Eğirdir’i alması-görmesi ve tarihe, günümüze ve geleceğe Eğirdir penceresinden bakması da pek hoşuma gitti.(Sayfa:40-41-42)
Kitabın 55-56 ve 57. sayfalarında Eğirdir’i anlatışını ise çok sevdim.(özetle yazıyorum)
“…Göle doğru uzanan iki katlı bahçeli evler. Dalları meyve dolu dut ağaçları göle doğru sarkıyor. Yamaçtaki evler adeta dağa tırmanıyor. Güneş ışığı, sanki evlerin penceresini deliyor. Kare şeklindeki küçük tahta pervazlar arasından cam yokmuş gibi görünüyor. Gökyüzü berrak. Sivri Dağ, güneşin sıcaklığından bu evleri koruyacakmış gibi heybetli görünüyor. Göle doğru uzanan bir burun suları adeta ortadan bölüyor. Diğer tarafta uçsuz bucaksız ova -(Boğazova)- ağaçlar içinde kayboluyor… Ay ışığı gölde dalga dalga yayılıyor. Sandallar sessizce ışığa doğru gidiyor…”
Yazar, tablolara yansıyan mevsimler halinde bu anlattıklarını, eşsiz bir “Doğa Harikası”na benzetiyor.
Ali Taş kitabını, “Öz geçmiş yazmak için değil öz gelecek için yazdım” diyor. “Rehberiniz, yol göstereniniz olan beyniniz sizi ışığa, aydınlığa yönlendirsin…” diyor.
Işığa, aydınlığa ulaşmak için de okuyucuya -gönülden katıldığım- şu öğütlerde bulunuyor:
“Oku, yaz, gez, dolaş, gözlemle, öğrenmeyi asla bırakma…” , “Çevrene, doğaya yan bakma…” diyor.
Çok şeyler öğrendiğim bu güzel kitabını Ali Taş, Hacı Bektaş Veli’nin şu dizeleriyle noktalıyor:
“Hararet nardadır, sacda değildir
Keramet baştadır, taçda değildir
Her ne ararsan kendinde ara
Mekke’de, Kudüs’te Hac’da değildir”