“Fırsat Rüzgâra Benzer, Marifet Onu Geçerken Tutabilmektir”
(Türk Atasözü)
Son döneme kadar sokakta anket yapsak ve sorsak; “turizm nedir? ‘’ diye, cevap birbirine yakın olmak üzere; ‘’ güneş, kum, deniz ve her şey dâhil sistem” denirdi.
Bilinçli tüketici son dönemlerde turistler içinde olağan dışı arayış ve çözümler sunmaktadır. Birçok yabancı ülkede artık bilinçli tatil planlayan ve programa alan insanlar, gruplar çoğalmaya başladı. Bilinen teori olan, “ güneş, kum ve deniz”den uzak duruyorlar.
Bilinirliği olmayan ve ya yeni tanınan, butik, doğal, bakir alanlar ile aile işletmeleri olan yerlerin tercih sebebi olması artık konuşulur olmuştur.
Ülkemizde bu yeni arayışa elverişli destinasyon yerleri mevcuttur. Yerel ve genel yönetimlerin uluslararası arenaya açılım yapmaları ve turistleri çekmeleri olağan üstü gayretler ile olmalıdır.
Aslında bu çaba kendiliğinden oluşmuştur;
‘’ Corona Virüsü ‘’
Evet, doğru duydunuz. Dünya kırmızı alarmdayken bunu lehimize çevirebiliriz. Ticarette en büyük kazançlar bazen an sıra dışı zamanlarda gerçekleşir.
“ Fırsatlar çıkmadıkça, kabiliyetler pek az işe yarar… (Fransız Atasözü)”
Turizm sektörünün her kademesi olarak kabiliyetlerimiz ile fırsatı yakalamamız gerekmektedir.
Virüsün Türkiye haricinde her ülkede görülmesi bilinçli turistlerinde güvenle tatil yapabileceği yer olması demektir. Galiba bu fırsatın bir biz farkında değiliz…
İngiliz Daily Express Gazetesi, Türkiye’nin virüs tehlikesi olmayan güvenli bir tatil durağı olarak tercih edilebileceğini yazmıştı.
Bu açıklamalara benzer açıklamalar ülkemize çeşitli ülkelerden gelen turistlerin beyanatlarında mevcuttur.
Turist için en önemli konu;
“ Güvenli Ortamı”
Evet, böyle bir ortamın olduğunu fark etmemiz ve dünya ya haykırmamız gerekiyor…
Endişe edilecek tek sorun dünya bu virüs ile mücadele ederken, ülkemize gelen turistlerin virüsü beraberinde getirmeleri olabilir. Bu konu önemli…
Burada iş yetkili mercilere düşüyor. Biz turizmcilere düşen görev bunu fırsata dönüştürmektir.
Bazı internet sitelerinde ve köşe yazılarında yaşanan gelişmelerden dolayı 2020 yılı turizm açısından endişe verici ve karamsar yazmaktalar.
Yaşadığımız coğrafya zaten olağan endişelere gebedir. Bu deprem korkusu ile yaşamak ile aynı sosyolojik olgudur. Biz en kötü günlerden en az zarar ile nasıl çıkabiliriz diye düşünmek daha doğru karar almamızı sağlayacaktır.
Evet, uzun lafın kısası, bulunduğumuz yerin tahlilini doğru yapalım ve çalışmalara hız verelim.
Bacasız sanayimiz turizm, arayış içindedir. Buna katkı sağlamak her birimizin görevidir.
Rakiplerimiz olan turizm destinasyon ülkeleri “Corona Virüsü” ile mücadele verirken bize düşen fırsatı yakalamaktır.
Ekonomik buhrandan çıkış, enflasyonun tek haneye düşmesi, işsizliğin azalması… vs. başlıkların hepsinin çözüm kaynağı, “ Turizm”
“ Turist dövizi, döviz refahı, refahta mutluluğu getirir…’’
Sektör ve ülke olarak buna ihtiyacımız vardır. Politikalarımızı, hedeflerimizi gözden geçirelim.
Her yılımızın kazançlı geçmesi umudu ile…
Saygılarımla…
Mehmet DEMİREL
(Turizmci)