EĞİRDİR DOSTLARI İLE “EĞİRDİR GÖLÜ”, ÇÖZÜM ODAKLI OLARAK ISVAK’ TA MASAYA YATIRILDI…
Zeki TARHAN / ANKARA
Bölüm : 6
GÜLAY:
EĞİRDİR GÖLÜNÜN KURTULUŞU İÇİN, NE YAZIK Kİ SİYASİ OTORİTENİN VE KAMU OTORİTESİNİN BU YÖNDE İRADE KOYMASI GEREKİYOR
- Bu vahşi sulama ve ilaçlama gölü bitirirse, ilk bitecek olan elmacılık olur.
Merhaba, ben Kutay Gülay tanımayanlar için söyleyeyim; Erol-Özten Gülay’ın oğluyum. Daha önce çalıştığım için pek Eğirdir’e gelip gidemiyordum. Şimdi emekli oldum ve sık gelip gidiyorum… Ve Eğirdir’imizin sorunlarına daha fazla hakimim. Aslında diğer konuşmacıların yaptığı konuşmalarda, parça parça değinilse de sorunlar bütünüyle anlatılanlar ve bunların çözümü de belli. Bunlar, herkes tarafından biliniyor. Ne yazık ki çözüm için siyasi otoritenin ve kamu otoritesinin bu yönde irade koyması gerekiyor.
***
Onların bu yönde irade koymaları için, ne yapılacak bu konuşulmalı bence. Çünkü; yıllardır sorunlar ve çözümleri konuşuluyor ve göl de gözümüzün önünde kuruyor. Vahşi sulama, vahşi ilaçlama, göle gelen kaynaklar üzerinde barajlar / göletler kurulması vs. vs… Bunlar konuşuluyor ama, elinde yetki olup da yapması gerekenler bir şey yapmıyor!!! Neden?!!!
***
Anlatayım; Altınkum plajı / ADALAR ve İstasyon için görüş bildiren hocamız Prof. Dr. Hülagü KAPLAN dedi ki “bu plaj binlerce yıllık bir oluşumun sonucu, bu plaj marka olmalı” Oraya otel yapıldığı söylenince de; “O otel yıkılır” dedi. Ben bu yaz bir sohbet sırasında belediye başkanımıza konuyu ilettiğimde; “oranın ruhsatını iptal etseydik çok can yanacaktı” yanıtını verdi. Bir kaç ay önce annem Özten Gülay dilekçe verdi, bu otelin kıyı kanununa aykırı olması nedeniyle belediye yine yazılı olarak olumsuz yanıt verdi.
Yine Zeki bey, önceki belediye başkanı Ömer beyin, göl için “Yedi Kocalı Hürmüz” dediğini söyledi. (Yani; gölle ilgili bir sorunu çözmeye kalktığınızda, her kurumun işin bir bölümü ile ilgilendiğini, ancak sorunun çözümü için 30 kapıya gidilmesi gerektiğini, bu kapıların hepsinin bir araya gelip de sorunun çözümünü gerçekleştirmediğini söyledi)
***
Şimdi bu başkan, yıllar önce Eğirdir’le hastane arasında dağın eteğine yapılan binalar için, kurucusu babam Erol Gülay’ın olduğu “Göl Derneği”nin açtığı davalarda inşaatın durdurulması kararına karşın, inşaatları devam ettiren kişidir. Yani, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Yetkililer ancak mazeret üretiyor, ellerinde olup da yapabilecekleri işleri yapmıyor. Neden “çok can yanar” diye.Yani; yapacakları Göle, Eğirdir’e yararlı işler birilerinin çıkarına dokunur diye. Ama o birilerinin çıkarına dokunulmazsa göl kalmayacak!!! Göl kalmazsa; ne elma kalır, ne az da olsa olan turizm kalır, ne de yaşam yani Eğirdir kalır!!! Bu halka anlatılmalı… Halkın desteği alınmazsa, yetkililer hiç bir şey yapmayacaklar!!!
***
Bu vahşi sulama ve ilaçlama gölü bitirirse ilk bitecek olan elmacılık olur.
Bu husus, elmacılıkla geçimini sağlayan yaklaşık 10.000 aileye anlatılmalı, bu konuda bilinçlendirilmeli, daha bilimsel yöntemlerle doğaya dolayısıyla göle zarar vermeyecek yöntemlerle elmacılık yapılması sağlanmalı, ya da daha az su ve ilaçla üretimi yapılabilecek katma değeri yüksek başka ürünlere yönelmelidir.
***
Yetkililerin harekete geçmesi, ancak halkın desteği sağlanarak olur. Sinop’ta, Çanakkale’de, Ege’de Akdeniz’de ülkenin her yerinde halk doğanın katledilmesine karşı, doğayı korumak için bir şeyler yapıyor direniyor… İş makinelerinin önünü kesiyor, gazlanıyor, coplanıyor… Biz ise, konuşmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Artık Eğirdir için, Eğirdir’liyle birlikte Eğirdirliye rağmen bir şeyler yapma zamanı gelmedi mi?!!!
DEVAM EDECEK…