Türkiye’nin ilk ve tek kerevit kuluçkahanesi Eğirdir’de kurulacak
o Yaklaşık 1 milyon 300 bin liraya mal olacak kuluçkahanenin 9 ayda bitirilmesi planlanıyor
Eğirdir'de kurulacak Türkiye'nin ilk kerevit kuluçkahanesi için Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü ile Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) arasında protokol imzalandı. İmza töreninde BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin, Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Emre, Eğirdir Birimi Müdürü Şakir Çınar ve proje koordinatörü Soner Savaşer hazır bulundu.
Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Emre, BAKA'da gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada, su ürünlerinin hem dünyada hem de Türkiye'de önemli bir sektör haline geldiğini söyledi.
Yetiştiriciliğin ülkede önem kazandığını dile getiren Emre, Türkiye'nin alabalık üretiminde Avrupa'da birinci sırada olduğunu, Avrupa sofralarındaki her 4 balıktan birinin Türkiye'den gittiğini belirtti. Kerevit üretimine önem verdiklerini, kerevitin 1984 yılına kadar Türkiye'nin önemli ihracat ürünlerinden biri olduğuna dikkati çeken Emre, o yıllarda çıkan bir mantar hastalığı nedeniyle kerevit üretiminde sıkıntı yaşandığını kaydetti. 1984 öncesi 8 bin ton olan üretim miktarının hastalık nedeniyle üretimin 200 tonlara kadar düştüğünü vurgulayan Emre, bu durumdan kerevit avcısından pazarlayana kadar geniş bir kitlenin ekonomik anlamda olumsuz etkilendiğini kaydetti.
Emre, hastalığın tam anlamıyla etkisini yitirmediğini belirterek, bunun için kerevit üretiminin hastalıktan korunaklı ve temiz alanlarda yapılması gerektiğini anlattı. Bu kapsamda müdürlük olarak "Kerevit Üretimi ve İşlenmesinde Yeni Teknolojiler" adı ile proje hazırladıklarına dikkati çeken Emre, proje dahilinde müdürlük bünyesinde bir kerevit kuluçkahanesinin kurulmasının planlandığını, burada da hastalıktan korunmuş kerevit yavrularının yetiştirilerek göllere salınacağını söyledi.
Eğirdir'de yapılacak merkez tamamlandığında, Türkiye'deki ilk ve tek kerevit kuluçkahanesi olacağını bildiren Emre, projenin maliyetinin yaklaşık 1 milyon 300 bin lira olduğunu, bunun 334 bin lirasının BAKA, 600 bin lirasının ise Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından karşılanacağını kaydetti.
Emre, kuluçkahaneyi 9 ayda bitirmeyi planladıklarını sözlerine ekledi.
BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin de Isparta'nın yıllardır kerevit ile anıldığını ancak göllerde görülen hastalığın kerevit miktarını büyük oranda azalttığını anlattı. Gerçekleştirilecek proje kapsamında kapalı sistemle kerevit kuluçkahanesinin kurulacağını söyleyen Engin, uzun vadede kuluçkahanenin ekonomiye büyük katkısının olacağına inandığını belirtti.
Konuşmaların ardından Engin ile Emre tarafından BAKA'nın 334 bin liralık desteğini öngören protokol imzalandı.
‘Kerevit Üretimi ve İşlenmesinde Yeni Teknolojiler’ Projesi
BAKA tarafından Tarıma Dayalı Sanayinin Geliştirilmesi Mali Destek Programı çerçevesinde 935.292 TL bütçeli ‘Kerevit Üretimi ve İşlenmesinde Yeni Teknolojiler’ isimli projemizin desteklenmesi kabul edilmiştir.
Proje bütçesinin 334.692,68 TL’lık kısmı BAKA tarafından 600.599,32 TL’lık kısmı TAGEM tarafından karşılanacaktır. TAGEM tarafından karşılanacak olan kuluçkahane binası yapım giderinin yaklaşık 400.000 TL olacaktır.
Projenin genel amacı Bölgemizin ulusal ve uluslararası tanınırlığının sağlanması; Bölgemiz ve Ülkemizin tarıma dayalı sanayi sektöründe üretilen mal ve hizmet gruplarının katma değerlerinin artırılması yoluyla Bölgede faaliyet gösteren işletmelerin rekabetçiliklerinin geliştirilmesine katkı sağlamaktır.
Tatlısu istakozu (Astacus leptodactylus) ülkemiz iç sularında doğal olarak yayılış gösteren ve ekonomik değeri yüksek olan önemli bir ihraç ürünümüzdür. Ülkemizde ilk defa Marmara Bölgesi’ndeki Uluabat (Apolyont) ve Manyas göllerinde, 1960’lı yıllarda avlanarak ihraç edilmeye başlanmıştır. Artan taleplerle diğer göllerimizde de avcılığı başlamış olup, başta Eğirdir, Işıklı, Beyşehir, Akşehir, Eber ve Hotamış gölleri olmak üzere bütün rezervuarlarımızdan avlanarak, ihraç edilmiştir. O dönemde üretimin % 60’lık kısmı tek başına Eğirdir Gölü’nden sağlanmıştır. Bu yıllarda avlanan ürüne bakıldığında Eğirdir Gölü üç milyon doların üzerinde bir katma değer oluşturmuştur. Kerevit Eğirdir ve Isparta için ciddi bir geçim kaynağı olmuştur. Ayrıca Avrupa kerevitine olan benzerlik, kabuğunun ince olması gibi sebeplerle pazara hakim olmuştur. Ancak, 1984 yılında ilk olarak göller bölgesindeki Işıklı Gölü’nde ortaya çıkan Aphanomyces astaci’nin neden olduğu ve ‘Kerevit Vebası hastalığı, bilinçsiz avcılık ve diğer nedenlerden dolayı ülkemiz kerevit stokları önemli ölçüde azalmış, üretimin maksimuma ulaştığı 1984 yılında 8.000 ton civarında olan kerevit üretimimiz 200 tona kadar düşmüş ve stoklarımız bitme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Yıllık 2000 tonların üzerine varan üretim bir anda kesilince kerevit avcısından bunu pazarlayana kadar geniş bir kitle etkilenmiştir. Ayrıca bölge ekonomisi bu olumsuz etkiyi uzun yıllar hissetmiştir.
Avrupa’nın giderek artan talepleri karşılanamaz hale gelmiş, stokların takviye edilmesi ya da göllerin yeniden restorasyonu gibi ihtiyaçlardan dolayı kerevit yetiştiriliciliği önem kazanmaya başlamıştır. Ayrıca, kültür ortamında bu türün üretimi ile elde edilen yavruların belli bir boya kadar büyütülmesi ve daha sonra doğal sulara stoklanması, doğal türlerin aktif olarak korunmasında önemli bir rolü bulunmaktadır.
Ülkemizde A. leptodactylus’un yetiştiriciliği üzerine yapılan çalışmalar sınırlı olup, bu çalışmaların genellikle taksonomi, hastalık, avcılık, biyolojik ve morfolojik özellikler, et verimi ve ekoloji alanında yoğunlaşmış olduğu görülmektedir. Oysaki kerevitin ülkemiz için önemli bir ihraç ürünü ve aynı zamanda da geniş bir üretim potansiyeline sahip olması, bu türün yetiştiriciliğinin önemini göstermektedir.
Ülkemizden yurt dışına ihraç edilen kerevitler sadece doğal ortamlarından avcılık yolu elde edilmekte olup, yetiştiricilik alanında herhangi bir ticari işletme bulunmamaktadır.
Bu proje ile ülkemiz ve özellikle Göller Bölgesi kerevit üretiminin eski yıllardaki seviyesine yükselmesi ve ihracatına yönelik yeni işlenmiş ürünlerin geliştirilmesi için;
- Tam kontrollü (kapalı devre) bir kuluçkahane yapımı,
- İşleme ünitemizin faaliyete geçirilmesi,
- Su ürünleri avcı ve yetiştiricileri ile işleme tesisi çalışanlarına eğitim verilmesi hedeflenmiştir.
Su Ürünleri günümüzde ve gelecekte ülkemiz ekonomisine belirli bir emek ve yatırım karşılığında sürekli girdi sağlayabilecek önemli bir kaynaktır. Bugün su ürünlerinin milli ekonomimize katkısı çok düşük seviyelerde olmasına rağmen, sektörün etkin şekilde ele alınıp desteklenmesi, teşvik edilmesi ve mevcut potansiyelinde dikkate alınması durumunda üretimimizi üst seviyelere taşımak mümkündür.
Ülkemizde kerevit kuluçkahanesi bulunmamaktadır. Enstitü bünyesinde faaliyete geçirilecek olan tam kontrollü kuluçkahane Ülkemizde ilk ve tek olacaktır. Kuruma kazandırılıcak bu kuluçkahane aslında ülkemizin kerevitle ilgili ana sorununa katkıda bulunacaktır. Böyle bir faaliyetin bölgemizde gerçekleştirilecek olması kerevit denince akla gelen Eğirdir ve Isparta için bir şans ve vazifedir.
Ayrıca enstitümüzün bünyesinde su ürünleri yetiştiriciliği kadar önemli olan su ürünleri işleme ünitesi de bulunmaktadır. Bu ünitede başta füme olmak üzere çeşitli işleme teknolojileri uygulanabilmektedir. Ancak ünitemizin teçhizatı yeterli olmadığından yeteri kadar işleme konusunda AR-GE faaliyetleri yürütülememektedir. Kerevit işleme konusunda yapılacak AR-GE faaliyetleri ihracata uygun katma değeri yüksek yeni ürünler ve markaların geliştirilmesi ile işleme teknolojisine önemli katkı sağlayacaktır.