MUSTAFA HOBANOĞLU
HAS SU ÜRÜNLERİ TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
-10-
MUSTAFA HOBANOĞLU KİMDİR?
TİCARETE ATILIŞ
Mustafa Bey babasının ölümünden sonra okula gitmedi ama boş da durmadı. Babasının kaybı onda derin ve onulmaz duygular yaratırken ev sorumluluğunu da üstlenmeyi görev bildi. Dedelerinin zamanındaki hububat ticareti artık yoktu. Aile balıkçılık ile geçiniyordu. Bu işi babası ve ağabeyi Hayrullah yapıyordu. Ancak balıkçılık zor işti. Gecesi gündüzü yoktu. Ağlar bazen gece bazen gündüz atılırdı. Bu iş tek kişilik bir iş değildi; en az iki kişiye gereksinim vardı. Baba Halil Bey vefat edince ağabey Hayrullah’a bir destek gerekti. O da Mustafa Bey’di. Mustafa bu yüzden Ankara’ya bir daha dönmeyip sınavdan sınava gitti. Artık Mustafa ailesine balıkçılıkla parasal destek sağlamaya çalışan bir üniversiteliydi. Bu durum onun gururundan hiçbir şeyi eksik etmedi, aksine artırdı. Çünkü o hem ailesine yardım ediyor hem okuyordu.
Gerçeği anlayanlar için gerçekten daha gerçek bir büyük yoktur.
Hayrullah Bey cesur bir insandı. Babası hayattayken nasıl çalıştı ise kardeşi ile de aynı ruh içinde çalıştı. İki kardeş el ele vermiş Eğirdir’e örnek bir dayanışma sergiliyorlardı. Birbirlerine güvenleri, bir dalın yaprağı ve meyvesi gibi ayrılmaz bir biçimde tamdı. Daha önce gölde kiralanmış olan Gelendost-Karaot Avlağı ve Yalvaç- Gazire Avlağı’nda balıkçılık işini sürdürdüler.
Bu güven her iki kardeşe işi büyütme cesareti kazandırdı ve iki kardeş şirket kurup ticaret hayatına atılmak fikrinde birleştiler. Aile de karara olumlu baktı. Çünkü onlar da iki kardeşin üstesinden gelemeyecekleri iş olmadığını biliyorlardı; onlara güveniyorlardı. Daha önce bahsettiğimiz “Hobanoğlulları Kolektif Şirketi” böyle bir güven duygusu sonucunda 1970 yılında, baba Halil Bey’in ölümü ardından, kuruldu. İki kardeş artık vergi mükellefiydi.
EVLİLİK
Şirket kurulmuş ve işler daha da iyi bir yola girmişti. 1972 yılında okul da bitmişti. Sıra Mustafa Bey’in başını bağlamaya gelmişti. Öyle ya, evliliğe engel önemli bir şey kalmamıştı. Kız aranmaya başlandı. Biz burada, kız aranmaya başlandı, diyoruz ama kısmet pek o kadar uzakta değildi. Dayı kızı, dayı Ahmet Kâmil Davras’ın kızı Hatice pek yakındaydı. İki genç 06 Eylül 1973 tarihinde kendilerine yakışır bir düğünle dünya evine girdiler.
Bu evlilikten Fatime Dilek adında bir kız(d. 1976) ve Uğur adında bir erkek(d.1983) evlatları oldu.
devam edecek