Saygıdeğer okurlarım,
Kitap en iyi dosttur. İnsan okuyunca rahatlıyor. Özlem duyduğumuz hayatı bazen kitaplar da buluyoruz.
‘’ Bir kitabı okumak, onu kendiniz için baştan yazmak gibidir ‘’ diyor Angela Carter…
Bu yüzden bazen kitapların esiri olabiliriz. Bende çok okuyan bir kimliğe sahip olunca galiba esiri oldum.
Yıllar önce okuduğum; ‘’ ByeBye Türkçe’’ kitabının yazarı Türk Milleti olarak gurur duyduğumuz Oktay Sinanoğlu’nun rüyasında olduğu gibi yabancı ülkede her yer Türkçe tabela ile başlayan, bende bir gece rüya gördüm. Türkiye’de turizmde devrim olmuştu.
Bu devrim yerli ve milli çıkarlarımızı ön gören bir devrimdi. Sektör tamamen yerli ve milli olan yatırımcıların elinde ve küçük işletmeler ile yeniden dizayn edilmişti.
Beton yığınları yerine, yöresel motifler ile işlenmiş küçük butik yapılar…
Her şey dâhil sistem yerine oda kahvaltı sistemi, öğün yemekleri için konaklama yapılan işletmenin dışında yöre halkının işlettiği yöresel ürünlerin ve hizmetin verildiği küçük aile işletmeleri…
Her şey dâhil sistemi;
Türkiye’deki ilk uygulayıcısı Turizm Duayeni Cem Kınay ve Marco Polo tatil köyüdür. Devamında Magic Life, Robinson Club, Club Med, IC Hotels, Gloria gibi önemli zincirler tarafından uygulanmaya başlanmış ve sonrasında bulunmakta olan tüm konaklama işletmeleri tarafından uygulanmaya başlamıştır.
Bu arada Turizm Duayeni Cem Kınay geçen hafta motosiklet kazası geçirmiştir. Kendisine acil şifa dilerim.
Her şey dâhil sistemi artık dünya ülkelerinde geçerliliğini yitirmiştir. Galiba uygulaması devam eden bir tek bizim ülkemiz vardır.
Dönelim rüyamıza…
Küçük ve aile işletmeleri, yöresel yiyecek ve içecekler, yöresel kıyafetli sektör çalışanları ve her yer Türkçe Tabela…
Yatırımcılar yerli ve milli…
Paydaş sektörler de yerli ve milli…
Bilinen deniz kum yerine bilinmeyen doğa harikası ülkemizin bakir alanları yerleri…
Elimde bir kitap yürüyorum her yeri, içim huzurlu bu günleri de gördük Tanrım diye sesli düşüyorum…
Bacasız Sanayimiz tamamen yerli ve milli…
İnsanlarımız işsiz değil herkes ürettiğini satıyor tamamen doğal…
Yabancı misafirler turistler de çok mutlu çünkü bilmedikleri görmedikleri ama hevesle görmek istedikleri tatmak istedikleri Türk usulü ürün ve hizmetleri alıyorlar. Turist için en önemli şey bu olmalıdır. Ben başka bir ülkeye gitsem o ülkenin önemli güzel yerleri görmek, yöresel ürünlerini tatmak isterdim.
Bu rüya sanki gerçek çok mutlu ve pozitif enerjili gözlerimi açtım yatakta…
Sağıma soluma baktım,
Sonra hüzün çöktü içime keşke uyanmasaydım ve tatilime yani rüyama devam etseydim dedim...
Maalesef bu böyle değil, sektör can çekişiyor. Huzur ve mutluluk yerli ve milli değil daha doğrusu yüzde yüz değil. Sektörde yerli ve milli işletmeler var tabi ki fakat istenilen paya ve rüyada olduğu gibi pozisyona sahip değildir.
Olsa ne olur?
Harika olur…
Sektör içinde bulunan bir yönetici olarak yurt dışından gelen misafirlerimiz ile yapmış olduğumuz sohbetlerde ben bunun izlemini aldım. Onlar da böyle olmasını istiyorlar. Hatta diyorlar ki, bizimle yabancı dil konuşmayın bize Türkçe öğretin çünkü biz tatile çıkmadan önce Türkçe Sözlük ve Tanıtım kitapları alıyoruz. Sizlerin yiyecek ve içeceklerini merak ediyoruz.
Rüyamızın gerçek olması turizm de Türk Devrimin olması zor mu?
Tabi ki değildir. Siyasi merciler bunun karar mercileridir. Karar ve uygulamaya dair kanun teklifleri hazırlanabilir ve uygulanması yönünde teşvikler oluşturulabilir.
Mevcut yapılar da serbestliğe tabi olurlar. Zaman içinde isterler ise uyum sağlarlar.
‘’ Her şey Türk’e için, Türk’e göre, Türk tarafından ’’ …
Saygıdeğer okurlarım,
Benim ki bir rüya, olur mu bilmem ama rüyası olanlar mutlu olur. Hayallerimizin gerçek olması gerekir.
Biliyorsunuz ki;
‘’ Türk için başarılamayacak hayaller yoktur… ‘’
Saygılarımla…
Mehmet DEMİREL