Bir Kent Hayali
Türkiye’de seçim geleneği olan bol bayraklı, flamalı, broşürlü, konvoylu günlerin ardından mazbatalar alındı ve ve söz verilen vaatlerin gerçekleşmesi için kronometre çalışmaya başladı. Eğirdir için de bu sürecin bol projeler ve bol hizmet ile dolmasını bekliyor, başarılar diliyorum.
Küçük olmasına rağmen büyük sorunları içinde barındıran Eğirdir’in bir sakini olarak kenti nasıl hayal edebiliriz?
Kentin özelliğine ve güzelliğine değer katan gölün sağlıklı hale gelebilmesi için projeler üreten, göl üzerinden insanların birbirini kutuplaştırmadığı, doğasının korunması adına birlik içinde hareket edilen, ekolojik dengesinin bozulması nedeniyle sinek istilasının son bulduğu bir kent...
Yerel yönetiminin işkur misali bünyesinde istihdam dağıtan değil, kente istihdam alanları yaratan ve işsizliği oluşturduğu yeni alanlar ile çözen bir yönetime sahip bir kent...
Uzun zamandır ve hatta yıllardır işgal altında olan kamusal alanların -Yeşil alanların-işgaliyeden kurtulduğu; parkların, kıyıların, sahillerin işgaliyesinden gelir elde ederek sürekliliğini sağlayan bir yerel yönetim değil bu alanların kentli tarafından kullanılmasını sağlayan, kentlinin kente aidiyetini kamusal mekan üzerinden de kurabile bir yerel yönetime sahip bir kent....
Kaldırımların esnaf işgaline uğramadığı, kaldırımlarından yayaların rahatça ulaşım sağladığı, kaldırımlara araç park edilmediği, esnafın kaldırımı ikinci dükkanı gibi düşünmediği, restaurantların kaldırımı Şanzelize zannetmeyip restoran yayılımını sınırlı tuttuğu, kaldırımların labirente çevrilmediği bir kent...
Çocuk parklarının günümüz pedagojik yönelimlerine uygun yaratıcı malzemelerle dolu olduğu, çocuklar için sosyalleşme mekanlarının mahalleleri doldurduğu, paslı kırık oyuncakların olmadığı çocuk dostu bir kent..
Her 10 metre² plastik çevirme kapalı alanın işyeri olarak adlandırılmadan önce belirli standartlarda estetize olduğu, turizmi için önemli olan kriterleri yerine getiren, kaliteli hizmet kaliteli ürün skalasını yakalayan işletmeler için çalışmaların yapıldığı bir kent..
İmari ve mimari izinlerinin kentin dokusuna doğasına tarihine zarar vermeyecek şekilde oluşturulduğu, tarihi evleri yıkıp yenilerini yaparak modern olunacağı düşüncesinin geçerliliğini yitirdiğini anlamış, restorasyon kavramının da önemini bilen bir kent.. Tarihi dokuların önüne set gibi uzanan ve izni verilen dikey mimari uzantıların sonlanacağı; kentin estetikten yoksunlaştırılan mimari tasarımlarının gözden geçirileceği, “apart kent” haline getirilmeye çalışılan genel eğilimden dönüleceği ve otantikliğin korunmasına hassasiyet gösterilerek ‘citta slow’ olmanın sadece tabelada kalmadığı, bunu mimarisinde de hissettiren bir kent...
Sanata ve bilime yönelik faaliyetlerin konuşulduğu , bu alanlarda kendini geliştirmek için bu açlığı duyan çocuklar , gençler ve yetişkinlerle dolu bir kent...
Hayaller çok, aklımıza gelenler bunlar.. peki gerçekleşir mi bu hayaller? Neden olmasın.. kentlisi, mahalli yönetimi, yerel yönetimi ve STKları hazırsa neden olmasın...
Hande Özdamar Tığlı
Kent Sakini