BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARAŞTIRMALARI
TAMAMLANDI
EROL KESİCİ: “EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASI
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK KORUNMALIDIR.”
Bir
bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğine
biyolojik çeşitlilik denir. Bir ülkedeki
bitki ve hayvan türleri, hem o ülkenin, hem de dünyanın biyolojik zenginliği
olarak kabul edilir. Orman ve Su İşleri Bakanlığınca planlamaya alınan MUĞLA Milas TUZLA GÖLÜ ve GÜLLÜK DELTASI
Sulak Alan Alt Havzalarında yapılacak tüm korunan alan çalışmalarına temel
oluşturacak biyolojik çeşitlilik araştırmaları tamamlandı.
Güllük
Deltası Araştırmaları
Güllük
ve Tuzla sulak alanların biyolojik
çeşitliğinin belirlenmesi çalışmalarında; göllerin biyolojik çeşitliliği ve
ekolojik yapısının araştırılmasını yürüten SDÜ Eğirdir Su Ürünleri
Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Kesici, sulak alanların korunmasıyla ilgili çalışmalara temel oluşturacak olan
18 ay süren bu projede; çeşitli üniversitelerden çok sayıda bilim insanı ve araştırmacının yer aldığını
belirtti.
MUĞLA
Milas TUZLA GÖLÜ
ve
GÜLLÜK DELTASI
Kesici;
Tuzla Gölü ve Güllük Deltası alanının geleceği açısından, alan ile yöre halkı
ilişkisinin ulusal ve uluslar arası mevzuat
çerçevesinde, yöresel ve ulusal koşullarda dikkate alınarak; Güllük
Deltası ve Tuzla Gölü ve alt havzalarının sahip oldukları biyolojik, ekolojik,
hidrolojik yapı, su kalitesi ve sosyo-kültürel özelliklerin belirlenmesi (veri
tabanının oluşturulması) ve koruma-kullanma dengesine yönelik, yöre halkı ile
uyumlu ilişkilerin Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi yaklaşımı ile nasıl
korunabileceği doğrultusunda; Doğal kaynakların değerlerinin
derecelendirilerek, biyolojik çeşitlilikte doğallık, tehlike altında bulunma
durumunun belirlendiğini ifade etti.
TUZLA
GÖLÜ
Kesici,
yöredeki sulak alanlarda yapmış oldukları bu bilimsel çalışmalarda, alanların
çevresinde çok sayıda canlı türlerinin belirlendiğini ve bu kapsamda sulak
alanların çevresindeki ekosistemini tehdit eden faktörleri, ekolojik etkilenme
bölgesi sınırlarının belirlenmesi ve sorunların ve fırsatların
değerlendirilmesi konusundaki görüşlerini raporlar halinde belirttiklerini
açıkladı ve bu çalışmaların basılı kitaplar haline getirildiğini söyledi.
EĞİRDİR
GÖLÜ HAVZASI BİYOLOJİK
ÇEŞİTLİLİK
KORUNMALIDIR
Eğirdir
Gölü havzasında da biyolojik çeşitliliğin çok fazla olduğunu belirten
Kesici; “biyolojik çeşitlilik
araştırmalarının, ülkemizin taraf olduğu Bern Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi ve RAMSAR Sözleşmesi (Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi) ile AB
Habitat ve Kuş Direktiflerinden doğan uluslar arası yükümlülükler ve Ulusal
Sulak Alan Stratejisi’nden kaynaklanan sorumluluklar çerçevesinde Sulak Alan
Alt Havzası Biyolojik Çeşitlilik Araştırması amaçlamaktır… Biyolojik çeşitlilik
araştırması, havzalarda yapılacak tüm
korunan alan çalışmalarına temel altlık oluşturacaktır. Çalışmanın yürütülmesi
sürecinde temel hedef; yöresel ölçekte taraflar arasında uyumlu ilişkiler
kurarak doğal kaynakların ulusal ve küresel düzeyde koruma amaçlarına hizmet
edebilecek bir yapıya kavuşturulmasını sağlamaktır” dedi.
BİYOLOJİK
ÇEŞİTLİLİK
YAŞAMIN
SİGORTASIDIR
Bu
tür çalışmalar için çok geç kalınmasına rağmen, önemli bir adım olduğunu
belirten Kesici, bize emanet olan dünya mirasımız ve hayat alanlarımızdan olan
doğal göllerimiz için dünden bu güne en büyük tehlikeyi bilimdışı insan
faaliyetlerinin oluşturduğunu belirterek; yöredeki insanların yaşam alanlarına
ve birlikte yaşadıkları diğer canlı türlerine(biyolojik çeşitliliğe) sahip
çıkmalarının çok önemli olduğunu ve bu konuda eğitimin öne çıktığını, göllerle
ilgili koruma- kullanma ilkelerine ve yasalara mutlak koşulla uyulması
gerektiğini vurguladı.
Kesici;
Isparta ve çevresinin Türkiye’nin en büyük sulak alan potansiyeline sahip
olduğunu, Göller yöresindeki doğal alanlardaki biyolojik çeşitlilik
çalışmalarının yetersiz olduğunu, mutlaka biyolojik çeşitliliğin belirlenmesi
gerektiğini belirterek Sulak alanlarda biyolojik çeşitliliğin
yaşamın-canlılığın sigortası olduğunu vuguladı.