Köprüçay'a HES betonu döktüler!

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Köprüçay'a HES betonu döktüler!
Haberin Tarihi: 19.3.2014 09:35:00 - Okunma Sayısı:2856 defa okundu.

Isparta ve Antalya sınırlarında Yukarı Köprüçay Havzası'nda geçtiğimiz yıl inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin beton santralinden nehre çimentolu harç atıkları boşaltıldığı ortaya çıktı.

Köprüçay’a HES betonu döktüler!

Yusuf Yavuz

 

Dünya Su Günü’nü kutlamaya hazırlanırken, kuraklığın eşiğindeki

Türkiye birinci kalitedeki su kaynağına HES betonu döküyor!

 

            Isparta ve Antalya sınırlarında Yukarı Köprüçay Havzası’nda geçtiğimiz yıl inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin beton santralinden nehre çimentolu harç atıkları boşaltıldığı ortaya çıktı. Aylardır süren uygulamanın suç olduğunu söyleyen SDÜ Öğr. Üy. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, ağır metaller içeren beton atıklarının canlı yaşamında zehirlenmelere neden olabileceğini söyledi. Isparta’da inşa edilen barajın ÇED raporunda, atıkların Ordu ve Giresun’daki nehirlere deşarj edileceğinin belirtilmesi “kopyala yapıştır” usulüyle verilen raporların belgesi niteliğinde.

KÖYLÜLERİ DE CANLILARI DA

YAŞAMINDAN EDEN PROJEDE SKANDAL

            Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Temmuz 2012’de ‘ÇED Olumlu’ kararı verilen ve geçtiğimiz yıl inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesi, Isparta ve Antalya illerinin sınırlarında bulunuyor. Gülsan Şirketler Grubu bünyesindeki Gülsan İnşaat şirketi tarafından yapımı sürdürülen Kasımlar Barajı ve HES, altı köyü doğrudan etkilerken, Darıbükü köyünü de sulara gömecek. Projenin kapsadığı alan savaş koşullarında uygulanan ‘acele kamulaştırma’ kapsamına alınarak köylüler yaşam alanlarından kopartılırken, Darıbükü köyü yakınlarında kurulan baraja ait beton santralinden nehre dökülen zehirli atıkların canlıları da yaşamından ettiği ortaya çıktı.

HES İNŞAATININ BETON ATIKLARI

AYLARDIR KÖPRÜÇAY’A DÖKÜLÜYOR

            Kasımlar Barajı ve HES için gerekli malzemeyi üretmek amacıyla köylülerin arazileri kiralanarak kurulan beton santrali ve taş kırma tesisinde kullanılan beton mikserlerinden artan çimentolu harç Köprüçay’a dökülüyor. Mikserlerin temizliği yapıldıktan sonra kalan atıklar ise yine nehre akıtılıyor. Aylardır bu işlemin sürdüğünü öne süren yurttaşlar, denetim için gelen yetkililerin de şantiye sahasına inmeden yönetim bürosunu ziyaret edip döndüklerini belirterek denetimlerin yetersiz olduğunu iddia ediyorlar.

YÖNETMELİĞE GÖRE ÇÖKELTME

HAVUZU YAPILMASI GEREKİYOR

            İlgili firmanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca ‘olumlu’ kararı verilen ÇED raporunda, söz konusu atıkların alanda kurulacak çökeltme havuzunda arıtılacağı taahhüt edilerek, “beton tesisinde transmikserlerin yıkanması sonucu açığa çıkacak olan atıksu, alıcı ortama verilmeyecektir. Atıksuların alıcı ortama verilmesi durumunda, atıksu arıtılacak ve Turna Suyu ve Melet nehrine deşarj edilecektir” deniliyor.

GİRESUN VE ORDU’DAKİ NEHİRLER

ISPARTA’YA NASIL TAŞINDI

            Ancak Kasımlar Barajı ve HES’in ÇED Raporunun 25. sayfasında yer alan ifadeler bir başka gerçeği de ortaya çıkarıyor. ÇED raporunda atıksuların “deşarj” edileceği belirtilen Turna Suyu ve Melet ırmakları, Kasımlar Barajı’nın inşa edildiği Isparta’da değil, Giresun ve Ordu’da bulunuyor. EN-ÇEV danışmanlık şirketi tarafından hazırlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin ÇED raporu, aynı danışmanlık şirketinin Ordu Melet ve Giresun Turna Suyu nehirlerinde projelendirilen HES’ler için daha önce hazırladığı raporlardan kopyalanıp Isparta Köprüçay’daki Kasımlar Barajı projesine yapıştırıldığı öne sürülüyor.

YARD. DOÇ. DR. KESİCİ:

‘ATIKLAR ZEHİRLENMELERE

NEDEN OLABİLİR’

            Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, kurşun ve benzeri ağır metaller içeren beton atıklarının su kaynaklarına boşaltılmasının yasak olduğunu belirterek, söz konusu atıkların canlı yaşamında zehirlenmelere neden olduğuna dikkat çekti. Çimento ve betonun hammaddesinin kireçtaşı, kil ve mamdan oluştuğunu ve silisyum, aliminyum ve kurşun gibi ağır metalleri içerdiğini dile getiren Kesici, "çimentolu madde-harç taşıyan araçların atıklarını doğal ortamlara bırakması, beton katkı maddeleri ve çimento karışımlarının sulara karışmasıyla suyun kalitesinde ve su canlılarının yaşamında olumsuz etkiler yaratabilir. Ayrıca bu suları kullananların sağlıklarında ve tarımsal ürünlerde istenmeyen etkilere neden olur" diye konuştu.

‘ÇİMENTO ATIKLARI BALIKLARIN

SOLUNGAÇLARINI TIKAYIP ÖLDÜRÜYOR’

            Çimento kaynaklı bulanıklık oluşan sulara şüpheyle bakılması gerektiğine işaret eden Kesici, çimentolu sularda oksijen seviyesinin düştüğünü belirterek bunun su canlılarının beslenmesine engel olduğunu söyledi. Çimento içerisinde bulunan kilin suda yaşayan balıkların solungaçlarında tıkanmaya ve kitlesel balık ve diğer su canlılarının ölümlerine neden olabildiğini dile getiren Kesici, "kil ve benzeri inorganik kirleticiler güneş ışınlarını engelleyip fotosentez hızını düşürerek ortamda kokuşmalara neden olmaktadır. Ayrıca söz konusu kirleticiler suda kolayca çözünemediklerinden dip yapıda birikime neden olarak bazı su canlılarının üzerinde topraktan bir örtü oluşturmaktadır. 'Ölü toprağı' benzetmesi de kullanılabilir" dedi.

‘TÜM CANLILAR SUYUN ÜRÜNÜ,

İNSAN HADDİNİ BİLMELİ’

            Suyun bütün canlıların olmazsa olmazı olduğunun da altını çizen Kesici, "tüm canlılar adeta suyun ürünüdür. Ekonomik gerekçeleri öne sürerek canlı yaşamını önemsemeyerek suları kirleten, doğanın dengesini bozanlar, kendini doğadan ayırıp, doğadan daha güçlü olduklarını sanarak ona hükmedeceği yanılgısına düşmüştür. Oysa insan algısını değiştirip 'doğanın ürünü' olduğunu fark ederse gerçek yerini bulacak, 'haddini' bilecektir. Bu nedenle doğaya en çok zarar veren canlı olan insanın yapabileceği en önemli eylem sorumluluk duygusuyla yaşamaktır" görüşünü dile getirdi.

‘TAHRİBATI GÖRMEZDEN GELEN

YETKİLİLERİ GÖREVE DAVET EDİYORUZ’

            Yukarı Köprüçay Koruma Platformundan yapılan açıklamada ise bölge halkının ve doğasının HES şirketinin insafına terk edildiği öne sürülerek, “Dünya Su Günü’ne sayılı günler kala ortaya çıkan bu tablo dehşet vericidir. HES’lerin yarattığı tahribatı görmezden gelen yetkililer hala bu konuda sessiz kalmayı sürdürürlerse gerekli hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz. Birinci kalitede içilebilir su kaynağı olan Köprüçay’ın, kuraklıkla boğuştuğumuz bir dönemde vahşice beton dökülerek kirletilmesi cezasız kalmamalı. Yetkilileri idari ve hukuki yaptırımları bir an önce uygulamaya davet ediyoruz” denildi.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap