İstiklal
Marşımız Ve Esrarı Derneği Kutlama Programı Düzenliyor
İstiklal
Marşımız Ve Esrarı Derneği Başkanı Hüseyin Özdemir, İstiklal Marşı’mızın
kabulünün 93. Senesi dolayısıyla bugün Ülkü İlköğretim Okulunda saat 13.30’da
bir program düzenlediklerini bildirdi.
Özdemir,
İSTİKLAL MARŞI VE ESRARI DERNEĞİ’nin, 3 yıldır ilimizde faaliyet gösterdiğini
ifade ederek “İSTİKLAL MARŞI’MIZIN KABULÜNÜN 93. SENESİNİ kutladığımız bu günde, TWWİTTER’ da başlatmış olduğumuz bir kutlama programını halkımıza duyurmak
istiyor ve canı gönülden desteklemelerini istiyoruz.” dedi.
Özdemir,
günün anlam ve önemi ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak şunları söyledi:
“Milli
Şairimizin MEHMET AKİF ERSOY: “ ALLAH
TÜRK MİLLETİNE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN” diyerek milletine armağan
ettiği, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy 1877 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Annesi Şerife Hanım,
babası Temiz Tahir Efendidir. İlk tahsilini Emir Buhari Mahalle Mektebinde
başlamış ilk ve orta eğitiminden sonra mülkiye mektebine devam etmiştir. Babasının vefatı ve evlerinin yanmasının
sebebine mülkiyeyi bırakıp veterinerlik fakültesini birincilikle bitirmiştir.
Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca’yı çok iyi bilirdi. 1893 senesinde Mehmet
Emin beyin kızı İsmet Hanım ile evlenmiştir.
Burdur
ili milletvekilliği yapan Akif şahsiyeti ve yetiştiriliş itibari ile geniş azim
sahibi olduğundan azmettiği şeyi mutlaka yapardı. Soğukkanlı, metin bir insandı ve ümitsizlik, yeis onun
semtine bile uğramazdı. Dostluğuna itimad edilen vefakâr bir insandı. İnsanı
vasıfları çok yüksek, ahlakı meziyetleri üstün hür fikirli müsamahakâr bir
insandı. Kur’an dinlemeyi mevlüt dinlemeyi pek severdi.
Hadiselere
bir fotoğraf makinesi hassasiyeti ile bakar ve en ince teferruatına dalarak
didik didik eder. Hakikati olduğu gibi ortaya koyardı. Ömrünün büyük bir
bölümünü Tacettin Dergâhında geçiren Akif bir dergâh adamı olduğunu
gösterir.”Kur-an’dan alıp ilhamı, asrın idrakine sunmalı İslamı “ düsturunca
yaşamıştır.
İstiklal
Harbi’nden sonra paha biçilmez zaferlere taç bayrak olacak bir de İstiklal
Marşı lazımdı. İstiklal marşı zaferleri kahramanlarını terennüm etmeliydi.
İstiklal Marşı kan, et, kemikten tepelerin üstünde ebediyen bir bayrak gibi
dalgalanmalıydı.
Bunlar kadar mühim bir husus da şudur ki
İstiklal Marşı istiklali kazananlara ve o istiklal içerisinde yaşayanlara bir
ışık, bir nur olmalı idi. Geçmişi hale bağlamalıydı Hali de istikbale
bağlamalıydı.
Mehmet
Akif İstiklal Marşı’nı yazacağını rüyasında görmüş onun için yazmayı kabul
etmiştir. İstiklal marşını yazmadan önce 10 gün oruç tutmuş. Memleketi mücahit
gibi gezerek halkı vatanı kurtarmaya davet etmiştir. Vatanı kurtarma cetti
bütün asker sivilde var ama onları gayrete getirmek şahadet şevki aşılamak
cihat arzusu uyandırmak gerekiyordu. Kendisini buna iten din sevgisiydi, vatan
sevgisiydi, millet sevgisiydi.
Demek
ki istiklal marşını yazacak kimsede millet sevgisi temayüz etmeli idi. Demek ki
İstiklal Marşı’nı yazacak kimsede milli şairlik vasfı temayüz etmeliydi. Görülüyor
ki bu üstün vasıflar sadece Akif de bulunuyor idi. İstiklal Marşımız
vatanımızın ve milletimizin hürriyetinin, Hürriyet ve bağımsızlığının
teminatının simgesi olmasının abideleşmiş ifadesidir.
Korkma
ifadesi adeta hür olmanın hürriyetin tek ve yegâne teminatıdır.
“Ben
ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım”
İfadesinde Mehmet Akif şahsında milletinin nasıl hür hürriyet aşığı
sevdalısı olduğunu anlatır.
“Hakkıdır
hakka tapan milletimin istiklal” İfadesinde hürriyet sevdalısı bu millet,
Hakk’a kullukla, istiklali hak ettiğini abide-i şahika olarak belirtmiştir.
İstiklal
hürriyet bağımsızlık Hakk’a tapan, ibadet eden, kulluk eden milletimin
hakkıdır.
“Bu
ezanlar ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi
yurdumun üstünde benim inlemeli”
Mehmet
Akif, çok ulu olan milletine İstiklal
Marşında böyle hitap eder onları böyle abide-i şahika ifadelerle anlatır.
İstiklal;
hürriyettir, bağımsızlıktır, hiç kimseye bağlı olmamaktır.
12
Mart 1921’de Millet Meclisi toplantısında milli şiirimiz olarak resmen kabul edilmiştir.
Böylece İstiklal Marşımız anayasa teminatı altına alınmış oldu.
Meclisin
kabul edilmesi ile İstiklal Marşı’ mızda ki millet kavramı meclisin teminatı
altında olup ana yasamızın 3. maddesinin de teminatı altındadır.
İstiklal Harbi’nde, Çanakkale’de, Sakarya’da daha nice yerlerde vatan, bayrak,
ezan, namus onlara emanetti. Ölmeden emanetlere sahip çıkılamayacağını
anlayınca ecdadımız eve dönmekten vazgeçtiler. İŞTE ONLAR BUNU İDRAK ETTİLER!
İstiklal
Marşı’mız milli bütünlüğümüzün teminatıdır. Zahiriyle-batını ile abideyi emel
ve hedeflerle doludur. Bu emel ve hedefleri baş tacı etmek en başta gelen
mecburiyetlerimiz arasında olmalıdır.
İstiklal
Marşı’mız geçmişi geleceğe bağlayan bir köprüdür hürriyeti olmayanın geleceği
olamaz ifadesi ile batıyı uyandıran, aydınlatan âlim dedelerimiz. İbni-Sina,
Piri reis, Ali Kuşçu daha niceleri, çağ kapayıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet ve
hocası Akşemşeddin, İstiklal Harbi’nde canını vermiş, kanını dökmüş ecdadın
torunları olarak onlara layık olabilmek için, onların kıymet verdiğine bizlerde
kıymet vererek, onların izinden gitmeyi bizde kendimizi azim bir mesuliyet
olarak görmeliyiz.
İstiklal Harbi zaferi zamanın Milet meclisinde
ve bütün meclisin tasvibi ile milletimizin bağrına bastığı, baş tacı ettiği İstiklal
Marşımız 1 Martta Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından okunmuş ve ayakta
alkışlanmıştır.
Bundan ilham alarak, her sene, 12 MART İSTİKLAL MARŞI’mızın kabulünü
gününde, TBMM’de tüm vekillerimizin
ayakta alkışlarıyla, halkımızla beraber kutlamaya davet ediyoruz.
12MART’ta
MİLLİ MARŞIMIZI, 70 MİLYON İNSANIMIZLA, AYAKTA VE ALKIŞLAYARAK KUTLAYALIM!”