EĞİRDİR GAR BU
FİNALİ HAKETMİYOR...
İzmir-Aydın
demiryolunun son istasyonu olan Eğirdir İstasyonu adını, istasyona 3 km uzakta
bulunan Eğirdir ilçesinden almıştır. İzmir'den 470.371 km uzakta olan bu
istasyonun rakımı (denizden yüksekliği) 953,04 metredir. Eğirdir İstasyonu'nun
6 km yakınında demiryol güzergahı 145 m daha yüksekten geçer ve bu sebeple
trenlerimiz binde 28 azami sert meyilli bir yol üzerinden kıvrıla kıvrıla İstasyona inerdi. Ne yazık ki bu İstasyon gar
statüsüne kavuşmuş iken 2001 yılının aralık ayında yük ve yolcu trafiğine
kapandı.
Eğridir
Gar Şefliği tümüyle kapatılmadan önce sadece askeri nakliyata açık bırakıldı.
Kapatılmadan önceki beş yıla ait yolcu ve yük taşımacılığına ait rakamlar;
YIL Yolcu
(Adet) Yük (Ton)
1997 8751 125
1998 9731 110
1999 8245 235
2000 5297 120
2001 2796 145
Yüksek
Mühendis Yakup KALGAY 1951 yılında yayınlanan Demiryollar dergisine yazdığı
Eğridir istasyonu ile ilgili yazısında yük taşımacılığı ile ilgili şu bilgileri
vermiştir...(1)
Eğridir
İstasyonundan gönderilen yüklerden 670 tonla kuru sebze ilk sıradadır. Arpa,
kereste, çıra, ceviz kütüğü gönderilen diğer maddelerdir.
Alınan
yükler ise tonaj miktarlarına göre tuz (300 ton), Akaryakıt (210 ton), Linyit
kömürü (213 ton), Ot (119 ton), Tuğla ve kiremit (141 ton), Şeker (105 ton)dir.
Yakup
Kalgay, kasabanın ekonomik yapısından da söz etmiş; halkın meyvecilik, el
dokumacılığı, demircilik, bağcılık ve çiftçilikle geçindiklerini yılda 400 ton
civarında balık avlandığını ve 1000 ton kadar da balık yumurtası üretildiğini
belirtmiş.
Günümüzde,
çarpık yapılaşma, yanlış avlanma vb gibi nedenlerle gölün ekolojik yapısında
bozulmalar olmuşsa da Eğridir ilçesi doğal güzelliği ve kültürel zenginliğiyle
turizm merkezi olma özelliğini hâlâ koruyor.
Bu
güzel ilçenin demiryolu tarihimiz açısından da önemi çok büyük.1915 de İzmir'de
açılan Şimendifer okulunun ilk mezunlarından Murat Ergun "Bir
Demiryolcunun Kurtuluş Savaşı Hatıraları" adlı kitabında Eğridir
İstasyonunun savaşta oynadığı role o günleri yaşayan biri olarak tanıklık
yapar.
"Aydın
hattı işletmesinin (Köşk-Eğridir) kısmının düzenlenmesi
Çok
düzensiz bir durum arzeden ve bir işletme teşkilatı bulunmayan bu kısım
demiryolunun, ıslahı lüzumunu ön plana alan merkez heyeti başkanlığının isteği
üzerine Yüksek Mühendis Ahmet Muhtar Bey (Sakallı Muhtar bey diye anılır),
1.12.1919 tarihinde işletme müdürü olarak görevine başladı.
Haziran-Aralık
1919 tarihleri arasında geçen 6 aylık bir devre içinde, bu kısım hattın
geçirdiği acıklı hâl, demiryolu tarihinin en kötü ve anormal bir safhasını
teşkil etmesi bakımından, normal bir düzene konmasında tesadüf edilecek
zorlukların yenilmesi için ne büyük emek ve gayretlerin harcanması gerekeceğini
tahmin etmekte herhalde zor değildir. Hiç yoktan bir işletme idaresi kurulacak,
büyük eksikler tamamlanacak, sultalar ve yersiz müdahaleler önlenecekti.
Oysaki
evvela işletme binası için müsait bir bina yoktu. Asıl önemli olanı da
kurulacak servislerde çalıştırılacak tecrübeli elemanlar, yol ve makine
bakımını temin edecek malzeme ile teknisyenler ve yeterli atölyeler yoktu.
Yalnız var olan, Muhtar beyin kuvvetli azmi, bilgisi ve iradesiydi.
Her türlü imkânlara başvurularak biraz sıkışık
durumda çalışmak sureti ile bina işi bir hâl yolunu buldu. Servislere ait
elemanları da, teftiş seyahatlerinde Muhtar Bey, istasyon şefleri üzerinde
durup seçmek imkânını buldu. O sırada, yüksek mühendis Veli ve Hilmi beyler de
İstanbul'dan gelmiş bulunuyorlardı. Lüzumlu malzemenin, Antalya yoluyla
İstanbul'dan getirilmesi sağlandı. Para problemi de bir dereceye kadar yoluna
girdi.
25.12.1919
tarihinde, küçük mikyasta ve o günün gerektirdiği şekle göre, kurulmuş olan bu
işletmeye de "Aydın hattı Köşk-Eğridir İşletme Müdürlüğü" adı
verildi.
İşletme
Merkezimizin Eğridir'e nakli:
Düşmanın
Sandıklı’yı işgal etmesi, Dinar için de bir tehlike teşkil ediyordu. Bu
sebeple, işletme merkezimizin, Dinardan Eğridir'e nakli zaruri görüldü. Bu
suretle 21 Haziran 1921 tarihinde işletmemiz yeri dördüncü olarak değiştirilmiş
oluyordu.
Fakat
Eğridir istasyonunda yeter derecede bina bulunmadığından yol servisinin Kuleönü
istasyonunda, Muhasebe, Hâsılat ve Malzeme servislerinin Isparta'da, İşletme
Müdürlüğü ile Hareket, Cer ve Sağlık servislerinin de Eğridir İstasyonunda
bulundurulması suretiyle işlerin yürütülmesi sağlandı.
O
tarihte Isparta'ya demiryolu uzatılmamış olduğu için, bu servisler arasında
gerekli bağlılığı temin etmek için devamlı olarak yaylı bir at arabası
kiralanmış bulunuyordu.
Eğridir
Göl Nakliyat Servisi Bu gölde İstiklal savaşı yıllarında, 1.Cihan harbinde,
İzmir'den getirilmiş olan 180 beygir kuvvetinde, 45 groston ve 15 rüsum tonluk
bir römorkör ile 15 mavnadan ibaret cer ve taşıt aracı, işletmemize bağlı
olarak işletiliyordu. Hüyük, Hoyran, Genceli, Kaşıkara iskeleleri arasında
askeri ve ticari eşya ile yolcu nakliyatını temin eden bu araçlarla, o yıllarda
orduya yararlı işler sağlanmıştır. Menzil müfettişliğince de, (15) gros tonluk
bir deniz motoru imal edilmiş ve tali işlerde kullanılmıştır.
Pek
tatlı suyu, bol ve çeşitli balıkları olan bu gölde ilkçağ tipi tek yelkenli,
basit yapılı kayıklar da iskeleler arasında münakaleyi (ulaşımı) temin
eylemektedir."
Anadolu
ve İzmir-Kasaba hatlarının işgal dışı kalan kısımları ve Bağdat hattının 325
kilometrelik kısmının işletmesi 19 Temmuz 1920 tarihli Büyük Millet Meclisi
kararıyla Eskişehir'de kurulan Behiç Erkin'in Genel Müdürü olduğu
"Anadolu-Bağdat Demiryolları Umum Müdürlüğü" idaresine verilmiştir.
Aydın
hattının önce Köşk-Eğridir ve daha sonra Sarayköy-Eğridir kısmı ilk safha da,
Nazilli kuvay-i milliye ve merkez heyeti emrinde olarak teşkil edilen bir
işletme müdürlüğünce idare edilmiş daha sonra bu işletme Bayındırlık
Bakanlığına bağlı olarak kendi bütçesi ile yönetilmiştir. Mudanya
mütarekesinden sonra, Aydın hattı idarecileri hükümete başvurarak hattın
şirkete geri verilmesini istemiştir. Hükümet bu isteği kabul etmiş ve 1.11.1922
tarihinde hattın şirkete devir teslimi yapılmıştır. Ancak bir farkla; bu sefer
idareciler dışında tüm Türk demiryolcular görevleri başında kalmıştır ve hattın
bütün işlemleri Türkçe olarak yürütülmüştür. Şirketin işlettiği iki tip yolcu
vagonunda da ne tuvalet ne de sofaj vagonu bulunuyordu. Özellikle 1015 rakımlı
Dinar Eğridir kısmında şiddetli soğukların sürdüğü kış mevsimlerinde çok
ıstıraplı bir yolculuk yapıyorlardı. Murat Ergun anılarında, İstiklal savaşında
milli kuvvetlerin hakim olduğu bölgede, Sarayköy Eğridir kısmında bin bir
zorlukla işletilen trenlerin yolcu arabalarına wc ve sofaj vagonu
yaptırıldığını, bu vagonlar harp sonunda şirkete iade edildiği zaman bu
davranıştan utanç duyan şirket yöneticilerinin de mevcut arabalara wc ve sofaj
tertibatı yaptırdığını, bu hattın en fazla göze çarpan eksiklerinden birinin
tamamen balastsız bulunması olduğunu, hattın hiçbir noktasında balast
bulunmadığından yolcuların kesif bir bir toz tabakası içinde bunaldığını, kömür
amelesi gibi yüzlerinin belirsiz hale geldiğini anlatıyor. Şirket için
insanların rahatı değil, giderin kısılması ve daha çok kâr etmek önemliydi.
Yeni
kurulan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti geçmişteki acı tecrübelerden de ders
alarak demiryol davasını milli bir dava olarak ele aldı... Milli sınırlar
içinde kalan şirket hatlarını millileştirip doğu illerini içine alan geniş bir
demiryolu ağı inşasına başladı. İzmir-Aydın ve şubeleri 1 Haziran 1935 yılında
satın alınarak devletleştirildi. Bozanönü-Isparta arası (14 km) 26.03.1936
tarihinde tamamlanarak hizmete açıldı. TBMM'nin 1933'de yapılmasına karar
aldığı Afyon-Antalya demiryolu ise Burdur'a kadar tamamlandı. Antalya'ya hâlâ
tren yok.
Kimilerinin
dediği gibi 1930'lu yıllarda demiryollarındaki disiplin şirket demiyollarından
kalan biEmperyalist ülkeler sömürdükleri ülkeye kendi ülkelerindeki sistemi
getirmez, geldikleri yerde sadece para kazanmak önemlidir. TCDD nin
1930'lardaki çalışma disiplini ve kurumun temelindeki sağlamlık, cumhuriyetin
ve demiryollarının kurucu kadrolarının idealistliği ve kalitesinden gelir.
Yolcunun
bu hattı istemediğine inanmıyorum iyi bir işletmecilikle bu hat çalışırdı.
Yolcu ve yük taşımacılığından vazgeçilse bile bu kadar doğal ve tarihi
güzelliğin bir arada olduğu bir güzergâhta yapılacak buharlı turları sadece
ülkemizdeki tren severlerin değil dünyanın ilgisini çekerdi.
Atıf
Yılmaz'ın "Mine" filminin büyük bir bölümü Eğirdir İstasyonunda
çekilmiştir. Bu film de artık İstasyon binası için bir belge niteliğindedir.
Kendi haline terk edilmiş bu binanın restore edilmesi tarihi kimliğinin
yazılarak öneminin gelecek kuşaklarca da bilinmesinin sağlanması
demiryolcuların görevidir.(3)
Sözün
özü, demiryollarımızın pek çok tarihi istasyonu gibi Eğirdir İstasyonuda bu
terk edilmişliği hiç hak etmedi... TCDD nin ihtiyaç fazlası satılık
taşınmazları arasında Eğirdir ve Isparta Garları da var.
Geçmişinize,
anılarınıza değer biçebilir misiniz? Bu kadar onurlu bir geçmiş satılığa çıkarılabilir
mi?
"Geçmişin
geçmiş olması için, zamanın geçmesi yetmez. Bir toplumun bugünüyle dünü arasına
bir çizgi çekebilmesi için, varsayımsal sınırın bu tarafına onurunu, kendine
olan saygısını, kimliğini yerleştirebilmesi gerekir; yakın zamanda geliştirilmiş
bilimsel icatlara, inandırıcı ekonomik başarılara, başkalarının hayranlığını
kazanmış kültürel ilişkilere ya da askeri zaferlere sahip olması
gerekir."(4)
Cumhuriyetin
kazanımlarının üstünde bir başarı yakın demiryolu geçmişimizde olmadığına göre hatıraları
bellekten kazımak sağlıklı bir davranış değildir. "Geçmişi düşünme
yeteneksizliğinin ya da gönülsüzlüğünün bedeli düşünememektir"(5).
Düşünme
yeteneğinin bitmesi geri dönülemeyen zararlara yol açabilir... İşte bu
nedenlerle bizim kuşaktan sonra da trenin hatırlanabilmesi TCDD nin kurum
kültürünün yaşayabilmesi için acil yapılması gereken işler bulunmaktadır.
*Demiryolu
Mirasımızın yok olmaması için demiryollarına bir bütün olarak sahip çıkılması
gerekmektedir.
*İstasyonlar
kapatılmamalı kapatılması gerekiyorsa da başka bir biçime dönüştürülmeden
olduğu gibi korunmalı, yaşanan tarihi olayların anlatıldığı bilgilendirici
panolar yapılmalıdır,
*Bu
hatlarda yolcu ve yük taşımacılığı çok haklı ve bilimsel gerekçelerle
yapılamayacaksa TCDD emeklileri ve demiryolu seven gönüllü grupların,
derneklerin desteği ile bu güzergahlar demiryolu mirasını geleceğe taşıyacak
müze ve nostaljik turlarla yaşatılmalıdır.
Not:
(1)Murat Ergun'un kitabında ve Demiryollar
dergisinde ilçenin adı Eğridir olarak geçiyor. Babam Ispartalıdır ben de
çocukluğumdan beri Eğridir olarak duymuştum. Ama halkı Eğridir olarak
söylenmesinden hoşlanmıyormuş, Resmi kayıtlarda da Eğirdir olarak geçiyor. Bu
nedenle iki ismi de kullandım.(2)İsparta tarım il müdürlüğü web sitesinden
alınmıştır.(3)Kuruluşumuza ait gar yapıları ve parselin tamamı Antalya Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19.09.2004 tarih ve 68 sayılı kararı
ile "1.Grup Korunması Gerekli Kültür Varlığı" olarak tescil
edilmiştir.(4)Amin Maalouf, Çivisi Çıkmış Dünya(5)Russell Jacoby, Belleğini
Yitiren Toplum
(Kaynak: kentvedemiryolu-ruhan çelebi /16
Eylül 2009, Çarşamba - Makale )