ÇÖPLÜK YAPTIĞIN HALİL ÜSTÜN’ÜN HEYKELİYLE
YÜZLEŞEBİLECEK MİSİN?...
BOĞAZOVA
Bataklığı kurutulur önce. Celal BAYAR’ın deyişiyle “Bizim Su Müdürü”
DEMİREL becerir bu işi… Ve DEMİREL Başbakan olduğunda EĞİRDİR’e gelir. Yanında eşlik eden Bakan arkadaşlarına,
BOĞAZOVA’dan geçerken şöyle der: “…Bu Bataklığı biz kuruttuk, şimdi ELMA
ORMANI…”
DEMİREL,
Isparta seyahatlarını tamamlayıp Antalya’ ya dönerken, BOĞAZOVA üzerinden
helikopterle uçar ve BOĞAZOVA’yı; çiçek açmış haliyle beyaz gelinliğe bürünmüş
olarak tasvir eder…
İşte
bu ELMA ORMANI’nın mucidi Halil ÜSTÜN’dür. Ticari elmacılığı Isparta’ya Halil
ÜSTÜN getirmiştir. Kuruluş yıllarındaki adıyla MEYVE FİDANLIĞI’mızın lojistik
ve teknik işlevini de elbette ki yadsımak mümkün değildir. Isparta, bugün Türkiye’nin
ELMA BAŞKENTİ ise, bunu Halil ÜSTÜN’e borçludur…Kim ne derse desin, Halil ÜSTÜN
gerçeği budur.
***
(
5 ) yıl önce, BOĞAZOVA’nın başlangıç yerine, önceki Belediye Başkanı tarafından
Halil ÜSTÜN’ün heykeli dikilir. Eğirdir Yerel Yönetiminin bu jesti, halkımız
tarafından da büyük bir memnuniyet ve taktirle karşılanır… Heykel, kaidesine
oturtulur… Çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışması henüz tamamlanamamıştır. Ve
yerel seçimler kapıya dayanmıştır.
Seçimle
gelen yeni yerel yönetim, “ŞENGÖL SENDROMU” yüzünden Halil ÜSTÜN’ün heykelini
çöp/çöplük olarak algılamış ve tam beş yıl heykeli çöplük yapmıştır… Bir şehir
çöplüğünde ne varsa, Halil ÜSTÜN heykeli ve çevresinde de o vardı… Kış
mevsimlerinde, sobadan atılan kömür külleri bile, Halil ÜSTÜN heykeline atılıyordu…
”ŞENGÖL SENDROMU”nun, bir kişiye neler yaptırabildiğinin, kadir/kıymet
bilmezliğin somut göstergelerini, Halil ÜSTÜN heykelinde görüyor ve yaşıyorduk…
***
Eğirdir’in
“KÜLTÜR ELÇİSİ”, Eğirdir’in yetiştirdiği entelektüel kültür adamı, “EĞİRDİR
ANSİKLOPEDİSİ” nin yazarı, değerli tiyatro yazarımız, Nuri GÜNGÖR abimiz; 1947
yılında kurulan ve Merkezi Ankara’da bulunan “EĞİRDİR DERNEĞİ” nin verdiği
bursla okumuş, çocuklarının üniversite öğrenimini de, BOĞAZOVA’ daki elma
bahçesinden elde ettiği üç-beş kuruş sayesinde yaptırabilmiştir. Sadece bu
mu?.. Yine aynı kültür elçimiz, (20)’ye yakın tiyatro eserini, (Kültür
Bakanlığının bastırdıkları hariç) sözünü ettiğimiz elma paralarıyla
bastırmıştır…
İşte
bu büyük insan, bu seneki elma hasadından sonra, şükran duygularını iletmek ve
Halil ÜSTÜN’ün kadrü kıymetini arzetmek üzere, kırmızı karanfillerle Halil
ÜSTÜN’ün heykeline koşmuştur, bu heykelin “ÇÖPLÜK” olmadığını haykırırcasına!!!
***
…Ve
koskoca bir (5) yıl geride kalmış, yeni bir yerel seçim sürecine girilmişti…
Mevcut Belediye Başkanı, “ŞENGÖL SENDROMU”nu üzerinden attığını rüyasında
görmüş olmalı ki, heykelin kaidesine beyaz mermer yerleştiriyor, Halil ÜSTÜN’ün
heykeliyle resimler çektiriyordu…
Eğirdir
halkı, çok güzel bir söylem geliştirmişti: “…Misyonu fotoğraf çektirmek,
vizyonu da, fotoğraf altına haber metni yazdırmak…” Eğirdir halkı, boşa geçen
bu beş yılı, işte bu iki sözcükle anlatıyordu… Siyasilerimizle yapıcı
diyaloglar tesis edemediği için, merkezi otoriteye ulaşma becerilerini
gösteremeyen ve bu yüzden de Ankara’dan yerele kaynak transferini sağlayamayan ve de kaynak yaratamayan,
Üniversitemiz için fiziki alt yapıyı tesis edemeyen seçilmiş bir yerel
yöneticiyi, yine onu seçenler, demokrasi içerisinde vatandaşlık görevini yerine
getirerek, “seçmen” kimliğiyle cezalandırmasını bilecektir…
Demokrasinin
güzelliği de, bu değil mi zaten.