AKIN’IN DİJİTAL DEVRİMİ!!!
Zeki Tarhan / ANKARA
“AKIN” demek; yarım asırlık bir şehir hafızası ve o şehrin insanlarının torunlarına bırakacağı tarihi ve kültürel mirastır!!! Evet, evet bu denli açık ve de net söylüyorum bunu. Ve bu realiteyi, hiç kimse ne reddedebilir ve ne de ıskalayabilir.
***
Bu saptamayı yaptıktan sonra, gelin hep birlikte biraz bilimsel, biraz da sosyolojik analiz yapalım: Rahmetli Ali SİNAN’ın vefatından sonra, AKIN’ın yaşamının sürdürülmesi, oğul Abdullah’a kalıyordu… Kurşun harflerin kokusuna alışmış olan oğul, ne gazeteyi ve ne de matbaayı kapatabilirdi.
Yukarıdaki satırlarda; “miras” demiştik ya, işte o mirasa büyük bir aşkla, ve de büyük bir heyecanla sımsıkı sarılmıştı oğul. Ve kolları sıvamıştı…
***
…Evet, kurulu bir düzen bırakılmıştı oğula. Abdullah, o kurulu düzenin üzerinde mirasyedi gibi oturamazdı. Toplumsal gelişime ve dönüşüme ayak uydurmak zorundaydı ve bu olgu kaçınılmazdı.
***
Kurşun kokusuna alışık olan Abdullah, o kurşun harfleri de tarihsel ve kültürel bir miras olarak muhafaza ediyor, yeni nesil jenerasyona ve kim bilir daha kaç kuşak ilerisi için, torunların torunlarına aktarılmasını, kendisine bir vizyon olarak belirliyordu…
7’den 70’e “AKIN” a ziyarete gelenleri, o kurşun harflerle tanıştırıyor, onların nasıl dizildiğini ve baskıya nasıl hazırlandığını anlatıyordu…Yarım asır öncesi basılan ciltlenmiş AKIN’ın sayfalarında ziyaretçilerine adeta sörf yaptırtan oğul, tarihe nostaljik bir gezi yaptırmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyordu…
***
…Teknolojik ve toplumsal gelişime ayak uydurmak zorunda kalan oğul, toplumsal gelişimin de teknolojik gelişim ve dönüşümün de gerisinde kalamazdı. Her şeyden önce; oğul, babayı aşmak zorundaydı!!!
...Ve Ofset baskı tekniği; medya dünyasının değişim ve dönüşümünü sağlayan devrimin bir kilometre taşı oluyordu… Abdullah; bu kilometre taşını, AKIN’ın yol haritasına dikmeyi başarmıştı…
***
Sadece gazete değil, matbuat alanında da, artık çağ atlamaya hazır bir altyapıyı oluşturmuştu oğul. Abdullah, medya dünyasında hızla ilerlerken, hobilerinden fedakârlık ediyor muydu dersiniz?.. Hemen yanıt verelim: Hayır. Balık tutmak ve Torunuyla vakit geçirmek O’nun en büyük yaşam kriterlerinden biriydi. Çok sevdiği eşi Nilgün bacımız için; “…Nilgün benim beynimin yarısı değil, tamamı” derdi. Bense; “beyninin yarısı O” derdim.
***
…Ve işte son aşama: “AKIN’IN DİJİTAL DEVRİMİ!!!”
3 TEMMUZ 2018 Salı tarihli AKIN Gazetesinin Manşet ve alt başlıkları şöyleydi:
TÜRKİYE’ DE İLK VE TEK…
EĞİRDİR AKIN GAZETESİNİN ARŞİVİ, DİJİTAL ORTAMA AKTARILDI.
EĞİRDİR’İN SON 48 YILLIK TARİHİNE, DİJİTAL ORTAMDA IŞIK TUTUYORUZ…
***
Yarım asırlık bu şehir efsanesinin yazarı ve de Ankara temsilciliğini yaptığım için, Ben de kendimi mutlu hissediyor ve Abdullah’ın heyecanına Ben de iştirak ediyorum…
Nice “DEVRİM” aşamalarına AKIN!!!