GÖLE, BİRDE “GIDA EMPERYALİZMİ” GÖZÜYLE BAKMAK…
Zeki TARHAN – ANKARA
İsterseniz, şöyle bir girişle başlayalım yazımıza; İngilizler, sömürdükleri Hindistan halkının hayvansal proteinle beslenmesini önlerken, kendileri sabah kahvaltısında et, süt, yumurta ve tütsülenmiş tavuk yiyordu. Biliyorlardı ki, hayvansal proteindeki nadir aminoasitler, zekâyı / entelektüel gücü geliştiriyor, tahılla beslenen toplumlar ise, entelektüel güçten yoksun kalırken, yoksulluk ve nüfus artıyordu…
***
EĞİRDİR GÖLÜ’ nün ekolojik dengesi bozulurken, su ürünleri dengesi de bozulmuştu…Eğirdir Gölü’ ne 1955 yılında Sudak aşılanmasından sonra, halkın DİŞLİ BALIK / CANAVAR BALIK diye adlandırdığı SUDAK; Göldeki 7 tür balığı yok emiş, geride SAZAN (=Çapak), / SIRAZ / EĞREZ balığı kalmıştı. Halkın – fakir fukaranın hayvansal protein kaynağı olan KAVİNNE balığı, bütün sofraların damak tadı vede vazgeçilmeziydi.
***
Hitler Faşizminden kaçan ve rüyalarını Türkçe gören Alman Bilim adamı Ordinaryüs Profesör Dr. Curt KOSSWIG ve arkadaşı Dr. NUMANN tarafından, Eğirdir Gölü’ ne 10 bin adet genç SUDAK balığı atılıyor… Göle bu balıklar aşılanmadan önce, Gölde 10 balık türü yaşarken, 90’ ların başında 3 türe kadar düşmüştü. Eğirdir Gölü’ ndeki diğer balık türlerinin tüketilmesi sonucu, gıda zincirinde bir kopukluk meydana gelmiş ve gölün ekolojik ve su ürünleri dengesi bozulmuştur.
***
…Ve 80’ li yıllara gelindiğinde; Dr. NUMANN ve Curt KOSSWIG tarafından 1955 yılında, Eğirdir Gölü’ nün verimliliğinin arttırılması çalışmalarına paralel olarak, SUDAK populasyonunun korunması için, SUDAĞIN temel besinini oluşturacak YEM BALIĞI’nın Göle adaptasyonunun sağlanması çalışmaları da yürütülmeye başlanıyordu…