KAYMAKAM AKDAŞ IN FERYADININ ARKA PLANI VE DERİN ANALİZ
Zeki TARHAN / ANKARA
Eğirdir
Kaymakamlığı ile bir sivil inisiyatif olan
BİZİM EĞİRDİR PLATFORMU nun birlikte düzenledikleri Turizm temalı
toplantıda, Eğirdir Kaymakamı AKDAŞ ın nasıl feryat ettiğini, AKIN Gazetesi ve
onun internet sitesi ile sosyal medya paylaşımından okuduk.
Yazımızın
başlığındaki Feryat sözcüğünü bilinçli kullandım. Farsça bir isim olan bu
sözcük; haykırış, çığlık, yardıma çağırma anlamlarına geliyor.
Sözünü
ettiğimiz toplantının fiziki mekânı SAREM
Salonu. Katılımın çok sayıda olması düşüncesiyle, Kaymakamlığın resmi
yazılı davet mektubuyla, Turizm sektöründe hizmet üreten sektör
temsilcileriyle, Eğirdir Orta Sınıfının aktörlerine, toplam (87) gerçek ve
tüzel kişiye davet mektubu gider. Toplantıya katılım ise, (40) kişiyle
gerçekleşir.
Sayın AKDAŞ,
katılımın azlığından yakınır tabii
Bu satırların yazarı, Eğirdir halkının
sosyolojisini iyi bilen biri olarak, aslında bu katılımın normal olduğunu
düşünmekte. Buradan gelelim esas konumuza.
Kaymakam
AKDAŞın, Eğirdire hizmet aşkıyla yanıp
tutuştuğunu bilenlerdeniz. Bunu da yadsıyacak değiliz hani. Eğirdirde, yarım
asrı aşkın bir süreci, şöyle göz önüne getirdiğimizde, üç aşamalı bir değişim
ve dönüşümü görürüz:
1) Eğirdire ilk kadın Fransız turistin gelişi
ve bu turiste Eğirdir halkının bakış açısı
2) Kaptan
Alaattin dönemi
3) Ev
Pansiyonculuğu
***
Eğirdir halkının
ve sektördeki dinamiklerin turizm vizyonunun sorgulanmasının kaçınılmaz
olduğunu, peşinen kabul edeceğiz. Bu sorgulamayı ıskalarsak, doğru bir tahlil
yapmamız mümkün değildir.
Eğirdir;
yarım asrı aşkın bir süreçte, ne yazık ki ekonomik tercihini yapamamıştır.
Elma mı, Turizm mi? ikileminde sıkışıp kalmıştır. Tıpkı; Dağ ve Göl
Ekosistemi arasında sıkışıp kalması gibi.
Göl
ekosistemi; ötrofikasyon süreciyle, yani; azot ve fosfor salınımıyla allak
bullak olmuştur. Dağ ekosistemi ise; vahşi kapitalist bir anlayışın kurbanı
olmuştur. Ekosistemlerin bozuluşu ile de; Eğirdir in turizm potansiyeli ve
onun kaynak değerleri, ne yazık ki, hak ettiği düzeye bir türlü
getirilememiştir.
Kaymakam
AKDAŞın feryadını anlamak / anlayabilmek için, projektörlerimizi, işte bu
alana tutmamız gerektiği, hemen anlaşılacaktır.
***
Gelelim,
yukarıda sözünü ettiğimiz üç aşamalı değişim ve dönüşüm sürecine:
1) Bu süreçte;
Eğirdir halkı Turizm nedir, Turist kime denir henüz bilmemektedir.
Eğirdire ilk gelen kadın Fransız turisti görmek için, Eğirdir esnafı,
dükkanlarının kepenklerini kapatır, bu Fransız kadın turisti görmek için yarışır
2) Kaptan
Alaattin, tek başına bir turizm cengaveridir. Bildiği üç yabancı dille Alman,
Hollandalı ve Fransız turistler, nokta atışı ile Kaptan Alaattin / Turkey
adresine, yani; Yeşiladadaki Kaptan Alaattinin Pansiyonuna gelir, Eğirdir yoğun
bir şekilde batı dünyasının yabancı turistini ağırlar, konuk ederdi. Bu
cengaverin turizm vizyonunu anlayamayan / anlamak istemeyen Ada halkı, Kaptan
Alaattini, adeta toplumdan tecrit etme, Onu aykırı bir şahsiyet olarak
algılama yoluna gitmiştir. Ve olan Eğirdire olmuştur. Yat Turizmi uğruna,
Teknesini Gölcüke götürmek zorunda bırakılan Kaptan Alaattine, Eğirdir
halkının tarihsel bir özür borcu vardır.
3)
Antalyanın, dünya turizm merkezi olduğu gerçeğinden hareketle, Alanya da bile
henüz ev pansiyonculuğu başlamadığı halde, Eğirdir bu işi başarmış ve ev
pansiyonculuğu, altın yumurtlayan tavuk nitelemesi ile bir ufuk çizgisi
yakalamıştı.
Tabii
bu sürece, pat diye gelinmemişti. Gelen yabancı turistler, plaj ve
sahillerimizde göz hapsine alınıyor, el ele yürürken, park ve sahillerimizde
öpüşen / sevişen yabancı turistlere karşı, acayip bir bakış sergileniyordu
***
Elma
mı, yoksa Turizm mi? ikilemi ile kafası karışan Eğirdir; O da olsun, O da
olsun deme noktasına gelmişti. Artık, öpüşen / sevişen turistlere
bakılmıyordu. Onlar; altın yumurtlayan tavuktu.
Gölümüze
çok fonksiyonlu Göl diyorduk. İçeriz de, yüzeriz de, sularız da, balığını da
alırız kerevetini de dedik!!! Dedik demesine de, ne yazık ki, ona hiçbir şey
vermedik!!! Vermeyince de , işte bu günlere geldik.
***
Ey
EĞİRDİR!!! Bendeniz Zeki TARHAN, Kaymakam AKDAŞın, niçin isyan ettiğini, niçin
haykırdığını çok iyi biliyorum
Sen biliyor musun?!!! SAREMin salonuna niçin
gitmediğinin farkında mısın?!!! Sana; bir ilçenin en büyük mülki amiri değer
vermiş, senin vizyon sahibi bir turizmci olman için
Peki sen naptın?!!!
Gitmedin!!! Şimdi, Zeki TARHAN
napsın?!!! Kaymakam AKDAŞ konuşmasında söylemiş:
Kamuoyu oluşturmamız
gerekiyor
Yine Farsça bir
sözcük: Feryadhân (=Yardım isteyen, yardım için bağıran)
Bir başka
sözcük, yine Farsça: Feryadres (=Yardıma yetişen, yardımcı )
***
Bilmem kamuoyu
oluşumuna katkıda bulunabildim mi?!!! Taktir; kamuoyunun.
Esen kalın
sevgili okuyucularım.