KARADAĞ (MONTENEGRO)
Balkan
gezisini anlatmayı sürdüreceğim. Oradaki Tüm ülkelerde, başkentlerinden yurt
dışına tarifeli uçaklar var. Biz ise, parlamenterler olarak oralara gidebilmek
için Ankara'dan tarifeli bir uçak bulamadık. Bin türlü formalite ve eziyeti
göze alıp İstanbul'a vardık. Uzun formalite ve beklemelerden sonra yurt dışına
gidebildik. O kadar eziyetli oldu ki; önceki yazımda "Keşke Ankara'dan
İstanbul'a otobüsle gitseydik" diye yazmıştım.
Bizim
Başkentimiz, Balkan ülkelerinin başkentlerinden ve başka birçok ülkenin
başkentinden çok daha büyük ve kalabalık! Buna rağmen niçin her yere ve her
ülkeye Ankara'dan uçak kalkmıyor? Esenboğa bu doluluğa olanak vermiyorsa;
İstanbul'a üçüncü hava limanı yapmaya onlarca milyar dolarlar göze alınıyor da!
Başkente doğru düzgün bir hava limanı, niçin yapılmıyor? Ne yapıp edip,
Başkentten seçilen bir Başbakan çıkarılması gerekiyor galiba!
Karadağ'ın
Kotor kentine girebilmek için, pasaport işlemleri uzun sürdü. Sonunda vardık. Sokaklar çok dar. Doç sarayı, enteresan. Sv.Tripun(Lapsekili)
meydanı biraz geniş. Oralarda dolaştıktan sonra Karadağ'ın tatil merkezi olan
ve on bin kişinin yaşadığı Budva kentine otobüsle vardık. Burası hem
belediyenin hem de Karadağ'ın resmi merkezi durumunda. 2500 yıl önce kurulan bu
kent, Adriyatik Denizine doğru uzandığı için; önemli bir liman. Kaldığımız
otelin adı RESİDENCE HOTEL idi! İngilizce, buralarda bile hakimiyetini
sürdürüyor. Bu üstünlüğü sağlayan, İngiltere değil, ABD!
Altı
yüz kilometre sahil şeridi olan Karadağ Cumhuriyetinin doğusunda Arnavutluk ve
Kosova; kuzeyinde Sırbistan, batısında Hırvatistan ve Bosna Hersek, güneyinde
Adriyatik denizi var. Başkenti, eski adı Titograd olan PODGORİCA! Bu kent,
denize doğru uzanan bir yarımada gibi. Lüks teknelerin ve yatların bağlanıp en
ucuz hizmet göreceği yer buradaki KOTOR limanı imiş. Doç sarayı burada ve On bin nüfusa sahip.
Sahil
ve plaj kenti olan Budva da, Karadağ'ın önemli şehirlerinden biri. Karadağ'da
da Müslüman nüfus, çoklukta, birinci sırada. Bunlar da, Boşnak kökenli değil;
Türk kökenli.
Sırbistan,
Karadağ'ı kendisiyle birleşmeye zorlayarak Eski Yugoslav devletini yeniden
canlandırmaya çabaladı. Batı dünyasının zorlamasıyla 2003 yılında referandum
yapıldı ve halkın iradesiyle Karadağ bağımsızlığına kavuştu.
Bosna
ve Sareyova'da da gördüğümüz, Sarı Saltuk türbesi diğer birçok yerde ve
Karadağ'da da var! Anlatılanlara göre, Sarı Saltuk bir Hıristiyan patriği imiş.
Müslümanlığı çok beğenmiş ve gizlice Müslüman olmuş. Patrik kisvesi altında
Müslümanlığın yayılmasına hizmet etmiş. Yıllar sonra bu durum anlaşılınca; ceza
olarak kendisini bir önemli Müslüman büyüğünün türbesindeki mezarının bitişiğine,
diri-diri gömmüşler. Kalbi de Allahın hikmetiyle halen, şimdi bile atıyormuş.
Türbenin sakallı bir Müslüman nezaretçisi ve onun yardımcıları var. İsteyen
onlara para yardımı da yapabiliyor. Ziyaretçiler, kabrin üzerine kapanıp
kulaklarını toprağın üzerindeki seccadeye yapıştırıyor. Sarı Saltuk
hazretlerinin kalp atışını duyabilenler, bahtiyar oluyor. Çünkü onların
günahları affolunuyormuş. Sıraya girdik; benden önceki birkaç kişi o evliyanın
kalp atışını duymuşlar; günahları affedildiği için çok mutlu oldular. Ben o
ermiş evliyanın kalp atışını duyamadım; demek ki günahlarım af olmadı.