Tarih bir milletin gelecek pusulasıdır. Geçmiş, geleceğin yansımasıdır. Tarihte yaşam, medeniyet, örf adetler, gelenekler milletin öz yapısını oluşturur. Turizm ise bu çerçeveyi süsler ve geleceğe taşır.
Tarihi Pınar Pazarı; denilen ve yazılan belgelere göre 1200 yılların başında bölgeye yerleşen Türkler tarafından başlatılmıştır. Pınar Pazarı geniş bir alandan oluşmuş. Yöre halkı tarafından yılın belli aylarında sadece Pazar Günleri olmak üzere dizayn edilir. Örneğin bu yıl 30 Temmuz da başlayacak 30 Ekim arası sadece Pazar Günleri olarak son bulacaktır.
Ne oluyor bu Pınar Pazarında? Ve ya ne olması gerekmektedir?
Bölgedeki halkın yetiştirmiş olduğu yiyecek içecek ve üretmiş imal etmiş oldukları el sanatları ürünlerinin ihtiyaç doğrultusunda satıcısı ve alıcısının olduğu deyim yerindeyse panayır olduğu 800 yıllık bir gelenektir. Özünü koruyarak devam etmesi ve yaşatılması gerekmektedir.
Peki nasıl?
Toplum nüfusu yoğun yerlerde aşırı stres ile yaşamını devam ettirmektedir. Yaşamını devam ettirmesi bir ihtiyaç gereksinimdir. Bu yüzden çağımızda bunu bizlere zincir mağazalar, devasa marketler vs mekânlar sunmaktadır. Ürünler Hormonlu, ilaçlı ve birçoğunun genetiği bozulmuş sanayi ürünleridir (bu sadece doğal olmayan, organik olmayan bazı ürünler için geçerlidir ).
Pınar Pazarı gibi tarih kokan bu alanda çocukluğumda köyde uzaktan kokusunu aldığım, babaannem, anneannemlerin el ürünü tereyağı, peynir, domates, salatalık gibi ürünlerinin tekrar doğal ortamlarda organik olarak yetişen ürünlerin teşhir edilip alıcısı ile buluşturulması gerekmektedir. Bu buluşma tıpkı tarihte olduğu gibi olmalıdır. İşin bu boyutu tarihe özlemdir. Turizm devreye girerse süslenir ve sürekliliği sağlanır.
Örneğin;
Yöresel kıyafetler ile giyinmiş yöresel ürünlerini satmaya gelen Ayşe Teyze, Ahmet Amca gibi
Ahşap sunum yerleri, tarihi tartı ve ölçü aletleri, alışveriş fileleri, kese kâğıtları gibi
Teknolojik çağa uygun hiçbir alet bulunmamalı ve tamamen tarih yansıtılmalıdır.
Bu tarihi sahnede en önemli olay tabi ki ürünlerin ve hizmetlerin doğal organik ve eski usul olmasıdır. Bu farkındalık yaratır. Turizm kapısı aralanır. Bölgeye akın akın insan gelir. Kısa süreli bu tarihi olaya şahitlik yaparlar. Bölge ekonomisine katkı sağlanacağı gibi geleceğe de miras kalmaya devam eder.
800 yıllık Pınar Pazarımızın reklamı bol olan yerlerden neyi eksik? Üstelik fazlası var ve doğallığı vardır. Sadece biraz özveri, biraz tarihi estetik ve reklam gerekmektedir.
Farkındalık
Millet olarak artık bilinmiş ligin ötesine doğal yaşama geçmemiz gerekmektedir. Çağ ve teknoloji bizi tarihimizden özümüzden doğal yaşamımızdan uzaklaştırmamalıdır. Buna engel olmalıyız. Örf adet ve geleneklerimiz devam etmeli sürdürülebilmelidir. Nesil den nesile aktarılmalıdır.
Ben inanıyor ve biliyorum ki tarih özlemi olan ve doğal ürünleri almak isteyen kalabalık guruplar Pınar Pazarımıza akın edeceklerdir.
Reklam şart
Reklama önce birey olarak kendimizden başlamalıyız. Karınca misali yükümüzü sırtlamalı ve mücadeleye omuz vermeliyiz.
Önce kendimiz gidip katkı sağlamalı ve yakınlarımızı teşvik etmeliyiz. Eğirdir dışında yaşayan ve kalabalık şehir atmosferinden sıkılmış yakınlarımızı Eğirdire Pınar Pazarımıza davet etmeliyiz.
Daha sonra ulusal ve uluslararası arenada yer almalıyız. Çünkü millet olarak memleketimizi televizyon ve internet ortamından bilmekteyiz.
Bütün bunları altını çizerek söylüyorum Tarihi Olgu ve sadeliği ile yaşatmalıyız. Aksi durum o alanın çağımızdaki alışveriş ortamlarından farkının kalmayacağı anlamına gelir.
Buradan yetkili mercilere seslenelim. Bu alanı tarihte olduğu gibi görmek istiyoruz. Eksi usul tartı ve ölçü aletleri ahşap stantlarda yer alsın başlarında yöresel kıyafetli insanlarımız olsun. Ürünler hizmetler doğal olsun.
Bu demek değildir ki geçmişe takılıp kalınsın. Bu tarihe doğallığa özlemdir. Turizm Destinasyon örneği oluşacak ve nesilden nesile dilden dile aktarılıp kalacaktır.
Tarihi Pınar Pazarı ve Turizm başlığının teması budur.
Tarihimize geleneklerimize örf ve adetlerimize sahip çıkalım koruyalım.
Âcizane düşüncem
Saygılarımla...