Darağacındaki ilk kadının dramı belgesel oldu

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Darağacındaki ilk kadının dramı belgesel oldu
Haberin Tarihi: 10.10.2013 09:39:00 - Okunma Sayısı:3406 defa okundu.

TBMM kararıyla idam edilen ilk kadın olarak tarihe geçen Isparta'nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü köyünden Hasan Kızı Fatmana'nın, üç kadınla birlikte işlediği akıl almaz cinayetin öyküsü 82 yıl sonra belgesel oldu.

Darağacındaki ilk kadının dramı belgesel oldu

 

            TBMM kararıyla idam edilen ilk kadın olarak tarihe geçen Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü köyünden Hasan Kızı Fatmana’nın, üç kadınla birlikte işlediği akıl almaz cinayetin öyküsü 82 yıl sonra belgesel oldu. Gazeteci Yusuf Yavuz’un araştırmasının ardından yayınlanan bu trajik insanlık öyküsü, “Darağacına Takılan Düşler” adlı belgesele konu oldu. Yönetmenliğini Rabia Coşkun’un üslendiği belgesel, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle çekildi.

            Proje sorumluluğunu pek çok başarılı belgesele imza atan Yönetmen Sefa Eraslan’ın üslendiği Darağacına Takılan Düşler belgeselinin çekimleri Darıbükü köyünde tamamlandı. Çalışmaların ardından projeyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Yönetmen Rabia Coşkun, çekimler sırasında Darıbükü köyü halkından gördükleri yardımların işlerini oldukça kolaylaştırdığını söyledi.

            Belgeseli çekmeye karar vermeleriyle ilgili süreci anlatan Coşkun, “aslında her şey bir tesadüfle başladı. Bir gazetede rastladığımız bu ilginç hikâyeye gazeteci Yusuf Yavuz can vermişti. Yusuf Yavuz’un anlatımı ile konu gerçekten çok ilgimizi çekti. Özellikle savaş yıllarındaki o mücadelenin ardından, 1930’ların kadınlarının kendi aralarında başlayan savaşla devam etmekte oluşu gerçekten o bölgeyi mercek altına almaya itti bizi. Kadınların yaşamlarını idame ettirme mücadelesi önce kanlı bir cinayetle, ardından da TBMM tarafından onaylanan bir idamla sonuçlanıyordu” diye konuştu.

            82 yıl önce olayın yaşandığı Darıbükü köyüne ulaştıklarında ilginç bir manzarayla karşılaştıklarını anlatan Yönetmen Rabia Coşkun, “sanki terk edilmeye yüz tutmuş, genç nüfusun olmadığı, çoğunluğun yaşlılardan oluştuğu ama bir o kadar da doğa güzelliklerine hayran kaldığımız saklı kalmış bir köyün dinginliğinde yaptık çekimlerimizi. Köy halkının yardımsever, misafirperver oluşu işimizi daha da kolaylaştırdı. Evet, bir dram yaşanmıştı köyde ve bunları anlatan köylüler kimi zaman bu olayın orada yaşanmasından rahatsız olduklarını her konuşmada belli ediyorlardı. Çekimlerimizi yaparken kimsenin incinmemesine dikkat ettik. Çünkü bu, o yılların şartlarındaki Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşanabilmesi muhtemel bir olaydı. Belki de yaşanmıştı ama bizim bildiğimiz sadece Darıbükü köyünde yaşanan dramdı. Zaten köylüler bu olayı, bir önceki nesilden dinledikleri kadar biliyorlardı” dedi.

            Belgeselini çektikleri hikâyenin, aslında savaşın, aile yaşamının ve bireylerin; özellikle de kadınlar üzerinde nasıl bir psikolojik travma yarattığının en çarpıcı örneklerinden biri olmaya aday olduğuna değinen Coşkun,  şu anda bölgede yapımı süren bir Baraj ve HES projesi olduğuna dikkat çekerek, “Taylak’ın (cinayete kurban giden kadın) hikayesi ve mezarı sular altına gömülürken biz bu hikayenin günışığında kalmasını istedik. Belki de Taylak’ın (Ümmüşani’nin)  suçsuz bedeni ve ruhudur bizi bu projeye başlamaya iten” ifadelerini kullandı.

            İDAM EDİLEN İLK KADIN OLAN

FATMA DEMİR’İN ÇARPICI ÖYKÜSÜ

            193O’ların başında Darıbükü köyünde yaşanan olayda, Hasan kızı Fatmana Demir, iki kadınla aralarında anlaşarak Eşref’in karısı Ümmüşani’yi (Taylak) öldürmeyi planladı. Savaşlar ve yoksulluğun vurduğu kadınların dramatik yaşamını gözler önüne seren olayda Fatmana’nın amacı karısını öldürdüğü Eşref ile evlenmektir. İki kadınla planladıkları gibi Ümmüşani’yi balta ile öldüren ve çuvala koydukları cesedini bir gece yarısı Köprüçay nehrine atan kadınlar, olayın ortaya çıkmasıyla yargılanır ve suçu üstlenen ‘Tokalı’ lakaplı Fatmana Demir, önce Isparta Ağır Cezaevi’ne konulur, idamla yargılandığı davanın ardından da 14 Aralık 1931 günü cezaevi yakınında bulunan Tuzpazarında idam edilir. İbreti alem için halkın gözü önünde sabaha karşı idam edilen Fatmana Demir, TBMM kararıyla Cumhuriyet tarihinde idam edilen ilk kadın olarak kayıtlara geçer. Trajik cinayete kurban giden Ümmüşani’nin cesedi ise Çatak Deresi diye bilinen bölgede köylüler tarafından bulunarak nehir kıyısında yapılan derme çatma bir mezara gömülür. Ümmüşani’nin mezarı Darıbükü köyü ile birlikte, bir süre önce bölgede inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin suları altında kalacak.

            TBMM kararıyla idam edilen ilk kadın olarak tarihe geçen Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü köyünden Hasan Kızı Fatmana’nın, üç kadınla birlikte işlediği akıl almaz cinayetin öyküsü 82 yıl sonra belgesel oldu. Gazeteci Yusuf Yavuz’un araştırmasının ardından yayınlanan bu trajik insanlık öyküsü, “Darağacına Takılan Düşler” adlı belgesele konu oldu. Yönetmenliğini Rabia Coşkun’un üslendiği belgesel, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle çekildi.     + devamı 4’de

1’den devam

            Proje sorumluluğunu pek çok başarılı belgesele imza atan Yönetmen Sefa Eraslan’ın üslendiği Darağacına Takılan Düşler belgeselinin çekimleri Darıbükü köyünde tamamlandı. Çalışmaların ardından projeyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Yönetmen Rabia Coşkun, çekimler sırasında Darıbükü köyü halkından gördükleri yardımların işlerini oldukça kolaylaştırdığını söyledi.

            Belgeseli çekmeye karar vermeleriyle ilgili süreci anlatan Coşkun, “aslında her şey bir tesadüfle başladı. Bir gazetede rastladığımız bu ilginç hikâyeye gazeteci Yusuf Yavuz can vermişti. Yusuf Yavuz’un anlatımı ile konu gerçekten çok ilgimizi çekti. Özellikle savaş yıllarındaki o mücadelenin ardından, 1930’ların kadınlarının kendi aralarında başlayan savaşla devam etmekte oluşu gerçekten o bölgeyi mercek altına almaya itti bizi. Kadınların yaşamlarını idame ettirme mücadelesi önce kanlı bir cinayetle, ardından da TBMM tarafından onaylanan bir idamla sonuçlanıyordu” diye konuştu.

            82 yıl önce olayın yaşandığı Darıbükü köyüne ulaştıklarında ilginç bir manzarayla karşılaştıklarını anlatan Yönetmen Rabia Coşkun, “sanki terk edilmeye yüz tutmuş, genç nüfusun olmadığı, çoğunluğun yaşlılardan oluştuğu ama bir o kadar da doğa güzelliklerine hayran kaldığımız saklı kalmış bir köyün dinginliğinde yaptık çekimlerimizi. Köy halkının yardımsever, misafirperver oluşu işimizi daha da kolaylaştırdı. Evet, bir dram yaşanmıştı köyde ve bunları anlatan köylüler kimi zaman bu olayın orada yaşanmasından rahatsız olduklarını her konuşmada belli ediyorlardı. Çekimlerimizi yaparken kimsenin incinmemesine dikkat ettik. Çünkü bu, o yılların şartlarındaki Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşanabilmesi muhtemel bir olaydı. Belki de yaşanmıştı ama bizim bildiğimiz sadece Darıbükü köyünde yaşanan dramdı. Zaten köylüler bu olayı, bir önceki nesilden dinledikleri kadar biliyorlardı” dedi.

            Belgeselini çektikleri hikâyenin, aslında savaşın, aile yaşamının ve bireylerin; özellikle de kadınlar üzerinde nasıl bir psikolojik travma yarattığının en çarpıcı örneklerinden biri olmaya aday olduğuna değinen Coşkun,  şu anda bölgede yapımı süren bir Baraj ve HES projesi olduğuna dikkat çekerek, “Taylak’ın (cinayete kurban giden kadın) hikayesi ve mezarı sular altına gömülürken biz bu hikayenin günışığında kalmasını istedik. Belki de Taylak’ın (Ümmüşani’nin)  suçsuz bedeni ve ruhudur bizi bu projeye başlamaya iten” ifadelerini kullandı.

            İDAM EDİLEN İLK KADIN OLAN

FATMA DEMİR’İN ÇARPICI ÖYKÜSÜ

            193O’ların başında Darıbükü köyünde yaşanan olayda, Hasan kızı Fatmana Demir, iki kadınla aralarında anlaşarak Eşref’in karısı Ümmüşani’yi (Taylak) öldürmeyi planladı. Savaşlar ve yoksulluğun vurduğu kadınların dramatik yaşamını gözler önüne seren olayda Fatmana’nın amacı karısını öldürdüğü Eşref ile evlenmektir. İki kadınla planladıkları gibi Ümmüşani’yi balta ile öldüren ve çuvala koydukları cesedini bir gece yarısı Köprüçay nehrine atan kadınlar, olayın ortaya çıkmasıyla yargılanır ve suçu üstlenen ‘Tokalı’ lakaplı Fatmana Demir, önce Isparta Ağır Cezaevi’ne konulur, idamla yargılandığı davanın ardından da 14 Aralık 1931 günü cezaevi yakınında bulunan Tuzpazarında idam edilir. İbreti alem için halkın gözü önünde sabaha karşı idam edilen Fatmana Demir, TBMM kararıyla Cumhuriyet tarihinde idam edilen ilk kadın olarak kayıtlara geçer. Trajik cinayete kurban giden Ümmüşani’nin cesedi ise Çatak Deresi diye bilinen bölgede köylüler tarafından bulunarak nehir kıyısında yapılan derme çatma bir mezara gömülür. Ümmüşani’nin mezarı Darıbükü köyü ile birlikte, bir süre önce bölgede inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin suları altında kalacak.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap