Balık Ölümleri EKODOSD’u Harekete Geçirdi
Ege’ye hayat veren Büyük Menderes
Nehri’nin, insan kaynaklı kirliliklerin sonucunda nehir ekosistemine felaket
getirdi. Menderes Nehrinde balık ölümlerinin görülmesi üzerine Bafa Gölü ve B.
Menderes Nehrinde uzun yıllardır araştırmaları sürdüren EKODOSD bilim
danışmanı, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğ. Üyesi Yrd. Doç. Dr.Erol KESİCİ
yörede araştırmalarda bulundu. +
Kesici,
Ege Bölgesinde geçtiğimiz hafta meydana gelen etkili yağışların sonrası, B. Menderes’de
kirliliğin arttığı, nehre ulaşan yüzey sularının suda çözünmüş oksijen
miktarının azalmasına neden olduğunun belirlendiğini söyledi. Bu
olumsuzluklardan ilk etkilenen canlıların balıklar olduğunu belirten Kesici,
balıklar ölümlerinin oksijen yetmezliği nedeniyle (ANOKSİ) meydana
gelebileceğini söyledi.
Her
mevsim görülen balık ölümlerinin kaygı verici bir durum olduğunu ifade eden
Kesici; “her yıl şiddetli yağışlarda ve su seviyesinin azalma dönemlerinde (her
mevsim) göl, dere ve nehirlerdeki balık ölümleri adeta alışılagelen bir hal
almıştır. Her yıl sıklıkla balık ölümlerinin görülmesi ve önlemlerin alınmaması
kaygı uyandırmalıdır.Taşkınların ve suların
kirlenme nedenleri bilinmektedir. Balık ölümlerine seyirci
kalınmamalıdır.” şeklinde konuştu.
Su baskınları balıkları da öldürmekte(!)
Su baskını,taşkınlar sonucunda ülkemizin
bir çok su kaynaklarında sıklıkla rastlanan balık ölümlerinin nedenleri
hakkında da bilgi veren KESİCİ; “doğal su kaynaklarının havzadaki topoğrafik
yapının değiştirilmesi, yer altına suyun depolamasına olanak sağlayan
akiferlerin kapanması,yapılarının değişimi yağışlarla oluşan yüzey sularının
yer altında depolanmasına ve göllere denizlere taşınmasına engel olmaktadır.
Ayrıca dere yataklarının işlevsel olmamaları taşkınların oluşmasının nedenidir.
Yağışlarla oluşan taşkın sularının tarım alanlarındaki topraklardaki azot,
fosfor vb. dış besi elementleriyle birlikte mil taşınmaları sonucunda su
kaynaklarında kirlilik artışına neden olmaktadırlar. Sel sularının getirdiği
atıkların çok yoğun olması nedeniyle toprağın ve sulak alanlardaki suyun bunu
çok kısa zamanda absörbe veya filtre etmesi söz konusu olmayacağından sulardaki
kirlilik renk değişimi, köpüklenme ve koku ile belirgin olarak
gözlenebilmektedir.” Dedi.
Kesici; sudaki askıdaki mil vb. atıkların artışı sonucunda suda oluşan
bulanıklıkla bazı balık türlerinin ve yavrularının solungaçlarının tıkanmaları
nedeniyle, oksijen almama sonucu da balık ölümlerinin meydana gelebileceğini
söyledi.
Kirlilik ve bulanıklık nedeniyle renk
değişimi görülen sularda, aşırı oranda oksijen seviyesinin düşmesinin sözkonusu
olduğunu kaydeden Kesici “Balıklar; sudaki çözünmüş oksijenin azalması
sonucunda su yüzeyinde toplanırlar. Adeta balıkla ‘suda boğulmaktadır’. Sudaki
oksijen düzeyi azalınca balıklar yaşamak için, su yüzeyine çıkıp ağızlarını
açıp- kapayarak, havanın oksijeninden yararlanmaya çalışırlar. Balıkların
çırpınışı, çareyi havadaki oksijende aramalarındandır.” şeklinde bilgi verdi.
Bulanıklığın görülmüş olduğu sularda her türlü bakteriyolojik etkenin de
bulunması nedeniyle, suların kullanımı ve hayvanlara içirilmesi gerektiğini
vurgulayan Kesici, “sudaki bulanıklık yok oluncaya kadar izin verilmemelidir.
Ölen balıklar hiçbir şekilde değerlendirilmemeli ve hiçbir canlıya yedirilmemeli,
ölü balıklar imha edilmelidir.” diye konuştu.
Öte
yandan Aydın-Kuşadası EKODOSD başkanı Bahattin SÜRCÜ de konu ile ilgili olarak
yaptığı açıklamada; “kendini sudan dışarı atmaya çalışan balıklar, yöre
vatandaşları tarafından bir ganimet gibi kepçelerle toplandığı görülmektedir.
Bu sakıncalı bir durumdur.Yeterli oksijen bulunmayan kirli suyun içinde yaşam
savaşı veren balıkların durumunun araştırılması için İlçe Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Müdürlüğü’ne çalışmalar hakkında haber verilmiştir.” dedi.