AKILLI
ROBOT
Ali TAŞ
Robot
kavramı, herhangi bir işi insan gibi yapan mekanik elektronik aygıtın
adlandırmasında kullanılır. Yerden çöp toplamak için kullanılan temizlik aracı da olabilir, Oyun oynamak için
insana yardımcı olan bir cihaz da olabilir. Temel amaç, insana hizmettir.
Robotun, insan yardımı olmadan karar verebilmesi için zekaya gereksinimi vardır. Buna da yapay zeka
olarak adlandırıyoruz. Akıllı robot zekadan
öte, bir kavrama sahip olması gerekir.
Burada akıl devreye girer. Çeşitli işlerden seçim yapıp, faydalı olana
odaklanabilme yetisini gerektirir. Bunun içinde akıllı robot deyimini
kullanmamız uygun olur.
ROBOT:
İnsan
gücü ile yapılan rutin işlerin mekanik enerji ile yapılması fikrinden hareketle
robot kavramına ulaşılmıştır. Bir vidanın, bir araba lastiğinin takılması gibi
işlemler; belirli bir hedefe yöneliktir. Hedef, yürüyen bir bant üzerinde
otomobil şasisi üzerindeki tekerleğin yerine takılıp, vidaların sıkılması
işlemidir. Mekanik bir kol, karşısına gelen şasi üzerindeki tekerleğe vidayı
belirli bir hızda takacaktır. Önceden tasarlanan bir yazılımla mekanik kol,
robot işlemi görebilir. Bunlara sanayi robotu olarak adlandırıyoruz. Mekanik
olarak rutin ev işlerini de robotlara yaptırabiliriz. Temizlik alanında süpürme
görevi yapabilir. Yürüyen bir bant üzerinde bir çamaşır makinasının montajını
yapabilen karmaşık robotlarda bulunmaktadır. Benzer şekilde levha saçtan
çamaşır makinası çıkaran CNC tezgahlarındaki yazılım da robotik yazılımlardır.
Nasıl yapılacağı öngörülebilir, yapay zeka kullanılır. Keza satranç ya da dama
oynayacaksanız; bir yapay zeka, sizin hamlenize karşı hamle geliştirebilir.
Ağaç modeliyle olası hamleler içinden uygun olanı seçmektir. Hızlı hareket
etmek ve uygun hareketi yapmak bir zeka gerektirir.
YAPAY ZEKA:
Zeka,
bir soruna çözüm bulma, hızlı karar vermeyi gerektirir. Önce sorun tanımlanır
sonradan sorunun çözüm yolları içerisinde en kısa ve en uygun seçimin
elektronik bilgisayar ortamında yazılımı gerçekleştirilir. Mekanik tasarım
kolu, bu elektronik beyin (bilgisayar) ile kumanda edilir. Bu, çöp toplayıcı
bir kol olabilir. Yapay zeka yazılımında; bir çıktının olabilmesi için bazı
girdilerin olması gerekir.
ÖĞRENEN
BİLGİSAYAR:
Çerçevesi
çizilmiş bir problemi çözen yapay zeka yazılım (/program), sorun tespiti
yapamaz. Sorun tespiti yapabilmesi için konuyu öğrenmesi gerekir. Konuyu
öğrenerek akıllanan bilgisayar sorunu tespit ederek çözüm yolu bulmaya çalışır.
Bilgisayarın bir öğrenme süreci vardır. Örneğin; ustalarla oynaya oynaya GO
oyununda ki gibi bilgisayar ustayı yener. Bankalar anında kredi
reklamlarıyla, tüketici kredi taleblerini yapay zeka ile değerlendirir ve
onaylar. Hızlı karar verme ve çözüm bulma uygulamaları yapay zeka kullanımını
zorunlu kılmaktadır. Yapay zeka içerisinde en önemli kriter veri yığınları
içerisinden istenilen bilgiyi çıkarmak, bu bilgilerden istenileni
sonuçlandırmaktır. Bir daktilo(/bilgisayarda) yazılan bir metin yazısının
içindeki yanlış yazılan sözcükleri düzelten ya da düzeltmemiz için uyaran
yazılım yapay zeka yazılımdır. İngilizce den Türkçe ye çevrilen bir metinin
anlam kaymalarının önlenmesini sağlayan yine gelişmiş yapay zeka bir
yazılımdır. Bu metinin konusuna ve cümle yapısının gelişine göre anlamı
çıkarılacak ve doğru sözcüğü yerleştirip çevirecek yazılım yapay zeka
yazılımıdır. Uzman bir kişinin ya da çevirmenin kolay yapamayacağı çevirileri
hızlı bir şekilde yapan yazılım nasıl bir mantık yapısıyla oluşturulmaktadır? Konuşulanı
anlamak nasıl olmaktadır? insan bunu nasıl başarmaktadır? Özü nedir? Beyinde
neler olmaktadır?
BEYİN:
Beyin,
bilgisayar mıdır? Değil midir? Soruları sorulmuştur. Beyin, çalışması
modellendiğinde bilgisayar ile benzeştiği görülecektir. Bilgisayar da zaten nasıl bilebilirizden
doğmuştur. Önce hesap makinesi abakustan
sonra hesap makinesi ile elektronik işleme
sonra da algoritma tabanlı yazılımlarla çalışan bilgisayarlara
geçilmiştir. Bir sorunun cevabını hızlı ve doğru olarak almak işleri
kolaylaştırmaktan öte; bir işi kendi
yapabilen yapay zekalı bilgisayarlar ortaya çıkmıştır. Beynin çalışmasını,
paralel çalışan bilgisayarlar kümesi olarak adlandırabiliriz. Beyin mimarisi
nasıl oluşmuştur, açıklamaya çalışalım.
BEYİN
MİMARİSİ :
Yukarı
gelişim gösteren bir yapı vardır.
. Beyin
sapı, insan için gerekli kan, oksijen gibi hayati öneme sahip yapıların
koordinasyonunu üstlenir. Otomatiktir.
. Orta
beyin (/limbik) çevre ile diyalog kurmak ve rutin işleri yapmak için gerekli
sistemleri idare eder. Yarı otomatiktir.
. Üst
beyin, korteks yapıdır. Çevreden aldığı girdileri inceleyip hareket tarzını
belirleyen, bilinci içeren kaptan köşküdür.
Alt
beyinde rutin hareketler, orta beyinde rutin hareketlere duygu ve zeka, üst
beyinde akıl devreye girer. Aklın varlığı bir düzeye, bir sisteme bağlıdır.
Sistem bir parçalar bütünüdür. Her parçanın işlemi de aynıdır. Parçalar
arasındaki uyum bir amaç doğrultusunda
bir sisteme dönüşür. İşin içine farkındalık girer, zeka girer, bilinç ve
zihin kuramı girer. Her parçanın aynı anda çalışabilmesi paralelliği getirir,
kıyas girer.
Paralel
işlem; bir sorunun çözülebilmesi için işlemlerin bileşenlerine ayrılarak ayrı
modüllerde aynı anda sonuçlanabilmesi demektir. Örneğin; bir modül göze gelen
uyarıları işlerken diğer modül resimdeki yazıyı çözümler. Aynı zamanda geçmiş
ile değerlendirir yargıyı ortaya çıkarır. Bir modül kendisi açısından önemini
değerlendir. Diğeri hedef doğrultusunda çıkan sonucu revize eder. Bunların
hepsi paralel olarak işlendiğinde, geri bildirimler değerlendirildiğinde hızla
sonuca ulaşılır. Bir hareket tarzı belirlenir.
MODÜLLERİN
GELİŞMESİ:
Beyinde
ihtiyaç oldukça modüller gelişmiştir. Örneğin konuşmalardan yazıya geçişte bu
şekilde olmuştur. İnsanın anlaşmak için işaret dilinden konuşmaya geçmesi bir
zaruret oluşturur. Gece karanlıkta yırtıcılardan, tehlikelerden kurtulmak,
diğer insanlara haber verme zorlaması konuşmayı geliştirdiği gibi zorluklar
yazıyı da getirmiştir. Yazı bir medeniyettir. Yazının Sümerlilerde ortaya
çıktığını biliyoruz. Türk asıllı Sümerliler(/Subarlılar Su toprak ülkesinde
yaşayan) dir. Proto Türkler (/Ön Türkler) işaret dilini yazıya dökmüşlerdir.
Tamgalar (/Hiyogrelifler) birer sözcük görevi görmekteydi. Runik yazı ise,
tamgalı yazıdır. Tamgalardan ya da işaretlerden hece ve harf alfabesi
doğmuştur. Beyinde yazı modülü işaretlerden bir şekilde gelişmiştir.
ÖN
TÜRKLER SÜMERLER
M.Ö.
3000. Ve 4000. Yıllar sözden yazıya geçiş yılları, bilgiyi gelecek nesillere
aktarmak ve bazı toplumsal kuralları ortaya koymak için işaret yazısı
(/tamgalar) kil tabletler üzerine yukarıdan aşağı ve sağdan sola yazılır
olmuştur. Güneşin Ayın yıldızın, hayvanların isimleri işaret olarak Ön
Türkler tarafından belirlenmiş ve runik yazı kullanılmıştır. Daha sonra Orta
Asyadan Ön Asyaya giden Sümerler kil tabletler üzerine çivi yazısı ile
toplumsal kurallar, ticaret ile ilgili bilgiler idare ile ilgili bilgiler
yazmışlardır. Sümer yazısının, harf alfabelerinin kaynağı olduğu konusunda
bilgiler vardır. Tamga yazısından harf yazısına geçilmiş bir medeniyet
doğmuştur.
BEYİN
YAZI MODÜLÜ:
Beyinde
yazı modülü sol oksitemporal alandadır. Beyin şekilleri köşelerinden,
çizgilerinden, derinliklerinden ve bazı işaretlerden tanır. Beyin, dünyayı
çizgiler şeklinde karikatür gibi algılar. Görsel kortekste bu aşamaları ayrı
ayrı okur. Göze gelen nesnel uyarıcı ilk önce oksipital korteksteki V1 alanına
gelir. I, _, >, U gibi işaretlerle işin içine derinlikte katılarak, önce V1
sonra V2 alanına geçerek nesnenin düz mü? Köşeli mi? yuvarlak mı? araştırması
yapılır. Şeklin koyuluk ve açıklığı V3 alanında belirlendikten sonra şekil
hakkında bir fikir edinilir. Leb demeden leblebiyi anlama durumu budur. Algı
hadisesi, şekilleri yorumlamaktır. Algıyı etkileyen bazı unsurlar vardır. Bu
daha sonra değerlendirilecektir.
POSTA
KUTUSU:
Beyin,
göze gelen girdilerde yazıyı fark ettiğinde; yazı, oksitemporal kortekse (posta
kutusu alanı) gelir. Burada çözümlenmeye çalışılan yazı, frontal korteksin
çalışma alanına (working memory) gelir.
Ne anlam ifade ettiği bellek (hipokampus) alanında kontrol edilir. Yazı
çözümlenmesi yapılır. Yazı alanları (okuma, yazma) beynin sol yarım
küresindedir. Beynin analizci kesimidir. Akılcı bölümü, planlama bölümüdür. Sağ
yarım küre ise, duygusal beyin olarak adlandırılır.
SÖZCÜKLERİN
DOĞUŞU VE BEYNİN POSTA KUTUSU ALANININ ŞEKİLLENMESİ:
Sözcüklerin
etimolojisi incelendiğinde işaretlerden seslere, seslerden hecelere, hecelerden
sözcüklere geçişin olduğu görülür. 12-15 bin yıl önce Ural dağlarında yaşayan
halkın, son buzul çağı ile Urallar dan indikleri az sayıda yerli halkla
(Ameridler) karşılaştıkları görülmektedir. Türk halkının efsanesi bir çocuğun
bir kurt ile karşılaşması ve çoğalması efsanesine dayanır. Buzul çağından
itibaren Orta Asya ya geçiş, sonra buzul çağının sona ermesi ve ısınmayla
birlikte Ön Asya ve Anadoluya geçilmiştir. Ön Asyaya geçenler Subarlılar (/
Sümerliler) dir. Anadoluda ise Hurriler bulunmaktadır. Sonra tekrar Doğuya
doğru Altay dağlarına (/ Tanrı dağlarına) gidildiği bilinmektedir. Tanrı
dağlarında demirin eritilerek çıkışı Ergenekon simgelemektedir. Seyhun, Ceyhun
ırmakları arasına (Türkmenistan) ve oradan Anadoluya giriş. Bu arada
kullanılan işaretler, sesler, hece ve sözcüklerin etimolojisi incelendiğinde bu
yerleşik halkların Türkler olduğunu görülmektedir. Yazıyı bulan, beyni
şekillendiren, posta kutusu alanını kulanarak uygarlığın temelinin Türkler
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkçenin Ural-Altay dil ailesinden olduğunu
biliyoruz.
TÜRK
DİLİ:
Türk
Dili yaklaşık on bin yıl öncesine dayanan yerleşik kaybolmayan bir dil. Bu konu
üzerine araştırmalar yapan bilim adamları ve dilciler var. Yaşayan, bitişik,
kök fiilden türetilen bir dildir. Sümerliler de bu dil kullanılmıştır. İki dil
arasında 100den fazla fonetik ve anlam
bakımından benzeyen sözcük varsa akraba dildir diyen dil bilimcilerdir. Bunun kırk milyonda bir ihtimal olması,
benzerliğin rastgele olmadığını gösteriyor. Çeşitli bilim adamları ve dilciler;
ticaret, sanat, doğa, insan ve tarım konusunda benzeyen yüzün üzerinde sözcük
bulmuşlardır. Üstelik Sümerce ve Türkçede erkek dişi ayrımı yok. Beyinde yer
edinen bu medeniyetin bütün dünyaya anlatılması için bilim adamlarının ve
dilcilerin çoğalması gerekmektedir. İnanç konusunu ve tanrı kavramının
insanlığa kazandıran medeniyetin anlatılması gerekir. İnsan beyni de inanç
üzerine soruları cevaplama üzerine kuruludur. Dopamin, bu işin temel beyin
hormonudur.
YAZI:
Beyinde
yazının çözümlenmesi posta kutusu alanında başlıyor. Posta kutusunda çözümleme
harflerden, hecelere, hecelerden sözcüklere geçerek oluşuyor. Çalışma
belleğindeki sözcük nesne ise nesne belleğine (Perirhinal/posterhinal)
belleğine, nesne duyguyu çağrıştırıyorsa (entorhinal kortese), bir yer çağrıştırıyorsa
(hipokampuse), bir duyguyu çağrıştırıyorsa (amigdala) belleğine ulaşılıyor.
Sözcüklerden, cümle yapısına geçiliyor. Sözcük anlamlarından cümle anlamı
çıkıyor. Bir hareket belirtiyorsa premotor korteks ile ilişki kuruluyor.
Dorsalateral kortekste plan değerlendiriliyor. Uygun hareket tarzı VLPFKte
belirlenip harekete geçmek için motor korteks uyarılıyor. Eğer cümle duyguyu
hissettiren bir konu ise İnsulada değerlendiriliyor. Eğer arkadaştan gelen bir
mesaj ise Orbotofrontal Kortekste değerlendiriliyor.
BİLİNÇ:
Bilinç;
farkında olmak, geçmişle gelecek arasında bağ kurmak, odağa almak demektir.
Beyinde pcocuneus modülünün ön beyni ve working memory i uyarmasıdır. Bilyoruz
ki beynin posta kutusu alanından beynin working memory alanına sözcükler
aktarılmaktadır. Kısacası yazı insanda farkındalık yaratır. Aynı zamanda
working memorye gelen uyarı ile belleğe (hipokampus a) erişim gerektirir. Bu
da geçmiş ile gelecek arasında bağları kurmamıza yarar. Ayrıca ön beyin
farkındalığı; amigdalanın yol açtığı stresi de bastırır.
SOL VE
SAĞ YARIM KÜRELER:
Beynin
sol yarım küresi analizcidir, tümevarım yapar. Detaylarla ilgilenir, çözüm
arar, akıllıdır. Konuşma ve yazma merkezi sol yarımküredir. Aynı zamanda
planlamacıdır. Sol beyin baskın olduğunda; duygusal sağ beynin günübirlik
kararlarını telafi eder. Uz görüşlüdür. Sağ beyinle koordineli çalışma sinerji
oluşturur.
Sağ
beyin. Bütünlemecidir. Tümdengelim çalışır. Olaylara bütüncül gözle bakar,
detaya girmez sentezcidir. Duygusaldır, sanata yatkındır. Zor durumlarda sol
beynin yedeği olabilir.
KORKU,
KIZGINLIK:
Beyin,
önce korku ve kızgınlığa neden olan girdileri hızla algılar. Korku ve
kızgınlıkla ilgili bilgileri ve nedenleri amigdala denen sağ ve sol yarım
kürede yer alan bir yapıya kaydeder. Bir durum karşısında hatırlanan olaylar
bir bellek birimi nedeniyle olur. Onun için stres ile ilgili mücadeleyi
yapmamız gerekir. Amigdala yı işlevsiz kılan tek yapı PFKdir. Burayı
geliştirmemiz yararımızadır. Amigdala, kestirmecidir. Uyarıyı acil koduyla duyurur.
Sürekli gündeme getirir, ısrarcıdır. Ön beyne sinyal gönderir, bilinci uyarır.
Sağ beyin baskın çalışır. Eğer sol beyin korkuyu analiz edemezse örneğin; çalı
arkasındaki gölgenin aslan değil, kedi olduğunu sol beyin (/akılcı beyin)
anlarsa amigdala baskı altına alınır. Acil kod durdurulur. Benzer durumda
akılcı çözümler, amigdalanın ısrarcılığını baskılar, rahatlatır.
MÜZİK:
Müzik
ve resim gibi sanatsal faaliyetler, beynin sağ yarım küresini faaliyete geçirir.
Bütünsel bakış açılı sağ beyin, bu alanda
yaratıcılıkların ana kaynağıdır. Örneğin yapılan araştırmalar, beynin stres
hormonu olan, böbreküstü bezlerinden kaynaklanan kortizol hormonu, birçok
rahatsızlığın tetikleyicisidir. (Uzun
süre kortizola maruz kalmak birçok rahatsızlığın
tetikleyicisi olmaktadır). Yapılan
araştırmalar, resim, müzik gibi sanatsal faaliyetler kortizol seviyesini % 30
düşürdüğü görülmüştür..
ÖN
BEYİN:
Ön
beyin nasıl gelişir? Çalışarak, analiz yaparak, okuyarak, yazarak, matematik,
fizik, fen bilimleriyle uğraşarak, sosyalleşerek gelişir. Ön beynin, beynin
diğer alanları arasında koordinatör görevi gördüğünü biliyoruz. Çalışarak,
ısrarla çalışarak, zevk alarak geliştiği araştırılmıştır.
BEYİN
ARAYÜZÜ:
Beynin
sırları açığa çıktıkça milyonlarca yıl evrilen insanın 50 yıl, özellikle son 20
yıl beyni geliştiğini söyleyebiliriz. Beyin, inanılmaz bilgi saklama ve işleme
aracıdır. Hayatta kalmamızın yegane sebebidir. Bugün gelişmeler sayesinde
bilgisayar ve robotları insana destek olan mükemmel araçlar olarak görüyoruz.
Beyin-Bilgisayar arayüzleri sayesinde; USB gibi belleklere beyin kaynaklı bilgiler saklanması
mümkün olabilecek yani bilgisayar beynin sekreteri gibi davranabilecektir.
SONUÇ:
İnsan
robot mu olacak? Sorusunun yanıtı belirsizdir. Bunu gelecek şekillendirecektir. Kim robot olmak ister?