AKARSULARIMIZ
DENİZLERE DÖKÜLÜP BOŞA GİTMESİN
Göllerimiz kurumakta; fakat nehir ve
çaylarımız denizlere akıp boşa gidiyor. Göller bölgesi bile, artık kuraklık
tehlikesi altında! Eğirdir, Beyşehir ve Burdur, Hoyran göllerinin seviyesi
günbegün düşüyor. Akşehir, Ilgın, Eber gölleri, eski genişlik ve derinliklerini
çoktan yitirdiler. Karamık diye bir göl, başka birçokları gibi artık kalmadı.
Adları bile unutuldu. Ankara'nın denizi sayılan Mogan gölü ve, ODTÜ
ormanlarının içindeki Eymir gölü de tehlikede.Yeraltı suları ise; azaldıkça
azalmakta. Eskiden bol su alınan kuyularda, şimdi neredeyse hiç su kalmadı.
Birçok verimli kuyulardan, eskisi kadar su alınamıyor. Yerin altında da su yok.
Tarımsal sulama büyük darbe aldı. Kuraklık tehlikesi yalnızca Göller bölgesini
değil; tüm yurdumuzu, tarımımızı ve yaşam şansımızı tehdit ediyor.
Diğer yandan ise; nehirlerimiz ve
ırmaklarla çaylarımız, sularını denizlere boşaltıyorlar. Bunların önüne, bugüne
kadar yapılanlardan çok daha fazla barajlar ve göletler kurulması gerekiyor.
Bazı bölgelerimizde baraj ve göletler yapılmasına karşı çıkıldığı oldu.
İnsanlarımızın ektiği ve kullandığı alanlara baraj yapılmasını istemeyenler
çıktı. Yeni baraj ve göletler, halka danışarak, onların korktukları sakıncalar
da giderilerek yapılmalı. Ülkemizdeki kuraklık tehlikesini de tümüyle ortadan
kaldırılmalı. Her ilin, ilçenin,belde'nin; hatta her köyün kuraklıkta
kullanabileceği bir göleti, barajı ve akarsuyu bulunmalı; yoksa yaratılmalı.
Eskiden, nüfusumuz şimdikinden çok azken; önemli bir tarım ülkesiydik.
Kendimizi besledikten sonra; dış ülkelere pamuk, arpa, buğday ve her çeşitten
meyve ve sebzeler; canlı hayvan ihraç ediyorduk. Şimdi kurbanlık için bile;
domuzlarla birlikte beslenen ve onlara benzeyen hayvanları dış ülkelerden cari
açıklar verip borçlara girerek satın alıyoruz. Saman bize dünyanın en uzak
ülkelerinden geliyor.
Ankara'nın ve iç Anadolu'nun deniz
kıyısında olmamasını telafi edecek bir yol var: KIZILIRMAK ANKARA’NIN İÇİNDEN
GEÇİRİLEBİLİR. Üzerine de İç Anadolu'yu ferahlatacak birçok barajlar daha
kurulabilir. Ankara içme suyundan bile mahrum kaldığı zamanlarda;
Kızılırmak'tan buradaki göl ve barajlara su pompalanıp arıtılmıştı. O deli
nehri, Başkent'in içinden geçirmek daha iyi bir çözüm olacak. Hem ılımanlık ve
yeşillik artacak; hem de iç Anadolu'nun susuz kalma tehlikesi ortadan
kaldırılacaktır.
Ne yazık ki ülkemizin birçok yeri
çölleşme tehlikesi altında. Akarsularımızı denizlere boşaltmaktansa, yurdumuzun
içinde kullanarak; susuzluk ve çölleşmenin önüne geçebiliriz.