CENNETTE YER ARIYORSAN EĞİRDİRİ-DOĞAYI KORUYACAKSIN
(!)
DOĞA YAŞAYAN
EN BÜYÜK CANLI
DOĞAMA DOKUNMA
!
Doğa
nedir? Maddesel dünya, canlıların en geniş yaşam alanı; en iyi dostumuz, tüm
canlıların anasıdır, yaşadığım yerdir,
evimizdir, yaşamı kendi kendine sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren
güçtür, deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünyadır, var olan
her şeyin canlı ve nesnelerin tümüdür, doğal kaynaktır, üretendir, aştır,
iştir, koruyucudur, insan eliyle- hırsıyla, yanlışlarıyla büyük değişikliğe
uğramamış, doğal güzelliklerini koruyan çevredir, Eğirdirdir
Doğaya
(çevreye) önem vermeyen hiçbir sistem uzun süre yaşamayacaktır.
İNSAN DOĞANIN
BİR PARÇASIDIR
İnsan da
doğanın bir parçasıdır. Bu nedenle doğada yaratılan ekolojik bir tahribat varsa
eğer, insanca yaşam hakkı da tehdit altına girmiş demektir. Çevreyi sadece
meta olarak gören bir sistemde, ekonomik-popülist nedenlerle doğanın
özelleştirilmesi ile ekolojik yaşamın rant kapısı haline getirmenin
yaratacağı sonuç; ortak yaşam alanları ile insanca yaşam hakkını da ortadan
kaldıracak düzeyde doğa tahribatıdır.
Çevreye
karşı gereksiz, düşüncesiz saldırgan politika izleyenler, doğanın sahibi imiş
gibi davranmaya devam ettikleri müddetçe, bu durum kendilerini sadece, yaşamı,
geleceği yok eden çevre suçlusu yapar.
Doğanın
tüm canlıların anası ve yaşayan en büyük canlı olduğunu düşünürsek, biliyorsak,
kendisini kirleten ve yok edenleri kesinlikle bağışlamayacağını da bilmeliyiz.
Ve insan ben doğanın hakimiyim yanılgısına düşerse, doğanın intikamı da
korkunç olur. Olmakta da, seller, kuraklık, küresel ısınma, açlık-kıtlık, bazı
hastalıklar doğanın değil, doğayı tahrip eden-kirleten insanların eseridir. Doğası temiz-zengin
olmayanın, ekonomik gücü de olmaz, bu kentler kaybederler, zamanla
İYİ Kİ EĞİRDİR DE
DOĞMUŞUM,
İYİ Kİ GELMİŞİM,
YAŞAMIŞIM..
!
Bizler, Eğirdirimizin gölüyle, doğasıyla doğal güzellikleriyle
gurur duyuyoruz. Eğirdir ve Kovada Gölünden, Eğirdirin güzelliklerinden söz
ederken göğsümüz sevinçle kabarıyor, Eğirdirden uzakta yaşasak da; hasretten, özlemden heyecandan gözlerimiz
kamaşıyor. Eğirdirimiz doğası tarihi ve coğrafyasıyla zengin bir kültürüyle o
kadar güzel bir kent ki, her türlü unvanı hak etmekte, bu güzel ilçe, bana ve
birçok insana her gün adeta İyi ki burada doğdum-gördüm-yaşadım dedirtiyor.
EĞİRDİRDE
DOĞAYLA MÜCADELE
EDİLİYOR...
EDİLMEMELİ
!
Eğirdirin
tüm insanlarda bıraktığı bu sevgisi ve özlemi yadsınamaz. Fakat; bir çok yerde
olduğu gibi unutmamamız gereken bir gerçek var.
O da; doğa ve kaynakları, çeşitli nedenlerle, aceleci kararlarla, geri
dönüşü olmayacak şekilde hunharca tahrip edilir, ormanlar rant için kesilir,
göller, dereler, yer altı suları kirletilir, göller kurutulursa; bize bu ülkede
ne toprak, ne hava ne su ne de ekmek kalır. Eğirdir bize emanet, gelecek
nesillere olan sorumluluğumuzu bilmemiz ve doğal güzelliklerini korumak için
akıllı davranmak, sahiplenmek, sesimizi duyurmak, var gücümüzle mücadele
etmemiz gerekmekte.
Kültür
varlıkları ve doğa birbirinden ayrılamaz. Eğirdir için ikisi de elzemdir ve
eşit derecede önemlidir. Hepimizden, yaşama-şifa alanlarımıza bu bilinçle sahip
çıkmamız ve yerel yönetimin- yetkililerin de halkıyla ortak akılla gereken
gayreti göstereceğine, inanmamız
bizlerin yaşadığı yerlere olan aidiyet duygu(sahiplenme) ve istekleriyle,
davranışlarıyla, destekleriyle mümkün
olacaktır.
Elbette
doğadan ekonomik olarak yararlanılacaktır, bu yaralanma mümkün oldukça tüketim
sürecinde insanlar kendi ve diğer canlıların
yaşam ortamını her geçen gün daralmadan, su, toprak ve hava gibi
kaynakları kirletmeden, ormanları, hayvan-bitki türlerini azaltmadan ve
çağdaş çevre anlayışındaki
kirleten temizlesinden daha
ileri düşünerek, adımlar atarak, KİMSE KİRLETMESİN ilke edinilmelidir, aidiyet ve korumada daha
çok bilinçlenmek gerekir
Sakin Şehir
Eğirdire güzellikleriyle bunu çoktan hakketmektedir. Dolayısıyla,
korunması gereken bu doğal ve kültürel değerler olmasa turizm olgusu ya da
farklı mekânları ziyaret etme cazibesi de oluşmaz. İnsanların seyahat ederek
farklı yerlere, uzak ülkelere gitmesinin başlıca nedeni; farklı insanları,
kültürleri, tarihi mekânları görmenin yanı sıra ormanlar, korunan alanları,
kıyılar ve milli parklar gibi doğal alanları da gezmek, görmektir.
EĞİRDİR DOĞASIYLA
MÜCADELELERLE DEĞİL;
DOĞASIYLA BİRLİKTE
YAŞATILMALI
Neden;
Eğirdirde doğayla yıllardır mücadele ediliyor
Düşünelim; gölün kirliliği ve
verimsizliği, ada yolları ve istenilenden çok daha geniş yol yapımları ve gölün
her tarafında hala süregelen dolgu ve kıyı ihlalleri, satılmayan neredeyse
ekonomik değeri giderek azalan elmacılık ve kimyasal sorunlarını, turizmdeki
kayıplar, sinek ve baca gazları(doğalgaz) sorunu, korunması için neredeyse 40
yıldır evrilip çevrilen 40 defa değiştirilen kısaca EĞİRDİR GÖLÜ ve HAVZASINI KİRLETME KORU diyen, yasa ve yönetmeliklerinin bir türlü
uygulanmaması sonucunda göl suyundaki-ürünündeki ciddi sorunlar, havzadaki sayıları giderek
artan taş ocaklarının, telafisiz açmış olduğu yaralar- yok edilen canlılar,
gelecek düşünülmeden acele kararlarla kamu yararı deyip yasakların delinerek
kişi çıkarlarına dönüşen yapılanmalar, bal tutan parmağını yalar örnekleri ve sesiz kalınmalar
Tüm bunlar
dünden bu güne Eğirdirin büyük kayıpları değil mi?
Eğirdirin gölünü, dağını-
taşını, toprağını, ürününü, tarihini, kültürünü korursak , bu, önce para
diyenler için de kazanç olacaktır, kalkınma olacaktır
İnşaatla , betonlamayla,
ülkelerin değer kazanması, gelişmesi mümkün değildir. Doğa tahribatları
keseden hazırdan yemektir. Eğirdirin doğal kayıplarındaki
ekonomisindeki-manzarasındaki durum, dününü çok ama çok aratmaktadır
Eğirdire
aidiyet bal tutanın parmağını yalaması değildir. Biraz düşünün
Methiyeler
sunduğumuz, çeşitli unvanlarla süslediğimiz Eğirdirimizin doğasıyla birlikte
kültür kenti olarak yaşaması gerekmektedir. Hep söylediğim gibi, EĞİRDİR İÇİN
BİN DÜŞÜNÜP; BİN ÖLÇÜP, BİR DEFA BİÇMEK gerekir. Çünkü; Eğirdir o kadar hassas
ve değerlidir. Eğirdirin sahibiymiş-malıymış gibi davranmayı- Eğirdirin
güzelliklerini meta-mal olarak görmeye devem etmek ve bunun üzerinden
kalkınmanın sağlanacağına devam etmek, Eğirdirin giderek kaybettirilen
kimliğine haksızlıktır ve çevre suçudur, Eğirdire dokunulmamalıdır
Son
pişmanlığın geri dönüşü de yoktur
Eğirdirin doğasını korumak, mücadele etmek
elbette kolay değil, sabır ister, emek ister,
bilinç ister. Eğirdir de bütün güzellikler yaşanır. Gölü, tarım ürünleri,
doğası, kültürü, tarihi, yaşanır,
ormanları yaşanır, yazın doğal serin temiz havası yaşanır-yaşanmakta, ama bizim
bir görevimiz var, yaşadıklarımızı koruma görevimiz var. Cennette yer
arıyorsan Doğayı, EĞİRDİRİ KORUYACAKSIN
EĞİRDİRİN DOĞASINA DOKUNMA
!