GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ -4-
FARKLI
OLABİLMEK ANLAYIŞI
Elmacılık
konusunda yalnızca kulaktan dolma bilgilere sahip bu iki genç, kendilerini geliştirmeyi öne çıkardılar. Konu
ile ilgili ne öğrenebilirlerse önlerine çıkabilecek sorunları bu bilgi yüküyle
aşabileceklerdi. Para ne kadar güçse; Akıl ve zeka ne kadar güçse; yağmur, sel,
rüzgar, fırtına kadar güçse bilgi de o kadar güçtü. Bilgi olmazsa ilerleme
olmaz, bilinç olmazsa gelişme olmaz, fikir olmazsa yaratıcılık olmazdı. İşe
yeni atılan bu iki genç sözünü ettiğimiz üç unsuru kendilerine ilke
edinmeliydi. Öyle de oldu. Elde bulunan ve hizmet eden soğuk hava depolarının
çalışma ilkeleri belliydi. Fakat üreticiye öyle hizmetle sunulmalıydı ki
yapılan diğerlerinden farklı olmalıydı. Bu farklılık, hem üreticiyi hem tüccarı
hem işletmeciyi memnun etmeliydi.
İstenilen
ana konu yenilik yapmaktı. Çünkü yenilik geçmişi inkar etmeyip onu geride
bırakarak ileriye doğru emin adımlar atmak demekti. Dünya yerinde durmuyordu.
Her yenilik başka yenilikleri doğurarak gelişme dediğimiz temel kuralı
oluşturuyordu. Kişi, işletme, kuruluş, ticaret ve devlet kendini yenilemezse
uygarlık alanında geri kalmış demekti. Bu kez de boş alanı ilerlemeyi
yakalayanlar doldurur, size yalnızca arkadan takip etmek kalırdı. Bu ise
kaymağın başkaları tarafından yenildiği anlamına gelirdi ki bir işletmeci için
en acı taraf buydu. Kazanç bir anda başkalarının bahçesine dolardı. Bunun için
de teknolojiden yararlanılmalıydı.
Bu
iki genç girişimci önce bu alanda neler yapılıyor onları incelemeye aldılar. Bu
iş en sağlıklı şekilde nasıl yapılıyor düşüncesi ile Eğirdir soğuk hava
depolarını gezdiler. Fakat soğuk hava deposu bir tek Eğirdir’de mi vardı?
Eğirdir nereden almıştı depoculuk kavramını? İstanbul, Bursa, İzmir, Mersin
gibi iller depoculuğun gelişmiş kentleriydi.
Buradaki depolar gezildi ve bilgiler toplanıldı. Ancak bilinç seviyeleri
yüksek olan bu iki genç Türkiye’deki
çalışmaları da yeterli görmüyorlardı. Soğuk hava depoculuğu Avrupa’da da
yapılıyordu. Oralarda durum nasıldı?
Bütün
bu çalışmaların, incelemelerin ana amacı diğer soğuk hava depolarından farklı
olabilmekti. Yoksa binayı kur, odaları oluştur, içine sandıkları istif et,
hortumla(manuel) kasaları su sık iş değildi. Çünkü yıl 1996’ydı; köprülerin
altından çok sular akmıştı. Hele sanayi her gün yeniliklerle kendini aşıyordu.
1996’nın dört yıl sonra gireceği çağ sibernetik çağ adını alacaktı. Artık insan
gücü ikinci, üçüncü planda kalıyordu. Makineleşme almış başını gidiyordu.
Robotlar insan emeğine hakim olmuştu. Üretimdeki insan hatası robotlar
sayesinde hemen hemen yok seviyesine düşmüştü; zaman çok çok öne çekilmiş ve
üretimde zamandan büyük tasarruflar sağlanmıştı. Şimdilerde ise bilgisayarlı
üretim insanın yerini alarak gelişmeyi büyük bir hıza kavuşturmuştu.
Öyleyse
yenilikler ve gelişme yakından izlenmeli ve iş en mükemmel şekilde
yapılmalıydı. Bir soğuk hava deposu da kurulacak olsa modern bir anlayış
doğrultusunda olmalıydı. Bu düşünceden hareketle ülke dışına çıkıldı. İtalya ve
Hollanda’ya gidildi. Oradaki soğuk hava depoları tek tek incelendi, notlar
alındı.
devam edecek