MART/2014’E DOĞRU, SİYASET SÖYLEŞİSİ…
MEMDUH OĞUZ; “ADAY” MI, DEĞİL Mİ?...
Artık
seçim heyecanı başladı… YSK, resmi olarak seçim sürecini ne zaman başlatırsa
başlatsın, fiilen seçim sath-ı mahalline girilmiş durumda… ”Aralık sendromu”na
tutulmuş aday adayları için söyleyecek
bir sözümüz yok.
Yazılarımızı
yakından takip edenler çok iyi bileceklerdir ki, “MART/2014’E DOĞRU, SİYASET
SÖYLEŞİSİ…” adı altında, başını suyun üstüne çıkaranlarla söyleşi yapıyorum…
Isparta’nın önceki valisi, (şimdi emekli) sayın Memduh OĞUZ’la, günler önceden
kararlaştırdığımız söyleşiyi, 14 Eylül 2013 cumartesi günü, Isparta İl Kültür
ve Turizm Müdürlüğünde gerçekleştirdik…
HAMİDELİ
DERNEĞİ’nin organizasyonundaki 14-15 Eylül günlerini kapsayan ve
Isparta-Eğirdir-Gelendost ayaklarıyla bir bütünlük arz eden “HAMİDELİ
SEYATI”mızın bu ilk gününde; İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün konferans
salonundaki “AMMÛRİYE” konferansı ve KILIÇARSLAN NİŞANI TÖRENİ bitiminde, sayın
OĞUZ’la söyleşimizi gerçekleştirdik.
Söyleşi
yaptığımız fizikî mekân, Turizm Müdürünün makam odasıydı. Müdür Abdullah bey,
söyleşimizin bir kısmında bizimleydi, sonra sayın OĞUZ’la söyleşimizi baş başa
yapıyorduk… Memduh bey, söyleşimizi kayıt altına alıp almayacağımı sordu önce.
”Kayıt cihazımı getirmediğimi ve gerek de görmediğimi” söyledim. Hatta,
herhangi bir not da tutmayacağımı, söyleşimizin tamamını aklıma yazacağımı,
hafızama güvendiğimi söyledim… ”O zaman” dedi, sayın OĞUZ, “Ben kaydedeyim”.
Ben de; “Tabii, nasıl arzu ederseniz” şeklinde yanıt verdim.
***
…Biraz
uzun diyebileceğim bir saptamada bulundum… Şöyle diyordum: ”…Emekli olmadan
önce, ister yerel seçimler olsun, ister genel seçimler, sizin Isparta’dan aday
olacağınız yönünde bir kanı oluştu kamuoyunda. ”Bu adam, Belediye Başkanı olmak
istiyor, seçim yatırımı yapıyor, kamu kaynaklarını kullanarak, siyasi rant
peşinde koşuyor…” şeklinde bir algı, Isparta kamuoyunun algısı olarak
zihinlerde yer etti… Siz, kamuoyunda oluşan bu toplumsal algının farkındaydınız
mutlaka. Bu algının “YANLIŞ” olduğuna dair, sizden herhangi bir tepki de
gelmiyordu…Toplumsal algının bu şekilde oluşmasından,belki de memnundunuz…”
…Evet,dedim ya,biraz uzunca bir girizgâh olmuştu.Peki,bu ilk
saptamalarıma sayın OĞUZ, ne diyecekti?... Bakın sayın OĞUZ, konuya nasıl
yaklaşıyordu: “…Ben, Isparta’daki gerek aktif valilik görevi sırasında ve
gerekse bu görevden emekli olduktan sonra, hiçbir söylemimde; “Ben aday / aday
adayı olacağım, yada Isparta’dan yerel yönetici olacağım” şeklinde bir tutum ve
davranış içine girmedim… O tür anlamlar yüklenebilecek bir eylem ve işlem de de
bulunmadım…”
***
Sayın
OĞUZ’un, Benim saptamalarıma verdiği ilk yanıtlar, bu minval üzereydi…
Söyleşimiz, bir “soru-cevap” formatında değil, sohbet havasında geçiyordu… Ben,
hemen ikinci fasıla geçiyordum… Isparta’nın yerel elektronik medyası İnternet
siteleri ile sosyal medyada yer alan “MEMDUH OĞUZ” yorumlarına sözü getiriyor,
sayın OĞUZ’un lehinde ve aleyhinde çıkan yorumlara değiniyordum… Kendi lehinde
çıkan yorumlar için; ”…Demek seviliyoruz” anlamında memnuniyetini belirtirken,
aleyhindeki yorumlar için de; “…ISPARTA SEVGİSİ” temelli bir söylem
geliştiriyordu… ”…N’apayım, seviyorum işte!!!” Evet, böyle bir söylem
geliştirmişti sayın OĞUZ. “ISPARTA SEVGİSİ”ni, Isparta’da ikâmet edecek kadar,
kör-kütük aşıklar misali, yaşam biçiminin adeta ana argümanı haline getirmişti…
Peki,
ne yapacaktı sayın OĞUZ Isparta’da?... Isparta’nın yerel elektronik medyasında
öyle yorumlar vardı ki, onlara ne diyeceğini de sorduk tabii, sayın emekli
valimize. Ne deniyordu meselâ? Şunlar yazılıp çiziliyordu: “…Yaa bu adamın ne
işi var Isparta’da?... Belediye Başkanı mı, Milletvekili mi olmak istiyor,
gitsin memleketi Nevşehir’de olsun!!!” Gelin, bütün bunlara, sayın OĞUZ’un
nasıl yaklaştığına bir kulak verelim: “…Isparta’yı sevmek suç mu?...
İnsanlarını, doğasını, havasını-suyunu-toprağını ve diğer kaynak değerlerini
sevemez misiniz?... Dostlarım var benim. Siz de o dostlarımdan birisisiniz.
Cennet Irmakları gibi akan suları, Gölleri, tabiat varlıkları, yaban hayatı…
Eğirdir’i ile Barla’sı ile Sütçüler’i ile, misafirperver insanları ile
yaşanılacak bir şehir değil mi Allah aşkına Isparta?!!!”
***
…Evet,
gördüğünüz gibi, “SEVİYORUM… SEVMEK SUÇ MU?!!!” diyordu sayın OĞUZ ve bundan
böyle de Isparta’da yaşayacaktı ömrünün geri kalan kısmını… Ha, ne mi
yapacaktı?... Memlekette özgürlük vardı. ”Ne iş yaparsın?...” diye
sorulduğunda; “…Ne iş olursa yaparım abi…” diyenlerden değildi tabii sayın
valimiz. Bir ilin en büyük mülkî amirliğini yapmış bir kişiye, “mesleksiz”
muamelesi yapacak değildi hiç kimse. Türk Medeni Kanununa göre; ana rahmine
düşen cenin, medeni haklardan istifade hakkına sahipti. Rüştünü ispat ettikten
sonra da, yani; reşit olduktan sonra da medeni hakları kullanma ehliyetine
sahip olacaktı… Sayın OĞUZ ise, Ticaret yapabilecekti örneğin. İş yeri
açabilecekti. Herhangi bir STK’da da görev alabilirdi… SDÜ’den de “Fahri
Doktora” ünvanı da aldığına göre, ister devlet üniversitesi, ister Vakıf
Üniversitesi olsun, akademik camia, sayın OĞUZ’a kapılarını açabilirdi…
Konferanslar vererek, o şekilde de kamu hizmeti üretebilirdi… İşte bütün
bunları da tek tek sayarak, Isparta’nın, Isparta’lının emrine amade olduğu
mesajını açık-seçik veriyordu sayın OĞUZ.
***
Memduh
OĞUZ, “İLİM ŞEHRİ ISPARTA” Derneğinin kurucu başkanıydı. Ve Derneğin de bir
Merkezi vardı Isparta’da. Isparta kamuoyunun algısı ise, bu fizikî mekânın,
OĞUZ tarafından “SEÇİM OFİSİ” olarak kullanılacağı yönündeydi. Ve lüks bir
donanıma da sahipti bu Ofis. Bütün bunları da sorduk tabii… Bakın, ne yanıtlar
aldık: “…Bu mekân, bir seçim bürosu değil. Dostlarımla sohbet ettiğim,
vatandaşlarla görüştüğüm ve “İLİM ŞEHRİ ISPARTA” çalışmalarımızı yürüttüğümüz
bir Merkezimizdir orası.”
***
Sayın OĞUZ, kendi durumuyla ilgili olarak, hem Peygamber efendimizden,
hem de Mustafa Kemal ATATÜRK’ten örnekler veriyordu. Atatürk’ten verdiği örnek,
bir hayli ilginçti… Bakın, neler diyordu: “…Cumhurbaşkanlığı seçimi için,
TBMM’sine bir kanun teklifi verilir. Teklife göre; Misak-î Millî Hudutları
içerisinde doğmuş olmak veya Misak-î Millî Hudutları içerisindeki bir şehirde,
en az (5) yıl yaşamış olmalı. Bu kanun teklifi kabul edilirse, ATATÜRK
Cumhurbaşkanı seçilemeyecek.
Sayın OĞUZ’un verdiği bir başka örnek de sevgili Peygamber Efendimiz’den.
Bakın, ne diyor: “Peygamber Efendimiz MEKKE’de doğdu ama, Devletini MEDİNE’de
kurdu. Hayatını da MEDİNE’de tamamladı… Hatta, MEKKE fethedildiği halde,
doğduğu yerde değil, sevdiği yerde hayatını tamamladı… Bu aynı zamanda;
Peygamberimizin MEDİNE’ye olan vefası ve kadirbilirliği ile ilgiliydi…”
***
Sonuç olarak, bu söyleşimizden bendeniz Zeki TARHAN, şu kanıya vardım:
Seçim süreci henüz resmi olarak başlamadığı, MUHAFAZAKAR DEMOKRAT İktidar
Partimizin Isparta Yerel Yönetici adayı/aday adayı belirleme çalışmaları bütün
hızıyla devam ettiği ve iktidar Partimizin yerel aktörleri ile yerel
siyasetçilerinin aday/aday adayı belirleme sürecindeki katkılarında titiz bir
çalışma temposu sürdürdükleri de göz önüne alındığında; adeta kılı kırk yararcasına
bir dikkatlilik sergilendiği bir ortamda, sayın OĞUZ’un çıkıp; “BEN ADAYIM”,
yada; “BEN, ADAY ADAYIYIM” deme lüksü olamaz ve olmamalıdır da.
Sayın OĞUZ, Benim kişisel kanıma göre; başını suyun üstüne çıkarmıştır
ve Belediye Başkanlığı için, “GERİ SAYIM”ı başlatmıştır. Bu da böyle biline…
Başını suyun üstüne çıkaran bir Yerel Yönetici iştahlısı sayın OĞUZ’u,
başka nasıl anlatabilirdim Ki?...
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın…
***
Emekli
Vali Memduh Oğuz’un yukarıdaki yazı ile ilgili yorumu: “Zeki bey ilginize
tekrar teşekkür ederim.
....Yazıda
‘yerel yönetici iştahlısı’ deyimini kullanmışsınız. Biz yöneticilik mesleğini
Türk Bayrağını taşıyan en üst seviyede 40 yıl ifa etmişiz, buna yerel
yöneticilik de dahil. Ama arzumuz hedefimiz hep halka hizmet etmek olmuş asla
amacımız ‘yönetici’ olmak olmamıştır. Çünkü hep birlikte şuna inanıyoruz ki
‘halka hizmet hakka hizmettir.’
Selam
ve saygılarımla..”