7
Soruda Başkanlık Sistemi İncelemesi
Bildiğimiz veya sadece duyduğumuz
fakat her halde farkında olduğumuz gibi ülkemizin gündemi oldukça yoğun.
İnsanlar artık son dakika yazan haber
linklerine bile bazen tıklamıyor. Rusya, NATO, İran, Amerika, Avrupa Birliği
ile olan ilişkilerimiz, terörle mücadele haberleri, sınır ötesinde
gerçekleştirilen askeri hamleler, doların önlenemeyen yükselişi, futbol milli
takımımızın bir türlü istenen seviyeye gelememesi vs. Liste bu şekilde uzayıp
gidiyor. Fakat yukarıda bahsetmediğim öyle bir gündem maddesi var ki hem
kalıcılık hem de etki alanı bakımından diğerleri arasından sıyrılıyor. O da
malumunuz üzere çok yakında somut adımların atılmaya başlanmasının beklendiği
köklü bir sistemsel değişim. Yani lafın kısası sizlere ana hatlarıyla ve en
özet biçimde başkanlık sistemini anlatacağım. Teknik ve ayrıntı gerektiren bir
konu olduğundan soru cevap tekniği kullanacağım. Buyurun;
1) Başkanlık Sistemi Denildiğinde
Ne Anlamak Gerek
Devlet yönetiminde hem yürütme
erkinin başı, hem de devlet başkanı olan bir başkanın belli bir süreliğine halk
tarafından seçildiği hükümet sistemidir. Bu sistemde erkeler ayrılığı (yasama -
yürütme - yargı) katı bir biçimde uygulanır. Örneğin bir kişi hem yürütmede hem
de yasamada görev alamaz. Mevcut sistemimizde (Parlamenter Sistem) Bakanlar
Kurulunun üyeleri olan bakanlar TBMM içinden seçilebilir ve hatta bakanlar biri
olan eşitler arasındaki birinci sıfatıyla görev alan başbakan TBMM içinden,
yani seçilmiş bir milletvekili olmak zorundadır.
Başkanlık sisteminin bir diğer
ayırıcı özelliği ise başkanın yasama organının güvencesine değil doğrudan halka
dayanmasıdır. Yani Parlamenter Sistemin aksine bu sistemde yürütmenin yasamayı
dağıtması, yasamanın da yürütmeyi düşürmesi olanağı yoktur. Bu durumun da bir
sonucu olarak başkan yasama organının herhangi bir çalışmasına katılamaz.
Yasama ve yürütme sertçe ayrıktır.
2) Başkanlık Sisteminin Getireceği
Avantajlar Neler
Öncelikle başkan, yani yürütme
erkinin tek başına sahibi olan kişi halk tarafından seçilir. Yani doğrudan bir
seçim sonucu atanır. Parlamenter sistemlerde halk kendi temsilcileri olan
milletvekillerini, seçilen bu milletvekilleri de cumhurbaşkanını seçer.
Malumunuz bu dolaylı bir seçimdir. Dolayısıyla halk doğrudan yürütme organını,
hiç bir aracı olmadan seçer ve bence bu yürütme yetkisini kullanacak olan
başkanı parlamenter sistemdeki Cumhurbaşkanından daha meşru kılar.
Yine avantajlı görünen bir konu kuvvetler
ayrılığı mekanizmasının bu sistemde daha sert bir biçimde ayrılmasıdır.
Parlamenter rejimlerde çoğunlukla seçimden galip ayrılan parti (eğer tek başına
hükümet kurabilecek sayıya ulaşmışsa) Bakanlar Kurulunu kendi içinden belirler.
Bildiğimiz gibi parlamenter sistemlerde yürütme Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulundan oluşur. Bahsettiğim senaryoda en iyi ihtimal Cumhurbaşkanı başka bir
partiden gelse ya da bağımsız bir kişi bile olsa sembolik yetkilere sahip
olduğundan devletin yönetimi tamamı ile seçimi kazanan partiye bırakılmış ve
tüm güvenlik mekanizmaları devre dışı bırakılmış olur. Böylece zamanla
Parlamentonun yürütme üzerinde hiçbir etkisi kalmaz. Bunun aksine Başkanlık
sistemi erkleri sert bir şekilde ayırdığından her iki birim birbirini
karşılıklı olarak denetleyerek suistimalin ve başkanlık yetkilerinin kötüye kullanılmasının
önüne geçilmiş olur.
Başkanlık sisteminin bir diğer artısı ise
daha hızlı bir karar alma mekanizmasına sahip oluşudur. Parlamenter Sistemin
bir numarası olarak görünen başbakan, Başkanlık sisteminin doğal olarak bir
numarası olarak görünen başkana göre çok daha bağımlıdır ve bu da yapılacak
işleri yavaşlatma eğilimindedir.
Ve son olarak dünya çapında başkanlık
sistemi savunucularının en çok bahsettiği husus olan istikrarı sağlama konusuna
değineyim. Parlamenter Sistemde birden çok parti bulunur. Bu partilerden seçimi
kazanan başbakanı ve bakanların çoğunluğunu (veya duruma göre tamamını)
çıkarır. Fakat hiç bir partinin tek başına hükümet kuracak sandalye sayısına
ulaşamadığı durumlarda ise koalisyon hükümeti adında iki veya daha fazla partinin
yönetimde etkin olduğu bir hükümet kurulur. İlk bakışta çok daha demokratik
gibi görünen sistem aslında bence yalnızca bir siyasi ütopyadan ibarettir. Bu
şekilde kurulacak olan bir hükümetin hem icra kabiliyeti çok düşük hem de
ayakta kalma süresi beklenenden bile az olabilecektir. Herhangi bir fikir
ayrılığında (ki hükümet farklı ideolojik görüşleri benimsemiş siyasi
partilerden oluşacağından bu kaçınılmaz görünüyor) koalisyonu oluşturan siyasi
partilerden herhangi biri koalisyonu, koalisyondan çekilmekle ve hükümeti
düşürmekle tehdit edebilir. Bu durumda sistem kilitlenir ve zamansız bir
şekilde erken seçime gitmek zorunda kalınır. Bu durum zamanla (sürekli tekrar
eden ve kazananın olmadığı seçimler)siyasi otoriteyi sarsar ve demokratik
düzeni yıpratarak ülkeyi kaotik bir zemine iter ve bu da istenen istikrarın
hiçbir zaman sağlanamaması anlamına gelir. Oysa Başkanlık Sisteminde yasama
yürütmeyi, yürütme de yasamayı düşüremez. Yani seçilen bu erklerin görev
süreleri bellidir. Bunun yanında parçalı bir sistemden kurtulmuş yürütme organı
da bence ayrıca başka bir istikrar unsurudur.
3) Başkanlık Sisteminin
En Çok Eleştirilen Yönleri
En sık ve bence akılcı olarak
dillendirilen eleştiri yürütme erkinin (Cumhurbaşkanı + Başbakan + Bakanlar
Kurulu ) tüm yetkisinin tek bir kişiye yani başkana verilmesi durumunda
demokrasinin çok fazla gelişemediği veya oturmadığı ülkeler için sistem
otoriter rejimlere doğru eğilim gösterebilecektir. Örneğin, Başkanın büyük
destek toplayıp sistemin diktatörlüğe kapı aralaması gibi. Sistemle ilgili
diğer olumsuzluk ise başkanın görev süresinden önce görevden alınamaması
durumudur. Yani seçtiğiniz başkandan memnun kalmazsanız dört veya beş yıl
(Başkanın kaç yıl için seçileceği ülkeden ülkeye değişiklik gösterebiliyor) beklemeniz
gerekecektir. Fakat bence bu husus için çok kolay şekilde önlemler
alınabilecektir.
4) Peki sistemin adı neden
Cumhurbaşkanlığı
Sistemi değil de Başkanlık
Sistemi
Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler
genellikle cumhuriyet olduğu için devlet başkanları Türkçede cumhurbaşkanı
olarak adlandırılır: Uruguay Cumhurbaşkanı, Güney Kore Cumhurbaşkanı, Meksika
Cumhurbaşkanı gibi. Fakat Amerika Birleşik Devletleri de bir cumhuriyet
olmasına rağmen, ülkenin resmî adında cumhuriyet kelimesi geçmemesi sebebiyle
ABD cumhurbaşkanı çoğunlukla sadece başkan olarak adlandırılır. Bu sistemle
özdeşleşen ülke de ABD olunca sistemin adı Başkanlık Sistemi oldu.
5) Hangi ülkeler Başkanlık Sistemini
Kullanır
ve Ülkeler Mevcut Hükümet
Sistemlerini
Neden Değiştirmek İster
Başkanlık sistemi aşağıda sayacağım
ülkelerde kullanılıyor; (Sıralama alfabetik)
Afganistan, Amerika Birleşik
Devletleri, Arjantin, Azerbaycan, Belarus, Bolivya, Brezilya, Dominik
Cumhuriyeti, Endonezya, Ermenistan, Ekvator, El Salvador, Filipinler,
Guatemala, Güney Kore, Haiti, Honduras, İran, Kazakistan, Kenya, Kolombiya,
Kosta Rika, Liberya, Meksika, Nikaragua, Nijerya, Panama, Paraguay, Peru,
Seyşeller, Sierra Leone, Sri Lanka, Sudan, Surinam, Şili, Tanzanya,
Türkmenistan, Uganda, Uruguay, Venezuela ve Zambiya.
Hükümet sistemlerinin değiştirilmesi gereği,
köklü sistem krizleri sonrası gündeme gelmektedir. Örneğin Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliğinin dağılmasından sonra eski birlik üyesi devletlerin
boşta kalan yönetimler için yeni hükümet sistemlerine yönelmesinde olduğu gibi.
6) Peki Başkanlığa Geçiş Nasıl
Sağlanır
Başkanlığa mevcut Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasıyla geçilemez. Bunun için bir anayasa değişikliği yapılması
gerekecektir. İşte rakamsal tartışma bundan dolayıdır. 1982 Anayasası özelliği
gereği sert yapıda bir anayasadır. Yani anayasal maddeleri kanun maddeleriymiş
gibi basit çoğunlukla değiştiremezsiniz. Anayasa değişimi için özetle 330
milletvekilinin kabulü + zorunlu referandum ile ve/veya 367 milletvekilin
kabulü ile yapılabilir.
( TBMM de siyasi partilerin sahip
oldukları koltuk sayıları şu şekilde; AKP: 317, CHP: 133,
HDP:
59, MHP: 40 )
7) Bu yazıyı neden kaleme
alma ihtiyacı duydum
Duruma realist bir açıdan bakıldığında
Milliyetçi Hareket Partisinin söyleminde son anda bir değişiklik olmazsa (ki
olmayacak gibi görünüyor) mecliste 330 sayısı bulunup Anayasa Değişikliğine
dair taslak kanunlaşacak ve 2017nin ilk aylarında halkın onayına sunulacak. Bu
ülkenin ve gelecek nesillerin kaderini etkileyebileceği için önemli bir
referandum olacak. Referandum Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti
Milletvekili Mustafa Şentopun söylemine göre sadece başkanlık sistemi ile
ilgili anayasa değişikliğini kapsar nitelikte olacak. Yani vatandaşlar
başkanlık sistemi + herhangi bir yasayı daha oylamak zorunda kalmayacak. Oylama
sadece başkanlık sistemine evet veya başkanlık sistemine hayır şeklinde olacak
ve eğer böyle olursa konu iyice teknik bir hal alıyor. Yani herhangi bir yasa
için bir olumlu - olumsuz fikriniz veya vicdani kanaatiniz olabilir. Fakat
burada vicdanen değerlendiremeyeceğiniz nispeten yabancı ve oldukça teknik ve
ayrıca komplike durumda olan koca bir sistem var. Sitem için iyi veya kötü
diyemezsiniz. Mantıken Türkiye Cumhuriyeti devletine uygun veya uygun olmayan
olarak değerlendirebilirsiniz. Bunun için de sistemin tüm ayrıntılarını
bilmeniz gerekiyor ki sağlıklı bir çıkarım yapabilesiniz. Hükümet sistemlerini
hiçbir araştırma yapmadan biliyor olmanız da ya mesleğinizden dolayı (Siyaset
Bilimci, Anayasa Hukukçusu veya Gazeteci) olacaktır ya da konuyla ilgili özel
bir ilginizin varlığıyla alakalıdır. Bu iki durum dışında bir vatandaşın
hükümet sistemlerinin ayrıntısını bilmesini gerektirecek bir durum normal
olarak yoktur. Yani örneğin bir kimya mühendisinin veya bir coğrafya
öğretmeninin ya da profesyonel bir basketbolcunun bu tip bir bilgiyi bilme
zorunluluğu olmadığı gibi bilmesini beklemek de hayatın olağan akışına ters
düşecektir. Yani daha açık konuşmak gerekirse vatandaşlarımızın %80inin konu hakkında
yeterli bilgisinin olmayabileceğini ve bu şekilde yapılacak bir referandumun
direkt halkoyuna dayandığı için meşru fakat gereğince aydınlatılmayan bir
topluluğa uygulanmış olacağı için yeterince etik olmayacağını düşündüm. Yazımı
kaleme alırken ülkemizin geleceğinin rastlantılara bırakılamayacak olması
prensibinden hareketle az sayıda da olsa siz değerli okurlarımın bir nebze
olsun konu hakkında bilgi sahibi olması için uğraştım, bu yüzden bu konuyu
yazdım. Gelmesi kuvvetle muhtemel görünen yeni sistemin Türkiye Cumhuriyetine
yeni umutlar aşılaması ve toparlanma sürecini hızlandırması dileğiyle,
mutlulukla kalın