1950-1960 Yıllarının Eğridir?i ve ?Sedirleri?

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,1950-1960 Yıllarının Eğridir?i ve ?Sedirleri?
Haberin Tarihi: 10.10.2016 09:23:00 - Okunma Sayısı:3151 defa okundu.

Eğirdir’de 1950-1960 yıllarda çocukluğunu yaşamak - gençliğe başlamak…

1950-1960 Yıllarının Eğridir’i ve “Sedirleri”

 

 -1-

            Eğirdir’de 1950-1960 yıllarda çocukluğunu yaşamak - gençliğe başlamak… Eğirdir’de Memurlar Kulübü Müsteciri (çalıştırıcısı)- Gazete Bayii Hüseyin Fevzi ve Eğirdir’in “ilk kadın esnafı” Nermin Teyze’nin oğullarıyım. Neredeyse 5 yaşında, çarşıdaydım. Çocukluğumu-gençliğimi Eğirdir’in Çarşısında çalıştım, mektebinde de okudum. Bu çarşıda yaşamak - okumak bana çok şeyler öğretti,  son derece mutluyum. Benim için okuldu, 1950-1960 kulüp ve çarşısı. Okuma yazması olmayandan - okuyandan yazandan,  her birinden çok şeyler öğrendim…!

         Eğirdir Memurlar Kulübü;  o dönemde çok önemli bir mekandı… Eğirdir’in, esnafı, hakimi, kaymakamı, savcısı, doktoru, öğretmeni, belediye başkanı, üyeleri,  amiri ve memurlarının buluşma yeri… Neler konuşulmazdı ki, Eğirdir için neler tartışılmazdı ki, sanki bir küçük meclis gibiydi… Bence - o dönemlerde - Eğirdir’in  sosyal yapı ve  ekonomik gelişiminde rolü çok büyüktü… Bir araya gelip konuşulan yerdi… Okuma-toplantı  salonu vardı. Bayramda seyranda, acıda - düşünde-yardımlaşmada birleşilen- tartışan,  kendi içerisinde bir ciddi bir disiplini olan yer, sadece “kahve hane”  değil…

            - O yıllarda Eğirdir’in çarşısı da; aynı güzellik, saygı ve dostluklarla ve gülen yüzlü insanlarla doluydu. O dönemin ihtiyaçları, “hırsı”, bu günler kadar olmadığından insanlar borçsuz ve çok mutluydular… Esnaf arasında, gönüllü- kendiliğinden oluşan - kollama, gözetme yardımlaşma vardı…

            - Çocukluğumdan - anılarımda kalanlar ; --sabahın çok erken saatleriydi “ bakkal Abdullah emmiye (parmaksız), acele bana…… vermesini istedim, Abdullah emmi, istediğim  şey dükkanında  olduğu halde, bana  yok, aşağıdaki Mustafa emminden al dedi, ben; bak orada var,  niye vermiyorsun dedim,--- senin bozuk paranda yoktur şimdi dedi.. Var dedim… Erol ben siftah ettim, ama, Mustufa Emmin yeni açtı, siftah etmedi ona git dedi … Kızmıştım o zaman…” 

            - Korumak mı, herkes evinin - dükkanın önünü  süpürürdü yüksünmeden…                 Gölü korumak, Eğirdir’in her şeyiydi göl. “suyu - ekmeği - aşı - kutsalıydı” …!

            - Çocuğuyla gölün kenarında,  kağıttan yapmış olduğu kayıklarla oyalanan- Havva Teyze, ---kızım – oğlum, o kayıkları suda bırakmayın, gölü sakın ha kirletmeyin ben, o sudan abdest alıyorum…” Gölün suyunu, gölden içerdik… Hasta olmazdık… Yıllarca yüzerken gölden içtik… Tabi ki yıkandık…!

            - Herkesin selamlaştığı, hal hatır sorduğu,  sokaktaki çocukların şeker verecek dedelerini beklemeleri, sokak oyunları… Kavgaları… Korumacılık… Kin  yok- kızgınlıksa anlık…  

            - Ortaokul müdürünün, Şemi beyin tatil döneminde, hentbol sahasına – bahçeye futbol oynanamasın diye taşla donatması… Yaşınız küçük başka spor yapın derdi…  Çim saha nerde, yerler zımpara gibi…1960 larda, Eğirdir Ortaokulu’nda su sporları ve basketbol-hentbol - voleybol çok önemliydi… Bu gün “-kültür evi!” yok ettikleri eski ortaokulun bahçesindeki beton basket - voleybol sahasına kimse spor ayakkabısının (kes) dışında basamazdı… Oradaki ağaçlar, devre mülktü…! Orta okulda, bu gün bile olmayan - beden eğitimi bile yok da -  çoğu öğrencinin TV gördüğü, bezbol takımı, su kayağı, sörf, kano, 2’li 4’lü tekne, Amerikan futbol topları ve oyunu, masatenisi - tenis, kayak, su sporları  yarışmaları ve jimnastik ekipmanları… Derslerde başarımı?  Eğirdir’in balık beyinlileri (fosfor- övgü)  derdi rahmetli Baki Hoca  öğrencilerine, oldukça zeki - başarılıydı bu günün çocuklarının babaları büyük baba ve anneleri  dedeleri anneleri …

            - Eğirdir’in sokaklarında gençlerin s.gara  içmesi ne mümkün, İnekdenizi’ne- Oluklacı’ya çıksalar bile, Şemi hoca bulurdu onları…

            - Sporda; Eğirdir Gençlik;  basketbol ve futbolda Isparta da bir çok başarılara sahipti… Amatör ruhla….. Kayağa gidin boş verin, futbolu diyen yöneticiler… Sporda çakışmalar…  Öyleyse kendin karşıla masrafları. Böyle amatörlüktü… Ayakkabıları kendimizin aldığı - otobüs parasını aramızda toplayıp verdiğimiz dönemler. Amatör spor, üstesine para verilen dönemler. Bir iki transferde vardı…     - Biz mi? Paranın lafı olmazdı…


devam edecek

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap