840 YIL
ÖNCESİNİN HAMİDELİ TARİHİ COĞRAFYASINDAN GÜNÜMÜZE YANSIYANLAR
( HAMİDELİ SEYAHATİ İZLENİMLERİ / GÖZLEMLER / NOTLAR
)
Zeki
TARHAN ANKARA
BİRİNCİ BÖLÜM
Türk Tarih Kurumu öncülüğünde,
Süleyman Demirel Üniversitesi ve Gelendost Belediyesi ile birlikte düzenlenen;
Miryokefalon Zaferinin 840. Yılı Kutlamalarına katılmak üzere, Ankara dan 24
Eylül Cumartesi sabahı saat 07.00 sularında, Gazi Üniversitesi yerleşkesinden
iki otobüs dolusu bilim insanı / sanatçı / araştırmacı yazar / tarihçi
Hamideli Coğrafyasına doğru hareket ediyorduk
***
Afyon üzerinden, Sandıklı
Keçiborlu arası, Eldere Köyü Pınarbaşı Mevkiinde, seyahatimize eşlik edecek
diğer guruplarla buluşuyorduk
O buluşma anında, karadan değil havadan, adeta
kuşbakışı; Eldere Çapalı üzerinden Uluborlu Senirkent Yassıören Garip
Kayaağzı ve KEMER BOĞAZI ndan Gelendost /Yenice Sivrisi ile Gelendost a kadar
olan OVA ve Yalvaç Karamıkbelinden Kumdanlı ve Gelendost a kadar olan bölgeyi
gözlemliyorduk
Böyle bir vizyoner bakışla da; Bölge, üstten kuşbakışı
helikopterler veya küçük uçaklarla uzmanlara gösterilebilir, teorik bilgiler
farklı boyutlardaki alan çalışmalarıyla, somuta indirgenebilirdi
Ve böylece de; değişen coğrafya ve de
dönüşen tarih olgusu ete / kemiğe bürünebilirdi
Ve son tahlilde; artık
Miryokefalon savaşı ve ardından kazanılan zaferin yeri konusunda yapılan
tartışmalar da son bulmuş olacaktı
***
Eldere Çapalı ve Uluborlu da,
Uluborlulu olan Ortaçağ Tarihçisi SDÜ / Tarih Bölümü öğretim üyesi Abdullah
BAKIR, Bölge ile eski tarihî yol olan KRAL YOLU hakkında mihmandarlık yapıyor
ve bizleri bilgilendiriyordu
Dinara bağlı Çapalı Köyünde Köylüler;
Bölge arazisinde buldukları OK UÇLARI nı getiriyor ve ayrıca, MİL TAŞLARI nı
da gösteriyorlardı
KRAL YOLUnu takip ederek Uluborlu ya gelmiştik
Uluborlu
Kalesi ve Bölgesinde incelemelerde bulunduk
***
Ve Uluborlu dan ayrılıyor,
Senirkent üzerinden Yassıören Köyü, Ortayazı (=Güreme), Senirkent e bağlı
Garip Köyü, Kayaağzı (=Garipin Mahallesi), (
Ve hemen belirtelim ki;
Uluborlu dan ayrıldıktan sonra, mihmandarımız değişiyor, tarihçi öğretim üyesi
Muzaffer ÜREKLİ, bir sempozyumun fiziki mekânı haline getirdiğimiz otobüsün
mikrofonundan bölgenin tarihsel dokusunu ve coğrafi özelliklerini bizlere
tanıtıyordu
Muzaffer Hocamızın evi de, Kayaağzında bulunuyordu
Yine,
belirtmeden geçemeyeceğim bir husus: Muzaffer Hocamızın eşi Prof. Dr. Fatma
ÜREKLİ de tarihçi bir bilim kadınıydı. Aileden olan Bayram ÜREKLİ ve Hacer
ÜREKLİ de, yine TARİHÇİ araştırmacı
/uzman bilim insanlarıydı.
***
KAYAAĞZI; çok su çıkan PINAR ların
olduğu bölge idi. Karpuzlarınızı suya batırabilir, çelik gibi olurdunuz
Az
ileride, AKKEÇİLİ Köyünün ilk bölümü olan KARABABA ve Tepesi vardı
KARABABAdaki
tarihî kalıntılar; M.Ö. 401 yılında, FİRİGYA Valiliği yapan Oğul KEYHÜSREVe
aitti. Boğazdaki BÜYÜKADA,(=BÜLBÜL ADASI) ise; MİRYOKEFALON KALESİ nin
yıkıntısından başka bir şey değildi. MİRYOKEFALON KALESİ hakkında, ünlü
Coğrafyacı İDRİSİ şöyle diyordu:
Ammuriye den (=Uluborlu) 24 Mil (=36 Km.)
sonra gelen Kaledir.
DEVAM EDECEK
YARIN: AKKEÇİLİ YÖRÜK KÜLLİYESİ /
YÖRÜK MÜZESİ / OTAĞ / YÖRÜK OBASI / DAĞ BİSİKLETİ PARKURU