HALKIN
İRADESİ HERŞEYİN ÖNÜNDE
12 Eylül Darbesi olduğunda henüz 14
yaşındaki genç bir delikanlı idim.
Bugünkü kadar teknolojinin olmadığı,
iletişim araçlarının sınırlı olduğu bir dönemde oldu-bittiye getirilen o günkü
süreci pek hatırlamıyor, ya da olayların dışında yaşamış bir kişi olarak ne
yapılmak istendiğini pek kavrayamamıştım!...
Yıllar sonra 12 Eylül darbesinin
olumsuz izlenimlerini ve Türkiyeyi ne kadar geriye götürdüklerini yavaş yavaş
idrak etmeye başladım.
Demokrasilerde birkaç kez kesintiye
uğrayan Ülkemizin gelişimini engellemeye çalışanlar (Dış mihraklar) 12 Eylül
1980 öncesinde yazdıkları senaryoyu saniye saniye uygulayarak 12 Eylül sürecini
hazırlamışlardı.
O günün Kuvvet Komutanları da sanki
hazine bulmuşçasına Ülke yönetimini ele geçirerek, yani darbe yaparak sağ-sol çatışmasını önlemek, kan dökülmesinin
önüne geçmek istemişti!....
Evet 12 Eylül benim çocukluğuma denk
gelen bir darbedir, ben olayların içinde değildim ama içinde olanların
anlattığı, hatta birçokların o günleri hatırlamak bile istemediği o dönemde Dış mihrakların senaryosunu yazdığı
oyunun finali darbe ile bitecekti ve amaçlarına ulaşmışlardı!..
Her dönem ülkemizde kaos yaratarak
Demokrasiyi kesintiye uğratma, ekonomik gücümüzü azaltma, dünyanın gözü önünde
itibarsızlaştırma girişimini yıllardır başarı ile uygulayan dış mihrakların
ülkemiz üzerine oynadıkları bu oyunun yeni bir senaryosunu yaklaşık 30 yıldır
izliyoruz.
12 Eylül Darbesi sonrasında yazılan
yeni senaryonun baş mimarı olan Fetullah Gülen kandırılmış, vaadedilmiş ya da
tehditle, şantajla, menfaa ilişkisi ile ne derseniz deyin bir şekilde bu oyunun
bir parçası olmaya ikna edilmiş ve süreç başlamıştır.
30 yılda bu süreci adım adım takip
eden ve kendisine inandırılan milyonlarca kişinin temiz ve masumane duygularını
yok ederek adeta beyinleri yıkanan insanları Devletin çeşitli üst düzey
kademelerine yerleştirerek Türkiye
Cumhuriyeti devletini ele geçirme ve yıkma planını hayata geçirmeye
çalışmıştır.
Amaç tıpkı 12 Eylülde olduğu gibi
önce iç kaos çıkarmak sonra da bir darbe ile hükümeti ele geçirmek....
Yazılan senaryo ve oynanan oyun
apaçık ortadadır...
36 yıl önce yazılan senaryo ve
oynanan oyun amacına ulaşmış olabilir, ama bugün oynanan oyuna Halkın iradesi
müsaade etmemiştir.
Devir değişti... Demokrasi kültürü
ülkemize yerleşti. İnsanlar bilinçlenmiş ve geçmişte darbelerden çok çekmiştir
ve bir daha aynı oyunun oynanmasına asla müsaade etmemiştir ve etmeyecektir
de!....
Son darbe girişimi ülkemizi 10 yıl
olmasa da beş yıl geriye götürmüştür.... Önümüzde zorlu bir süreç var bu süreci
en az hasarla atlatarak yeniden yükselişe geçmemiz gerekiyor.
Hükümet darbe teşebbüsünde
bulunanlara en ağır cezayı verecektir....
Hala hak etmediği halde değişik
yollarla Devletin değişik kademelerine kadar yükselmiş paralelciler varsa, ki
olduğuna inanıyorum onlar da temizlenecektir.
Burada en önemli olay:
İtibarsızlaştırılmaya çalışılan Türk Silahlı Kuvvetleri yeniden eski itibarını
kazanmalı ve güçlendirilmelidir.
Şerefli Türk ordusu ve onurlu Türk
askeri vatanının bölünmez bütünlüğünü sağlama adına üzerine düşeni
yapacaktır...
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne
kadarki süreçte neden Türk Devleti üzerine kumpaslar kuruluyor, senaryolar
yazılıyor ve oyun oynanıyor? Bunu çok iyi okumalıyız...
Adnan Menderes ve arkadaşlarının
asılması, Turgut Özalın ölümü, Muhsin Yazıcıoğluna yapılan suikast, Jandarma
Genel Komutanı Eşref Bitlisin ölümü ve buna benzer birçok olaylar tesadüf
değildir. Bütün bunlar oyunun birer parçasıdır.
12 Eylül öncesi sağ-sol davası ile
bizi birbirimize düşürenler, 12 Eylül sonrasında Türk- Kürt ayrımı ile PKK
belasını başımıza sarmıştır. Bugünkü senaryo kandırılmış ve adeta Demokrasi
düşmanı haline getirilmiş, Türkü, Türke karşı silahlı eyleme dönüştürülmüş bir
örgütün başaramadığı bir süreci işleten Dış mihrakların ülkemiz üzerine
oynadıkları ve bundan sonra oynayacakları yeni senaryolara dikkat etmemiz
gerekiyor.
Siyasi görüşümüz ne olursa olsun,
hangi etnik guruptan olursak olalım.
Tek ezan, tek devlet ve tek Bayrak
sloganı ile kenetlenmek, kol kola girmek ve dik duruşumuzu dünyaya göstermek
dış mihrakların bundan sonra ülkemiz üzerine oynayacakları oyunları bozmaya
yeterli olacaktır.
Aksi halde yarın hangi bir senaryonun parçası
olacağımızı kimse bilemez.
Türkün, Türkten başka dostu olamaz.
Bizi içerden yıkmaya çalışanlara bu fırsatı vermeyelim.....
40 YILDIR BU GÜNLER İÇİN
TSK'DA ÖRGÜTLENDİLER
Ben öğrenim yıllarımda Kuleli Askeri
Lisesi'nden iki öğrenci ile bizzat ilgileniyordum. Süreç böyle başlar. Bu
çocuklar okullarından mezun olup bir yerlere geldiğinde bizzat Fetullah Gülen
ile görüşmeye başlarlar. Kuleli Askeri Lisesi'nde yurtdışından gelip okuyan
öğrenciler de Gülen örgütü tarafından sahiplenildi ve yetiştirildi. 40 yıldır
bu örgütlenme böyle devam ediyor. Her şey bugünler için planlandı ama başarısız
oldular. Dolayısıyla sadece Türkiye ordusunda Fetullahçı subaylar yok. Başka
ülkelerde de değişik rütbelerde Gülen'e yakın subaylar mevcut. Mesela ABD ve
Kanada ordusunda Müslümanların imamı Fetullah Gülen'in mollasıdır. Azerbaycanda
Fetullahçı bir asker Genelkurmay Başkanlığına kadar yükseldi.
Not: Fettulah Gülene yakın bir isim
olan Hayati Küçükün açıklamaları benim tezimi doğruluyor...