ISPARTA’ NIN İLK TURİZMCİSİ KAPTAN ALAADDİN’İ, NE KADAR TANIYORUZ?
ALTINCI BÖLÜM
Eğitimci / Yazar Recep BOZKURT, Yeşilada İlkokulunda öğretmenlik yaparken tanıştığı ve dost olduğu Kaptan ALAADİN’ni, yazdığı “BİR YAŞAM YOLCULUĞU” adlı kitabında, bakın nasıl anlatıyordu:
“…O gün okulda yine tek başınayım. Öğlen paydossu yapmış, öğrencileri evlerine göndermiştik. Küçük odamda oturmuş kitabımı okuyorum. Kapı çalınıyor. “Buyurun !” diyorum. İçeriye saçı sakalı uzamış, pejmürde kılıklı; bir elinde büyük bir şişe, şöyle beş litre kadar-diğer elinde içi kırmızı istakozla dolu bir teneke; tanımadığım biri giriyor. Tenekeyi yere koyarken;
“Ben Kaptan Alaattin!..” diyor. Elindeki şişeyi de masamın üzerine bırakıyor.
Yeşilada’da kaldığım dört yıl süresince Kaptan Alaattin ile aramızda sıkı bir dostluk oluşuyor. Her karşılaştığımda bana dünyayı anlatıyor ufkumu genişletiyor. Ada’ya gelirken konukları ile tanıştırıyor. Yeşilada’nın sit alanı kapsamına alınabilmesi için mücadele edilmesinin şart olduğunu; burada yaşayanlarca Ada’nın değerinin şimdilik bilinmediğini; ama gelecekte mutlaka anlaşılacağını; bundan dolayı kültürel dokusunun ne yapıp yapıp korunması gerektiğini; Adalıların kendisini bir türlü anlamadıklarını hatta düşman olduklarını; Ada’nın geleceğinin turizmde olduğunu onlara her fırsatta bunu anlatmamızın yararlı olacağını; bu işi benim iyi yapabileceğimi, çünkü Adalıların beni sevip saydıklarını, hemen hemen her konuşmamızda yılmadan usanmadan tekrar ediyordu.
Kaptan Allattin ile dostluğumuz bazı adalılarca yadırganıyordu hatta:
“Hocam bu adam seni de bozacak!...” diye takılanlar oluyor.
Oysa Kaptan Alaattin, dünyayı gezip görmüş bir adam; üç dili anadili gibi konuşuyor; (İngilizce, Fransızca, İtalyanca) yurdunu, Yeşilada’yı seviyor. Tek kusuru fazlaca içiyor! İçince de uçuk kaçık bir adam oluyor; ağzına geleni söylüyor! Evinin hemen yanındaki sahilde turistler soyunup dökünüyor; onlarla samimi bir ilişki içinde. O yıllarda bu durum adalılarca hoş karşılanmıyor; kavga gürültü çıkıyor!..
Olanların hepsi bu!..
1975 yılının Kasım ayında adadan ayrılıncaya kadar Kaptan Alaattin bu mücadelesinden hiç vazgeçmediğini görüyorum; başkalarının ne dediğine bakmadan, gücüm yettiği kadar onun yanında olmaya çalışıyorum; birlikte çok anlamlı günler geçiriyor; ondan çok şey öğreniyorum.
Kaptan Alaattin, kendine özgü bir adamdı; içi fırtınalarla doluydu; yalnız yaşadı; ölümü de yalnız oldu!..
Bir kış günü gecesi Adalılar O’nu sokakta ölü buldular! Alkol komasına girdiği için düştüğü yerde kalmış! Kar üzerini beyaz bir ipek şal gibi örtmüş! Duyunca ağladım…
Aradan 15-20 yıl kadar zaman geçti; Kaptan Alaattin’in söyledikleri bir bir gerçekleşiyor!..
Yeşilada şimdi Isparta Bölgesi’nde bir numaralı turizm yöresi oldu; Eğirdir Gölü’nde balık nesli tükenince Adalılar “Pansiyon Turizmi”ne yöneldiler; evlerini hemen hemen tümünü turistlere açtılar…
Yazları uğradığımda adalılara takılırım:
“Kaptan Alaattin’in heykelini Yeşilada girişine ne zaman dikeceksiniz?!..”
Hiçbir şey söylemeden başlarını öne eğerler!...”
DEVAM EDECEK…
BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN…