YILIN RÖPORTAJI... (3)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,YILIN RÖPORTAJI... (3)
Haberin Tarihi: 28.3.2016 09:11:00 - Okunma Sayısı:1023 defa okundu.

YILIN RÖPORTAJI… (3)

YÖK YÜRÜTME KURULU ESKİ ÜYESİ PROF. DR. DURMUŞ GÜNAY İLE İKİNCİ ÜNİVERSİTE ÜZERİNE SÖYLEŞİ

 

- SDÜ’ye kardeş ikinci üniversiteye,

- Yapılanma örnekleri

- Tematik ya da butikten çoğulculuğa

-        Ana omurga sağlık, ancak...

 

TARHAN - “Butik Üniversite” ile  “Tematik Üniversite” den zaman zaman söz   edilmekte. Kurulacak ikinci üniversite, “tematik” veya “butik” bir üniversite mi olacak?

            GÜNAY – Kurulması düşünülen üniversitenin nasıl tasarlandığını tam olarak bilmiyorum. Yalnız, sağlık alanına hitap edecek bir üniversite olduğunu öğrendim.

            Hacettepe Üniversitesi, 1967 yılında üç fakülteden oluşturulmak üzere kurulmuştur. Hacettepe, Fen ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi olarak kurulmuştur. 2547 sayılı YÖK kanununda; bir üniversitenin bünyesinde Fen-Edebiyat Fakültesinin bulunması zorunlu idi. Daha sonra bu zorunluluk kaldırıldı. YÖK yasasını hazırlayan rahmetli Doğramacı, bu kanaatini daha önceden beri taşıyormuş olmalı ki,1967’de Hacettepe Üniversitesi bünyesine, Tıp Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin yanı sıra Fen ve Sosyal Bilimler fakültesini de eklemiş. Hacettepe Üniversitesinin bu şekilde kurulmuş olması, “Sağlık Bilimleri Üniversitesi” yapısında, yani; “Tematik Üniversite” olarak tasarlandığı anlaşılmaktadır. Bugün, Hacettepe Üniversitesi; Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi, ve Mühendislik Fakülteleri de olmak üzere, 14 Fakülteden oluşmaktadır. Benzer şekilde; İstanbul Teknik Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi sadece teknik alandaki programlarla sınırlı üniversiteler olarak kurulmuşlardı. Bu üniversitelerin hiç biri tematik üniversite karakterini sürdürememişlerdir. Bu gün bünyelerinde, teknik bölümlerin yanı sıra, sosyal ve sanat alanındaki, fakülteler ve bölümleri de bulundurmaktadır. Dünya genelinde de benzer durum söz konusudur. Bir üniversite, bazı alanlarda, örneğin fen, sosyal veya sağlık alanında, başat karaktere sahip olabilir; araştırma veya eğitim  karakteri öne çıkabilir ama tematik olarak kalamamaktadır.

***

            TARHAN – Verdiğiniz bu somut örneklerden de anlaşılıyor ki, kurulacak ikinci üniversite, sadece “sağlık” alanına hapsolmamalı mı diyorsunuz?

            GÜNAY – “Üniversite” denilen varlık; kendisi kendi mahiyetine sahip çıkarak, varoluş süreci içinde, üniversitenin tümel (küllî /üniversal) kimliğine kavuşur. Karaciğer naklinde, kadavradan değil de, bir yaşayan kişiden, donörden (vericiden) alınan yarım karaciğer, hem vericide hem de nakledilen hastada kendisini bir ay içinde bütününe tamamlamaktadır. Üniversite denilen, tüzel kişilik olan canlı varlık, adeta böyle bir varoluş süreci yaşamaktadır. Bunu yükseköğretim tarihinden biliyoruz.

            Üniversite, “üniversitas” sözcüğünden gelir. Universitas, topluluk anlamına gelir. Üniversite karşılığı olarak kullanılan, lonca, camia, külliye gibi kavramlar, hep topluluğa işaret ederler. O yüzden üniversite bir hükmi şahsiyettir (tüzel kişiliktir)

            Özel kişilik değil. O yüzden üniversite özerkliğinden (university autonomy) bahsedilir.

            Tüzel kişinin özgürlüğüne, yani kendi iradesiyle karar verme ve eyleme özgürlüğüne özerklik diyoruz. Bir akademisyenin bireysel özgürlüğüne, akademik özgürlük (academic freedom) diyoruz.

            Yeni kurulacak ikinci üniversitenin temeli, sağlık alanı üzerine inşa edilebilir. Ama nasıl?

            Burada vizyonu geniş tutmak ve geleceği düşünmek, küresel bir Dünyada yaşadığımızı göz önünde bulundurmak, Dünya Çapında Üniversite kurmak tasavvuru içinde olmak gerekir. Dünya çapında üniversite, üç kümenin kesişme bölgesinde ortaya çıkmaktadır. Bu kümeler, yeteneklerin yoğunlaşması (uluslararası ölçekte yetenekli öğretim üyeleri, öğrenciler, araştırmacılar ve idari kadro), zengin kaynak ve iyi yönetim kümelerinin kesişme bölgesinde zuhur etmektedir.  Öncelikle, yükseköğretimde mükemmellik ölçü ve ölçütleri, uluslararası ölçü ve ölçütlerdir. İkincisi, bugünü gelecek tasavvuru şekillendirir. Artık günümüzde küresel olmayan yerelde de yaşayamamaktadır. Üniversite, Mevlana’nın pergel metaforundaki gibi, ucunu yerele sabitleyerek, yerelden, bölgesel, ülkesel ve küresel boyutlara genişlemelidir.

            İkinci üniversite, “Sağlık Alanı Araştırma Üniversitesi” karakterinde tasarlanabilir. Bu niteleme üniversitenin adı anlamında değil misyonu anlamındadır. Sağlık alanı araştırmasıyla işaret etmek istediğim iki bileşen vardır.

            1. Tıbbi araştırmalar: Teşhis ve tedaviye yönelik araştırmalar. Tıbbi araştırmaların yanı sıra, arkasında araştırma desteği de bulunan ileri düzeyde sağlık hizmeti de verilecektir elbette.

             2. Tıp Teknolojileri Araştırması.  Tıp teknolojileri ile kastettiğim; tıbbi araç, cihaz, protez, diş, yapay organ, ameliyat cihazları ve sistemleri, lazer ile ameliyat ve robot, vb. üretimine yönelik, teknolojileri araştıran ve üreten bir üniversite olarak tasarlanabilir. Dolayısıyla, yeni kurulan üniversite “interdisipliner”(disiplinlerarası) ve “multidisipliner”(çok disiplinli) programları içerebilir. Böylece üniversite kendisini sağlık hizmeti üretmekle sınırlandırmamış olacaktır. İkinci üniversite;

            (a) SDÜ  bünyesindeki “sağlık” alanındaki Fakülteler, Tıp, Diş Hekimliği, Sağlık Bilimleri Fakültesi, sağlık ile ilgili varsa yüksekokul ve meslek yüksekokullarının yanı sıra,

            (b) sağlık alanı dışındaki sağlık teknolojileri üretmeye yönelik bazı Fakülteleri de (Teknoloji Fakültesi gibi) bünyesine alabilir, ve öngörülen vizyonu ile bağlantılı başka fakülteler de kurulabilir. Teknoloji Fakültesi bünyesinde, Biomedikal Mühendisliği veya Biomühendislik, Mekatronik, Makina, Elektronik, Bilgisayar gibi mühendislik bölümleri de bulunmalıdır. Bu bölümler ve Tıp Fakültesinin oluşturacağı sinerji ile yukarda değinilen sağlık alanındaki tıbbi araç, cihaz ve yapay organ üretimine yönelik teknolojiler araştırılacak ve  geliştirilecektir. Türkiye sağlık alanındaki ithal edilen araç, gereç ve cihazlar konusunda çok büyük maliyetlere katlanmaktadır.

            Şu hususa da işaret etmek gerekir ki; geçmişten beri, Isparta’nın çevre iller için de bir sağlık merkezi olması, Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesi’ nin, ülke genelinde ve komşu ülkeler coğrafyasında, ortopedi alanında bir tedavi merkezi olması dikkate alındığına, Isparta’nın genetiğinde, bir “sağlık kenti” karakterine dair, “tarihsel kökenler” olarak dile getirilebilir.

            devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap