ALIN YAZILIMI
GİRİŞ
Yirminci yüzyılın sonlarından itibaren robotlar konuşulur hale gelmiştir. Robot deyince uzaydan gelen bir yaratık akla geliyordu. Robot her şeyi yapar dendiğinde herkes birbirine bakıyor, benim yaptığım her şeyi yapabilir mi? diye düşünüyordu. Nasıl olabilir? Bu imkansız bir şeydi. Gerçi, ikinci dünya savaşından sonra mekaniğin ulaştığı nokta görülüyordu. Arabalar ve uçaklar yapılmıştı. Demirden bir araç uçabiliyor, bir yerden bir yere gidebiliyordu. Hatta aya bile gidilebileceği düşünülüyordu. Ay, peynir tekerleği gibi görülüyor, parıl parıl parlıyordu. Derken Neil Armstrong’un aya, ayak bastığı konuşulmaya başladı. Bu nasıl olmuştu?, teknoloji bu seviyeye gelmiş miydi? Uzay mekiği nasıl bir şeydi. Mekik çeke çeke uzaya gidebilir miydi? Moskova’da uzay müzesinde gördüm. Kabuklu fıstık gibi bir şey di. Uzaya gidildi, apollo, soyuz gibi araçların maceralarını ahşap radyodan dinlediğimiz günlerden önce, ses nasıl uzaklara ulaşıyordu bilmiyorduk ama uzaktan uzağa haberleşiyorduk. Elektrikli araçlar bir hayli gelişmişti.
Gaz lambası bir odayı aydınlatıyorken elektrik her yeri aydınlatabilir hale gelmişti. Elektriğin iletildiğini farkettik derken elektronik ismiyle karşılaştık. Madde atomlardan oluşuyor. Elektron, çekirdek etrafında dönüyordu. Bilim adamları bunun üzerine çalıştılar, transistörleri ortaya çıkardılar. Transistörleri birbirine bağlayarak, güç üreten aygıtlar yapmaya başladılar. Transistörlü radyolar ses vermeye, konuşmaya başladı. Ses iletilir de görüntü iletilemez miydi bilim adamları bunun üzerine de kafa yordular. Bir baktık ki Ankara da ki görüntü Isparta’ya iletiliyor. Von Neumann , elektronik mimari ile devreler kurarak elektronik beyin yapılabileceğinin yolunu açtı. İngiliz Watson ve Crick, insanı insan yapan hücrelerin içinde ne olduğunu yani DNA’nın şifresini çözdü. Hücre çekirdeğinin içinde yer alan DNA iplikcikleri yazılımlar, insanı ortaya çıkarıyor. Yani insan, genleriyle var oluyordu. Kafamız karışmıştı. Bir tarafta elektronik beyin, bir tarafta insan beyninin sırları.
ÖNSÖZ
Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlemektedir. Maddeye ait ne varsa kuarklar, meonlar, higgs bozonları ortaya çıkmaktadır. Maddeye kütle kazandıran higgs bozonu, ışık hızıyla, kütle arasındaki ilişkiler formüle edilmektedir. Evrene ait bilinenler, insanlığın hizmetine sunulmaktadır. Elektronlardan ışık hızına hızına ulaşılmaya çalışılan bilgisayarlara geçiş, insanı tanımada varılan bir üst sınır, bizi bambaşka dünyalara götürmektedir. İnsan beyninin gizeminin çözülmesi, beyin kabuğunun (korteksinin) gelişmiş bir sinirsel yazılım olması, insan makine etkileşiminin kurulmasına yol açmıştır. Evrene başka bir gözle bakabilmenin yolu açılmıştır. İnsanlığın gereksiniminin devam edeceği bilgisayarlar ile insan arasındaki sınırlar kalkıyor artık.
BAŞLANGIÇ
1953 yılında Watson ve Crick’in hücre çekirdeğindeki kromozomların üzerinde merdiven şeklinde baz çiftlerini keşfetmesinin üzerinden bir hayli yol alındı. Baz çiftlerinin DNA’yı oluşturduğu, bu DNA’ların diziliminin genleri meydana getirdiği anlaşılınca genetik, büyük bir önem kazanmaya başladı. Genlerin büyük bir çoğunluğu beyin hücreleriydi. Fakat beynin gizemini çözmek çok kolay olmadı. Elektronik’teki gelişmeler, bilgisayarları doğurdu. MRG (Manyetik rezonans)’la birlikte bilgisayar dünyasındaki gelişmeler ile, beynin gizemleri çözülmeye başlandı. Türkiye’ye ilk bilgisayar, (IBM) Karayollarına 1960’larda gelmeye başlamasının ardından bir hayli zaman geçti. Gelişmeler üstel bir şekilde ilerledi. Beyin gizemi çözüldükçe beyin bilgisayar mı? tartışmaları çıktı. Biyo-elektronik ara yüzler yayıldı. Yani insanla makine anlaşmaya konuşmaya başladı. Bilgisayar günümüzün ayrılmaz bir parçası oldu. Herkes biliyor; insan düşünüyor ama nasıl düşündüğümüzün çoğu kez farkında değil. Kendisini nasıl geliştirebilir, beyin nasıl gelişir farkında değil. Hepimizin elinde akıllı cep telefonları var, nasıl çalışır bilmiyoruz. Bilgisayar ve beynimizi verimli kullanabiliyor muyuz? Beynin sağ ve solunu yani ikisini karşı karşıya getirip, insan beyninde neler oluyor göreceğiz.
SOL BEYİN (ALİ)- SAĞ BEYİN (VELİ)
Ali ile Veli ruh ikizidir. Yedikleri içtikleri ayrı gitmemiştir. Aynı bedende birlikte yaşarlar. Beraberce düşünürler, kararlar farklı olsa da sonunda birinin dediği olur. Aynı zamanda doğmuşlardır. Birbirlerine destek olurlar. Zıt düşündükleri olur. Biri olumsuz düşünür, diğeri onu teselli eder, olumlu ruh haline dönerler. Birbirlerine muhtaçtırlar.
Bunlar, insanın komuta kademesinde baş köşede otururlar. Birisi sağda, diğeri soldadır. Tabi ki iki beyin yarım küresinden söz ediyoruz. Birbirlerine ayrılmaz bağlarla bağlıdırlar. Önce tek tek onları kısaca tanıyalım.
Veli, resim yapar, müzik dinler, sanatçı ruhludur, dost canlısıdır, sohbeti sever, ilgi ister. Çabuk alınır. Her ne kadar Ali’nin ruh ikizi ise de Ali’den önce olgunlaşmıştır. Ergenlik dönemine kadar Ali’nin hamisi olmuştur. Heyecanlıdır, deli doludur, canının istediğini yapar. Beynin sağ yarım küresini temsil eder.
Ali, araştırıcıdır, kılı kırk yarar, merak eder, sorar, risk almayı, keşfetmeyi sever, konuşkandır, her şeye olumlu yaklaşır, kendi başına buyruktur, okumayı, bilimi sever. Veli’ye yakındır, maraton koşucusudur, sporu sever, yaptığı işten zevk alır. Beynin sol yarım küresini temsil eder. Ali ile Veli çoğu zaman birbirlerine danışırlar. Sonuçta kararı birisi verir. Ayrılmaz bağlarla (corpus callasum) bağlıdırlar.
BEYİN SAPI (HAYATİ)
Ali ile Veli’nin enerji kaynakları beyin sapıdır. Beyin sapının üzerine oturmuşlardır. Solunum ve kan dolaşımının otomatik olarak yapıldığı bölümdür. Beyin dokusunun ve yarım kürelerinin ihtiyacı olana enerjiyi temin eder. Beyin yarım kürelerinin ve hareketlerimizin destek ünitesi, beyin sapına bağlı beyinciktir. Aynı zamanda beyin duyu girişlerinin kapısıdır. Ali ile Veli’nin iyi bir şekilde görevini yapmasını sağlayan hormon salınımlarını, gece ve gündüzün (uyku ve uyanıklığın) merkezidir. Beyin sapı , Ali ile Veli’nin ev sahibidir.
DUYGU (LİMBİK SİSTEM)
Hayatinin üst komşusudur. Ali ile Veli’nin altında oturur, sessizdir ama saman altından su yürütür. Hoşnut edilmeyi sever, bir karakteri vardır, çevreden etkilenir ve ona uygun tepki verir. Komşuları onunla iyi geçinmek durumundadır. Karakterini iyi tahlil edip ona uygun davranmak gerekir. O da kendisine uygun bir kişilik sahibi olunmasını ister, Veli ile uz gider. Ali’ye hürmet eder, sözünü dinler. Duygu, aşırı baskı altında kalırsa kontrolden çıkar, Hayati’nin yardımını ister. Bazen Veli’nin davranışlarından olumsuz etkilenir ve çökkünleşir. Duygu’nun bitkinleşmesi Veli’yi hareketsiz kılar, uzun süre kendine gelemez. Duygu’nun stres ile kontrolden çıkması ise Ali’yi savunmasız kılar, ne yaptığını bilemez. Duygu herkes için önemlidir. Herkes görevini iyi yapmalı, birbirini anlamalı, iyi geçinmelidir. O zaman birlikten kuvvet doğar. Duygu, yaptığı işlerden dolayı limbik sistem olarak adlandırılır.
BEYİN MİMARİSİ
Ali, Veli, Duygu ve Hayati’nin bulunduğu kafatası belirli bir mimariye göre inşa edilmiştir. Kafatası korunaklıdır. Bu mimariye beyin mimarisi diyoruz. Kafatasının ilk oturanı Hayati’dir. Bedenle iletişim halindedir. Bedenin idaresini sağlayan ilk canlıdır. Zamanla Duygu’ya ihtiyacı olmuştur. İnsanlar grup halinde yaşamaya başladıklarında; aralarındaki iletişim için duygu devreye girmiş kafatasının sonraki ikametçisi olmuştur. Çevreyle iletişim için daha fazla uzman olan Veli ile Ali gelmiştir. Veli ile Ali üst kata yerleşmiştir. Ortamın kontrolü onlara geçmiştir. Geçmişten bugüne hayatlarını birlikte idame etmişlerdir. Elli bin yıl önce homo sapiens olarak adlandırılan insan hep gelişim göstermiş mağara yaşamından sonra ortak yaşama geçmiştir. Hayvancılıktan tarıma geçmiş, tarım toplumu olmuştur. Tarım toplumunun izlerini Çatalhöyük’te, taş devri (hayvancılık) izlerini Karain mağarasında görmekteyiz. Bugün büyük topluluklar halinde modern şehirlerde yaşıyoruz. Çevre ve evren sürekli gelişim halinde, insan çevre etkileşimi karmaşıklaşmaktadır. İletişim ve bilgi için bilgisayarlara ihtiyaç duyuyoruz. Neredeyse bilgisayar insanın ayrılmaz bir parçası oluyor.
ROBOT
İnsan beyni, özelleşmiş modüllerden oluşur. Modüller birlikte ateşlenen sinir hücreleri kümeleridir. Modüllerin çeşitli görevleri vardır. Örneğin; motor nöronlar hareketi sağlayan modüldür. Bir şekilde felç nedeniyle beden hareketi sağlanamıyorsa motor hareketi sağlayan modülle bedenin bağlantısı kesilmiş olur. Modül bir arayüzle beden hareketlerini yaptıracak bir robota komutlar aktarabilir. Bunlar insansı robotların ilk hareketleridir. Robotun beyni, bilgisayar mimarisinden esinlenerek yapılmıştır. Ali ile Veli’nin bulunduğu yer beyin mimarisidir. Veli çevresinde gördüğü her şeyi kaydeden bir kamera gibidir. Ali ise konuşmayı sever, matematikte iyidir. Beyin mimarisi ile inşa edilen yuvalarında komşudurlar, birbirini tamamlarlar. Bazen de yarışma insan olmanın gereğidir. Zaman zaman ihtiyaçları olduğunda bilgisayar kullanırlar. Bazen de yaptıkları işlerden dolayı rahat gibi görünürler. Hatta robotlar nasıl bu kadar başarılı olabilir diye şaşırırlar.
YAPIŞIK İKİZLER
Yapışık ikizler birlikte dünyaya gelirler. İlk başlarda anaya bağlıdırlar. Ebeveynlerinin ortak özelliklerini taşırlar. Dünyaya gelmeden nasıl davranacakları genleriyle programlanmıştır. Çevreyle irtibat kuracak duyuları zamanla gelişecektir. Yapışık ikizler yetişkin bir insanda 1.5 kg ağırlığında yani insan vücudunun % 2’si ağrlığındadır. Nasıl davranacaklarını belirleyen genlerin ise % 80’i beyinle ilşkilidir. Yapışık ikizler sürekli gelişim içerisindedir. İki yaşından sonra artık çevrenin farkında olurlar. Çevre artık yapışık ikizleri şekillendirecektir.
GENLER
Genler kromozomlar üzerinde bulunur. Her insanda 23 çift kromozom bulunur. 23. kromozom cinsiyet ile ilgilidir. Kadın’da X, erkekte Y, çocuğa anne ve babadan geçen X ve Y kromozomları eşleşerek (bazı özellikler anneden, bazı özellikler babadan alınır) yine 23 çift kromozom oluşur. Kromozomlar değişik uzunluktadır. Her kromozom üzerinde değişik uzunluklarda ya da sayılarda genler vardır. Bir insanda yaklaşık doksan bin gen vardır. Her gende aminoasit dediğimiz DNA dizilerinden oluşur. Aminoasitler A, G, S, T harflerinden oluşur. Bu harflerin değişik kombinasyonlarda dizilişi DNA’yı oluşturur. DNA’lar her hücre içerisinde vardır. DNA dizilimleri merdiven şeklinde birbiri üzerinde katlanarak hücrede saklanır. Bu merdiven iplikçikler makara üzerine sarılı vaziyette hücre çekirdeğinde yer alır. DNA’lar protein kodlar. İhtiyaç duyulduğunda hücre çekirdeğinden hücre içine protein kodlanır.
HÜCRE
Bir fabrikadır, protein ve enerji üretir. Organ ve organellerin yaşam pınarıdır. Hücreler bir araya gelir, dokuyu oluşturur. Hücre çekirdeğinde muhafaza edilen DNA’lar (protein üretim şifreleri-yazılımları) hücre çekirdeği dışına RNA’lar ile taşınır. Hücre içinde protein üretililerek hücre zarının dışına ihtiyaç olduğunda verilir. Hücre zarının yağlar-lipidler’den oluşan geçirgen bir yapısı vardır. Hücre ile hücre dışındaki bilgi alışverişine (mesaj) neden olur. Hücrenin enerji ihtiyacını, mitokondiri karşılar. Mitokondirinin de DNA’sı vardır. Sadece anneden geçer. (Y kromozomunun sadece babadan geçtiği bilinmektedir).
SİNİR HÜCRESİ
Beyin içerisinde haberleşmeyi sağlayan, beden ile beyin arasındaki ilişkiyi kuran hücrelerdir. Genelde gri ve beyaz hücreler diye ayrılır. Gri hücreler, hücre gövdesini oluşturur. Hücre gövdelerinden çıkan, hücreler arasındaki iletişimi kuran uzantılardır (akson). Aksonlarla hücre gövdesi arasındaki bağlantıları sağlayan dendritlerdir. Aksonlar beyaz hücreler olarak adlandırılır. Gri hücrelerin çeşitleri vardır. Bulunduğu yere göre çeşitli görevleri ve dallanmaları vardır. Gri hücreleri besleyen, onların beslenmesini (büyümelerini sağlayan) ve atıkları temizleyen hücreler de gri hücrelerin çevresinde yer alır.
SİNİR HÜCRELERİNİN HABERLEŞMESİ
Sinir hücrelerinin haberleşmesi aksiyon potansiyeli (elektrik akımı ile) ile olur. İki sinir hücresi arasındaki elektiriksel potansiyel fark haberleşmeyi doğurur. Sinir hücre zarının dışındaki elektirksel yük ile sinir hücresi içerisindeki elektiriksel yük farkı dengesinin değişmesi ile olur. K iyonlarının hücre zarından içeri girmesi, Na iyonlarının hücre dışına çıkması; hücrenin +, - dengesinin değişmesine neden olur. Yük deşarjı, hücre uzantıları olan aksonlardan aşağı olur. Aksonların uçundaki kimyasal kesecikler (vezikül) uyarılır. Bu kimyasal değişim dentritler yoluyla diğer hücrelere geçer. Hücreler birbirini uyarmış olur. Hücre gruplarının (modüllerin) haberleşmesi aynı anda ateşlenen sinir hücreleri ile olur.
KİMYASAL HABERLEŞME
İki sinir hücresinin birbirleriyle sinapslarla bağlandığını söylemiştik. Sinapslar birbirine temas etmezler. Aralarında bir boşluk vardır. Bir sinir hücresinden bırakılan hormon (/kimyasal) boşlukta yoğunlaşır. Hormon diğer sinir hücresini uyarır, hücre kapısını açar. Hücrenin yoğunluğu artınca (+), (-) dengesi değişir, bir elektriksel boşaltım olur. Buna aksiyon potansiyeli diyoruz. Elektriksel iletim hücreden akson boyunca akar. Bu şekilde hücreler arasında haberleşme olur.
HORMONLAR
Beyinde salgılanan hormonların sayıları bir hayli fazladır. Vücudun değişik durumlara hazırlıklı hale getirirler. Örneğin; koşmak durumunda kalınırsa kan akışını hızlandırmanın, stresi tetikleyen hormonlar devreye girer. Hipotalamus ve hipofiz bezi önemli olanlardır. Bir de beyin sapından salgılanan Serotonin ve nöropinefrin vardır. Serotonin Rafe cekirdeklerinden salgılanır, nöromodülatördür, mutluluk hormonudur. Stresin tetiklenmesiyle azalır. Nöropinefrin uyarıcıdır, dikkati sağlar. Dopamin haz vericidir, yönelimi sağlar. Asetilkolin, öğrenme ve bellek için gereklidir. Bu hormonların çoğu limbik sistem ve duygu merkezleri ile ilişkilidir. Aynı zamanda ön beyin ile ilgilidirler.
ALİ VE VELİ’NİN DOĞUMU
Ali ile Veli, anne ve babadan gelen hücrelerin birleşip tek hücre haline gelmesiyle, anne karnında gelişmeye başlar. Omurilik ve omurilik soğanındaki sinir hücreleri zaman içinde Ali ve Veli’yi oluşturur. Anne ve babadan gelen sinir hücrelerindeki genler, Ali ve Veli’nin olgunlaşmasına neden olur. Genler, Hayati’yi ve Duygu’yu şekillendirir. Genlerin çalışma sistemi, Ali ile Veli’nin şekillenmesine, sinir ağlarının dallanmasına neden olur. Ali ile Veli’deki sinir ağları anne ve babanın modelidir.
SİNİR AĞLARI MODELİ
Doğumda Ali ile Veli’nin sinir ağları modelinin ve yolunun hazır olduğu bilinir. Doğumdan itibaren yürüme denemeleri ve konuşma alıştırmaları ile var olan sinir ağları yolları güçlendirir. Ali ile Veli’nin mevcut sinir ağları yolları anne ve babanın izlerini taşır. Ali ile Veli iki yaşında iken beyin ağırlığı, yaklaşık erişkin beyni kadardır. Daha sonra ergenliğe kadar kullanılmayan sinir ağları budanacaktır. Ali ile Veli hayatı deneyerek öğrendiğinde sinir ağları yolları güçlenecektir.
ALİ İLE VELİ NASIL ÖĞRENİR?
Bebek önce dünyaya geldiğinde karnını doyurmak zorundadır. Korumasız durumdadır. Kendisini sürekli doyuracak ve koruyacak birisine ihtiyaç duyar, o da annedir. Oksitoksin hormonu güven duygusunu sağlar. Anne de süt kanallarının kasılarak açılmasını sağlar. Bebekte annesine dokunarak, memeden süt emmesini deneye yanıla öğrenir. Güven döngüsü tamamlanmış olur. Bebek, gözleriyle annesini süzerek, ondan gülücükler alarak, gülen dünyaya merhaba der. Bunlar zamanla refleks haline döner. Veli hayata mutlu bakmasını annesinden öğrenir. Bu dokunma, hissetme Veli’nin bir yaşına kadar öğrendikleridir. Annenin çocuğu ile konuşmaya çabalaması Veli’nin fotoğrafik belleği için avantajdır. Aslında konuşmayı seven Ali’dir. Ali ile Velinin kordinasyonu konuşma için gereklidir. Ali olmadan Veli düşündüklerini aktaramaz. Konuşma merkezi Ali’dedir. Bebeğin agulama çalışmaları, çıkardıkları sesler Anne’de karşılık bulur. Anne ile doğru iletişim kuruncaya kadar öğrenme devam eder. Konuşma için her seste dudağın aldığı şekil Veli’de karşılık bulur. Ali’de harfle karşılık verir. İkisinin birlikte değerlendirmesi konuşmayı sökmek için yeterlidir. Bebeğin yürümesi de düşe, kalka öğrenerek olur. Dengede kalmayı öğrenecek vücut hareketlerinin koordinasyonunu sağlayacaktır. Burada Ali ile Veli’ye büyük iş düşmektedir. Sağ bacağın ve elin kontrolü Ali’de, sol bacak ve elin kontrolü Veli’dedir. Ali ile Veli’nin motor korteksleri hareketi sağlar, paryetel (parietal) korktesleri de yön tayininde yardımcı olur. El, ayak koordinasyonu önemlidir. Bebek ödüllü bir hedefe varmak için hareket halinde olur. Ödül, anne olabilir. Bu hareketler bazal ganglion, nucleus accumbens ile birlikte glabus palliudus ‘da doğru hareketler pekiştirilir. Beyincik hassas kordinasyonu sağlar, öğrenme gerçekleşir.
ANILAR
İki yaşına kadar Ali ile Veli dokunmayı, yürümeyi, konuşmayı öğrenmekle meşguldür, anılar biriktirmez. İki yaşından sonra bellek devreye girer, yavaş yavaş anılar biriktirmeye başlanır. Kıyaslama başlar, öğrenme hızlı bir şekilde devam eder. Bu arada duygular da devreye girer. Beş duyudan gelen girdiler (dokunma, görme, tat gibi) duyumlar, duyguları harekete geçirebilir. Bunlar anıların oluşmasına yardımcı olurlar. Tekrar eden duygular, anıların sağlamlaşmasına yol açar.
BELLEK YAPISI
Anılar oluşturulurken duygu yoğunluğu işin içine girer. Korku, kaygı gibi duygularda Amigdala etkinleşir. Amigdala duygu kodu önceliklidir. Hoşluk, iyilik gibi duygular; (Entorhinal Korterks)’te karşılık bulur. Amigdala’dan daha az önceliklidir. Nesnelerle ilgili bilgiler Perirhinal Korteks’te işlem görür. Hipokampus (hipocampus) işlenmiş bilgilerin saklandığı yerdir. Bilinçaltı bilgilerde (limbik sistemdeki) Retrospinal (retrosplenial) Korteks’ten gelir.
Ali ile Veli küçükken deniz kenarındaki bahçeli evlerinin önünde yol yapılışını izlerler. İlk defa gördükleri dev tekerlekli kamyonları unutamazlar. Veli hemen fotografik belleğine kaydetmiştir. Ne zaman taşıyıcı kamyonları görse bu olayı hatırlar. Hatırladıkları sadece bunlar değildir. Bahçedeki kokulu çiçekleri, tadı nefis olan dutları da hatırlarlar. Tabii ki ilk hatırladıkları anne kokusudur. Bu nu hayatlarının her safhasında karşılarına çıkacaktır.
BELLEK GÜÇLENDİRME
Bellek güçlendirmenin en önemli yolu tekrardır. Kısa dönemli bellek (5-7 hane)’te olan bir nesne rakam ya da konu birkaç saniyede işlem görmezse kaybolur, unutulur. Örneğin; söylenen bir ev numarasını akılda tutmak gibi, ev numarasını bir evle ilişkilendirmezseniz bir gün kadar unutulmadan kalır. Bu numarayı evle birkaç kez ilişkilendirirseniz, yaklaşık altı ay akılda kalır. Bir ay sonra tekrar ilgilenirseniz uzun dönemli belleğe kaydedilmiş olur. Bir konuyu hatırlamanın yolu uzun süreli tekrardır.
BALIK BEYİNLİ
Çok kullanılan bir tabir vardır, balık beyinli. Balık hafızalı olduğumuzu değil, balıkla beslenen insanın hafızasının güçleneceğini gösterir. Ali ile Veli hatırlamaya çalışır. Kavinne, yağlı ve besleyici bir balıktır. Yağlar (DHA), beynin ana maddesidir. Fosfor da beynin gelişimi için önemlidir. Bir şey daha var ki o daha önemlidir. Balık yağının kolin içermesi. Bu madde, beynin önemli hormonlarından asetilkolin’dir. Asetilkolin’i oluşturur, beynin hafıza merkezi olan hipokampus’ün çalışması için gereklidir. Asetilkolin olmadan bellek (hipokampus) kayıt yapamaz.
DÜŞ GÖRME
Uyku, önemli bir ihtiyaçtır. Özellikle öğrenmeye, vücudu yenilemeye, bağışıklık sistemini güçlendirmeye büyük bir faydası vardır. Gün içerisinde (dış dünyadan) gelen uyarılar, sürekli işlenmektedir. Yararlı olanlar, isteğiniz doğrultusunda pekiştirilmekte, yararsız olanlar çöp kutusuna atılmakta ve unutulmaktadır. Gün içerisinde maruz kaldığımız uyaranlar, çözdüğümüz problemler, rüyada ele alınmaktadır. Rüya sırasında bellek aktiftir. Düşünmeden sorumlu ön beyinde aktiftir. Yalnız ön beynin harekete geçirici bölümü ve motor korteks bölgesi blokedir. Uykuya yeni daldığımız sırada ve uyanıkken, REM dönemi dediğimiz zamanlarda rüya görürüz. Bazı sorunları rüyamızda çözeriz bazen de önemli olmayanlar çöp sepetine gider. Veli’nin fotografik belleğini zaman zaman Ali’nin ön beyni bloke eder, kontrolü ele alır. Lüzumsuz olanlar (uyaranlar) elenir, unutulur. Eğer Veli’nin kaydettiği her şeyi unutmamış olsaydık korkunç bir veri ve bilgi yığını ile karşı karşıya olurduk ki, bu sorunların altından kalkamazdık. Özellikle stres, Ali’nin veli’yi blokajını engelliyor. Yoğun lüzumsuz veriye maruz kalıyoruz, bu bizi zayıf düşürüyor. Onun için çocuklar, mümkün olduğunca stresten uzak kalmalıdırlar.
BİSİKLETE BİNME
Çocukların hareketlerini, reflekslerini değiştirebileceği ve dengelerini sağlayabileceği en güzel öğrenme şekli, dene-yanıl metodudur. Ali ile veli’nin motor hareketleri gelişir. Denge merkezi beyincikle koordinasyon sağlanır. Buradaki öğrenmenin esası çocuğun öğrenmeyi düşe kalka kendisinin yapmasıdır. Hayat boyu öğrenme bu şekilde gerçekleşir. Bisikleti sorunsuz kullandığında bu öğrenmeden haz duyacaktır. Kendi kendine öğrenme motivasyon kaynağı olacaktır.
OYUNLAR
Oyunlar, yapılan planların gerçekleşmesine dönük simülasyon örnekleridir. Hayatta, gelecek için bir takım kararlar alırız. Bunların gerçekleşmesi için çalışırız. Çocuklar için oyunlar da bu görevi görür. Ali ile Veli’nin VLPFK (Ventro lateral prefrontal cortex)’nin simülasyon merkezidir. Bir takım olasılıklar burada değerlendirilir. Gerçeklik bunun için önemlidir. Doğal madde ve nesnelerden yapılan oyuncaklar, yaratıcılığın gelişmesini sağlar. Arkadaşlar arasında oynanan oyunlar, hem Ali ile Veli’nin OFPK (orbital prefrontal cortex)’ni geliştirir hem de kaynaşmayı, paylaşmayı sağlar. Birlikte hareket etmenin, sorun çözmenin önemini gösterir. Çocuk kurgulama yaptıkça gelecek için daha iyi kararlar alır.
ŞEKİL TANIMA, YÖN BULMA
Çocuklukta; nesnelerle oynanan oyunlar ile çamurdan ya da kilden yapılan geometrik şekiller, bunların arasındaki ilişkiler, uzay zamanı tanıma ile ilgili bölgesi olan parietal lobu geliştirir. Saklambaç oyununda yön bulma benzer şekilde parietal lobu geliştiren oyunlardan biridir. Ali ile veli’nin çevreyi tanıması, doğada yapılan yürüyüşler, yön tayini. Yürüyüşlerde başlangıç noktasına geri dönme uzaysal konumlamayı pekiştirir.
RESİM VE SANAT
Resim yapmak, sanatsal faaliyetlerde bulunmak Veli’nin çok hoşlandığı işlerdir. Özellikle çocuklukta resim, çamurdan heykel yapma; çocuğun bütünsel bakış açısını geliştirir. Çeşitli el işleri hem motor becerileri geliştirmekle kalmaz, çocuğun yaratıcılığına katkıda bulunur. Ali ile veli’nin unutamadığı anılardan birisi, telden yapılan oyuncak arabaya sap takarak sokaklarda dolaştırmak olmuştur. Özellikle iki tekerlekli arabadan dört tekerlekli arabaya geçiş Veli için ayrı bir zevktir.
KONUŞMA
Ali’nin en çok sevdiği derdini anlatmaktır. Arkadaşlarıyla konuşmak onu mutlu eder. Çocukla konuşmak, onu anlamaya çalışmak, onun derdini çözümlemek, hem konuşma becerisi kazanmasını hem de kendini ifade etmesini sağlar. Onunla hemhal olmak onu mutlu eder. Konuşma merkezi sol frontal lob’tadır. Ön lobların gelişmesi geleceği kurgulamak açısından önemlidir. Ayrıca Ali’nin mutlu ve iyimser olması Veli’yi de mutlu eder.
OKUMA YAZMA
İnsanoğlunun edindiği en önemli becerilerden biri alet kullanmaksa, diğeri konuşmadır. Okuma yazma ise bilginin gelecek nesillere aktarılması için gereklidir. Sosyal ortamda ise kişinin gelişimini sağlar. Okuma yazma öğrenme çocuklukta başlar. Ali’nin en sevdiği işlerden birisidir, gelişimine oldukça katkıda bulunur. Veli, bu konuda Ali’nin yardımcısıdır. Okuma adım adım gerçekleşmelidir. Harfler, heceler kelimeler arasında bağlantılar kurulmalıdır. Sonra cümle yapısına geçmek uygun olur. Ali, harf tanıma işini adım adım şekil tanıyarak yapar. Köşeler, kenarlar, yuvarlaklar birleşerek harfleri ortaya çıkarır. Daha sonra bellekten bir çıkarım yapılmak istendiğinde; kelimelerden cümlelere ulaşma şansı vardır. Bellek yapısı hiyerarşik oluşur. Hece ve kelimelerin bellekte kalıcı olması için en az altı ay tekrar olmalıdır. Eğer Veli’nin hoşlandığı şekilde fotoğrafik bellekle okuma olsaydı belirli bağlamlar kaybedilebilirdi. Gerçi fotografik belleğin gücü daha iyidir ama eğitim ve öğretimde Ali’nin öğrenme şekli Veli’ye göre daha güçlüdür. Yazma, okuma ile birlikte gelişirse bağlam nedeniyle okuma yazma hızla pekişir. Bellek ve motor koordinasyon için tekrar önemlidir. Bir kelimenin içerisinde bir harf eksik olsa bile Ali kelimeyi tamamlar. Bu şekilde kalıcı olması için tekrarların eksiksiz yapılması önemlidir.
DENEYİM
Ali ile Veli’nin öğrenmenin en iyi yolu deneyimdir. Yani başkasının yardımı olmadan deneye yanıla öğrendiği yoldur. Düşe kalka hata yapa yapa öğrenme, beyindeki modüller arasındaki sinirsel bağlantıları güçlendirir. Anlama ve zekayı güçlendirir. Bu aynı zamanda belleği güçlendirmek demektir. Kısacası leb demeden leblebiyi anlamaktır.
RÜYALAR
Uyku, insan hayatının en önemli evresidir. Uyku, uyanıklık döngüsü düzgün devam etmelidir. Uyanıklık halinde birçok girdiye maruz kalırız. Beyin sürekli uyarılır. Beyin, bunlardan gerekli olanlarını işler, belleğe kaydeder. Birçoğu da işlenmeden göz ardı edilir. İşlenmeye, kaydedilmeye değer görülmeyenler, neo kortekste bağlantılar halinde durur. Rüyada çöp haline gelecek değersiz uyarılar depolarize olur. Bağlantılar önemsizleştirilir. Bu gereksiz uygulamalardan kurtulup, ertesi gün dinç uyanmanın sebebidir. Vücut dinlenir ve bağışıklık sistemi yenilenir. Hormonlar dengeye gelir. Rüya esnasında beyin DLPFK (Dorso lateral prefrontal cortex), aktif değildir. Rüyalar, yeni bağlantıların bir senaryo halinde yürütülmesidir. Motor korteksimiz devre dışıdır.
TUTARLI DAVRANIŞ
Çocuklarda öğrenmenin etkili olabilmesi için teşviğin yanında tutarlı davranışın önemi büyüktür. Çocuğun eğilimini bir yere çekmek konusunda; anne ve babadan gelen davranış ve tutarlılık çocuğun kararlılığını ve ilgisini artırır. Çocuk her ikisinden de (öğrenme sonucunda) takdir alacağını bilir. Ali ile Veli, dış dünyadan gelen verileri ayrı ayrı işler, sonra birbiriyle koordinasyon kurarlar. Bilgilerde zıtlık yoksa uyum her ikisini de mutlu eder. Zıtlık varsa kararsızlığa neden olur. Bu zıtlığı gidermek için uğraşırlar bu da stresi artırır. Takdir görme ve değer verme en önemli motivasyon kaynağıdır.
ÖĞRENME
Öğrenmenin en iyi yolunun deneyim olduğunu söylemiştik. Karmaşık sorunlar, soyut işlemler için alın lobunun faaliyete geçmesi önemlidir. Beyni saran neokorteks, öğrenen bir yazılım gibidir. Altı katmandan oluşur. Ardışık dizilen bir matriksi andıran neokorteks, doğuştan gelen yazılım (işletim sistemi) ile öğrenmeye açıktır. Deneyimledikçe yazılım, gelişmeye ve öğrenmeye yatkın hale gelir. Neokorteks’teki sinirsel bağlar (ağlar) güçlenir. Mantıksal akıl yürütme ve zeka güçlenir. Ali ve Veli’nin ergenliğe kadar daneyimledikleri ve öğrendikleri ile oluşan ağ bağlantıları güçlenir ve sorun çözme yetenekleri artar. Ergenlikte kullanılmayan ağlar budanır.
DEĞER VERME
Değer verme, öğrenmenin motorudur. Yeni şeyler öğrenmek çocuk için vazgeçilmezdir. Yeni şeyler öğrendikçe hayattan zevk alacaktır. Ödül de zevk almanın anahtarıdır. Sürekli ödül beklentisi, öğrenmeyi değersizleştirecektir. Takdir görme ve değer verme en önemli motivasyon kaynağıdır.
Beynin ödül merkezi Nucleus Accumbens (Striatum) ve Glapus Palliidus – GP’tur. GP, hareketin pekiştirilmesi için gereklidir. Striatum, neokorteksle (ön beyin) ilişki içerisindedir. Ön beynin motivasyonun kaynağı olması beklenendir. Bilinçli öğrenmenin esas gücüdür.
DENGE VE GERÇEKLİK
Beyin denge merkezidir. Ali ile veli’de birbirlerine yardımcı olur. Dengeli hareket etmek durumundalar. Birbiri arasındaki uyumsuzluk dengenin bozulmasına yol açar. Birinin gördüğünü diğeri onaylamalıdır. Farklı telden çalarlarsa ahenk bozulur. Ailenin tutarlı olması çocuk yaşlarda Ali ile Veli arasındaki dengenin bozulmasına yol açar. Frontal, Temporal, Parietal lobun birleşim yerinde yer alan İnsula, bedenin iç durumu ile dış dünya arasındaki dengeyi gözetir. Bilinç ile bağlantılıdır. Bilincin merkezinde olan Frontal Lob’da bulunan Orbital Frontal Korteks’te gerçeklik merkezidir. Gerçek hayatta deneyimlediklerimiz, sosyal ilişkilerin sağlıklı olup olmadığı, tutarlılığı burada değerlendirilir. Sosyal ilişkilerin maskesini düşürür. Gerçek değerlendirme merkezidir. Yalanı ortaya çıkarır. İnsula ve Orbital Korkteks, uyumlu olularsa denge ve tutarlılık korunmuş olur.
YALAN SÖYLEME
Ali ile Veli konuları ayrı ayrı değerlendirir, sonra bilgileri birleştirir, öyle karar verirler. Eğer aralarındaki bilgi akışı ya da bağlantı koparsa birbirlerinden habersiz olacaklarından, gördüklerini bütünleştirmek için tutarlılık yaratmak için hikaye uydururlar yani yalan söylemeye eğilimli olurlar. Çocukluktan itibaren anne baba tutarlı olmalı, Ali ile Veli’nin birbiriyle uyuşan bilgi biçimine sahip olmaları gerekir. Duygusal ve akılcı olarak bütünlük olması gerekir. Yani söylenenler ile hareketler birbirine tutarlı olmalıdır. ‘ben ne söylerim, tamburam ne söyler’ tarzı olmamalıdır. Kişi söylemleriyle, hareketleriyle, eylemleriyle tutarlı olursa iş huzurunu sağlamış olur. Çevreyle sağlıklı iletişim kurar.
ÇEVRE
Ali ile Veli’nin genetik mirası epigenetik (çevre-aile etkileşimi gibi) mekan ve zamanla şekillenir. Şekillenme genetik mirasla tutarlı olursa iyi yönde gelişim olur. Genetik mirasla tutarsız hareket bazı problemlere yol açar. Davranışlar yanında, yenilen içilenlerde genetik mirasla uyumlu olmalıdır. Bu da yaşam kalitesinin artması demektir.
BASKINLIK
Genetik mirasla beraber davranış ve çevre etkisi, ilgiler Ali ya da Veli’nin kararlarda baskın olmasına rol oynarlar. Duyu algı ve karar mekanizmalarının gelişmesi Ali ya da Veli’den birinin kararda önceliği olması demektir. Algılama merkezleri değerlendirmeyi önce yapar, kararda biri diğerinden önce davranır.
İNSAN ROBOT ETKİLEŞİMİ
Gelecekte beyin korteksinin bağlanma şekillerinin ince detayları ortaya çıktıkça, bilgisayarların gelişimi ile insan robot (/bilgisayar) etkileşimi mümkün olacaktır. İnsan, bilgisayardan yardım alacak ya da sağlık alanında insan-robot etkileşimi mümkün olacaktır.
SONUÇ
Alın yazılımı; ceviz zarı gibi beyni saran korteks, özellikle ön tarafta yüksek planlama merkezlerinin olduğu bölgede bilgisayar yazılımı gibi davranmaktadır. Deneyim artıkça, öğrendikçe gelişme göstermektedir. İnsanı insan yapan, şahsiyet katan bölgedir. İnsan beyninin mükemmelliğinin anlatılması, zihnin yapısının çözülmesi ile bazı sorunların giderilmesi ve insan bilgisayar etkileşimi geleceği daha yaşanabilir kılacaktır. Geleceği hep iyi yönde kurgulamamız önemli olacaktır.