YETTİ GAYRİ, YETTİ!
28 Aralık 2011, Uludere...
11 Mayıs 2013, Reyhanlı...
13 Mayıs 2014, Soma...
5 Haziran 2015, Diyarbakır...
20 Temmuz 2015, Suruç...
10 Ekim 2015, Ankara...
12 Ocak 2016, İstanbul....
Operasyonlar....
17 Şubat 2016, Ankara...
Elbistanlı Gülşen Yıldız (Tarım TV’de gazeteci)...
Adanalı Ali Öztaş (Askeri servis aracı şoförü)... Terhisine 76 gün vardı.
Çankırılı Cumali Akman (sivil memur)...
Çankırılı Mehmet Koray Pınar (Astsubay)...
Mudanyalı Feyyaz İlhan (Astsubay Kıdemli Çavuş)... Sosyal medyadan son paylaşımı “Unutma Türkiye! Bu ülkede; bizim çocuklarımız gülsün diye kendi çocuklarını yetim bırakan yiğitler var.” yazısıydı.
Gemlikli şehit ise astsubay çavuş...
Kayserili Ayşegül Pürnek (Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda sivil memur)...
İslahiyeli Mehmet Yener (Hava Astsubay Başçavuş)
Fethiyeli Orçun Münyas (Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda sivil memur)...
Kamanlı İbrahim Baran (Astsubay)...
Haymanalı Cüneyt Sertel (Kıdemli Astsubay)... İki kızını yetim bıraktı.
Kahramanmaraşlı Fatma Berna Atmaca (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içindeki bir banka şubesinde memur )... Yaşamının baharında, 3 aylık evliydi.
Kayserili Ayşegül Pürnek (Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda sivil memur)...
Ve on beş saat geçmişti.
18 Şubat 2016, Diyarbakır...
Şimdi...
“Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşımıza acil şifalar temenni ediyoruz.” demek...
Sosyal medyada “Bu akşam Ankara’da yaşanan terör saldırısını şiddetle kınıyorum. Bu, ülkemize karşı yapılmıştır.” yazmak...
“Bombayı patlatanlar, ölenleri tesadüfen seçti.” demek...
“Dün Ankara’da yine alçakça, haince bir saldırı gerçekleşti. Maalesef bir kısmı asker 28 vatandaşımız şehit olmuş, 61 personel de yaralanmıştır.... Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.” demek...
“Dün gece Ankara’da meydana gelen hain saldırıda şehit olan asker ve sivil vatandaşlarımıza rahmet dilerim. Allah milletimizi korusun. Dirlik ve birliğimizi daim kılsın. Şu bilinmelidir ki Türk milleti bu badireleri aşacak güç ve metanettedir....” demek...
“Ankara ve Diyarbakır’da haince düzenlenen terör saldırılarını kınıyor ve lanetliyorum. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Şehitlerimizin ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.” iletisini göndermek...
Senin görevlerin arasında olabilir. Bunlara canı gönülden katılıyoruz.
Türkiye’nin yararına olmayan her iş ve eylemde Adanalı şehit Ali Öztaş’ın annesi Miyase Hanımın ahından başka elimizden, dilimizden gelen yok: “Allah kahrı perişan eylesin, onları. Yavrumu yaktılar, beni yaktılar. Allah kendilerini daha fena yaksın. Körpecik kuzumu aldılar, benden. Benim yavrumu kül ettiler....”
Ancak yetti gayri, yetti! Sözle torba dolmaz. Peynir gemisi hiç yürümez. He-man gibisin. Güç sende, para cebinde, adam desen gani. 1979-80 yılları acizliğine düşmek niye? Ne pahasına olursa olsun, içeride teröre desteği bıçak gibi kesecek yasal düzenlemeleri yapmak, dış desteği bozacak ilişkileri geliştirmek, şiddetini ve enerjini kınamaya değil terörü bitirmeye harcamak, senin hem asıl, hem de asil görevindir.
Yoksa, Miyase Hanımın ahı...