Haberin Tarihi:
16.2.2016 10:19:00
- Okunma Sayısı:1437
defa okundu.
SEVGİ GÜNÜ ve ÇEVRE…
“Sevgi; aslında özgün bir kişiyle olan ilişki değil, sevgi bir tavır, sadece bir sevgi «nesnesine» değil tüm dünyaya karşı bağlılığı belirleyen bir karakter yönelimidir. Eğer kişi, sadece bir tek insanı sever ve onun dışındaki tüm çevresine kaygısız kalırsa, onun sevgisi sevgi değildir, ya alabildiğine bir bencilliktir ya da ortak yaşam birliğidir.” E Fromm
“Bazı insanları vicdanları yönetir, bazılarını egoları ve bazılarını da gururları. Vicdan süründürür, ego kör eder, gurursa yalnız bırakır.” R.Sharma
Günümüzde hala, çamaşırlarını geleneksel yöntem olan zeytinyağlı sabun, küllü ve defneli suyu kara kazanda kaynatarak, ahşap teknelerde yıkayan Anadolu kadınının yaşama bağlılık ve doğa sevgisini-sevgi gününü kutlu olsun.
Gülümsemeleri ve bu devirde hadi canım sendeleri duyar gibiyim! Fakat günümüzde sayıları giderek artan insanlarımızın ev temizliklerinde, zararlılardan korunmada, çamaşır-bulaşık makinalarında, sirke, soda, sabun ve çok çeşitli bitkileri yaygın bir şekilde kullanmaktadır. Bu konuda çok yaşanan örnekler var; tarımla uğraşan Sn. Ahmet Akdemir’in; hocam yazılarınızı okuduktan sonra bahçede böceklere karşı ilaç yerine sirke ve benzeri doğal yöntemlerle mücadele ediyorum, bari çocuklar….. sözünü de hiç unutamıyorum…
İNSAN DOĞADAN ÜSTÜN DEĞİL;
DOĞANIN-YAŞAMIN BİR PARÇASIDIR…
Çevre canlı ve cansızlardan oluşmaktadır. Havanın suyun kirlenmesi, çevresel kaynaklı hastalıkların giderek artması, çevre sorunlarının insanlığın gündemine girmesine neden olmuştur. Yüzbinlerce canlı türünden biri olan insan türünün “bazı bireyleri”; hızla artan dünya nüfusuna çözüm ararken; plansız sanayileşme; sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, tarım ilaçları, yapay gübreler, kimyasal maddelerin kullanımı, melezlemeler, yok edici türlerin doğaya aşılanması (balıklandırma, GDO’lu ürünler) vb. planlama - çalışmalarında; sınırsız bir kaynak olarak gördükleri, yaşadığı alandaki çevresel doğal kaynakları bilimdışı ve sorumsuzca kullanmaları- yönetmeleri sonucunda çok önemli tehlikelerle karşı karsıya kalması söz konusudur.
Bu tehlikelerden birisi; ekonomik gelişmeler öne sürülerek canlı yaşamının olmazsa olmazı olan; su, toprak, hava ve ekolojik zenginlikleri barındıran çevresinin sınırlı olduğu- azaldığı ve bu sınırın birkaç kuşak sonrasına taşınmamasının zor olduğu.
İkincisi ise; doğal-yaşam alanlarının yok olması sonucu oluşan çevre sorunlarının, sadece diğer canlıları tehdit eden bir sorun olmayıp, insanların son yıllarda artan derece karşı karşıya kaldıkları farklı olumsuzluklarla (açlık, susuzluk, hastalıklar, savaş vb.) insanların kendilerini de tehdit eder durumda olmalarıdır.
Bu durumda üzerinde durulması geren ilkenin, düşünülmesi gereken şeyin; yurdumuzda ve gelişmiş ülkelerde de sık sık işittiğimiz; bilinçli bir toplumun, çevreyi daha az kirlettiği, insanların dünyada kendilerinden başka canlıların da olduğu bilinciyle onlarla uyumlu ortak yaşam sergilemesi ve çevreyi daha az kirletmesi gerektiğidir. Çevre etiğidir…
Sevgi; değerlidir, ağırdır… Taşıyabileceğinden emin olduğunuz insanlara veriniz…
Gelecek yazı; Çevre ve Etik…