TARSU
-20-
PUSU
Konuyu
uzatmayalım!.. Emniyet müdürü, şikayetçi olursak ilerde doğabilecek olaylardan
kendisinin sorumlu olmayacağını bildirdi. Öyle ki, “Şikayet edilen gençler işin
peşini bırakmaz ve can güvenliğiniz tehlikeye girer.” şeklindeki sözlerine
verilecek yanıt bulamadık. Bu, bazı güçlerin nasıl korunup kollandığını
göstermektedir. İşte baskıyı içeren yanıt, o günkü Türkiye’nin haritasını
çıkarması bakımından çok önemlidir. Karakolu terk ettik ama hiçbir sonuç da
alamadık. Olay kapanmıştı.”
Bu
sözlere bizim söyleyecek bir sözümüz yok. Ülke gençlerinin birbirine
kırdırılmasından yararlanan dış güçler ülke üzerinde egemen olma isteklerini
tarih boyunca sürdürmektedir. Dün sağ-sol kavgası, ertesi gün din-mezhep
kavgası ve bugün Türk- Kürt kavgası…
Aslında
burada gerçekleşen, çocuk masallarındaki erişilmez gibi görünen kendini bulma
duygusudur. Çocukluk, masal dünyasının devi gibidir. Masalı bozulmuş çocuk
neyse masalını yitiren dev için de durum aynıdır. Ayrılmaz bir bütün oluşturan
çocuk ve dev birbirlerini yitirdiklerinde büyü dünyası bozulur. Burada önemli
olan çocuğun hayal dünyasıdır. Büyü bozulduğunda masal kaybedilir ve çocuk
masalını arayan bir dev gibi oradan oraya savrulur .
Dr.
Kazım Bey, tüm bu sergilenen hayat oyunlarına aldırış etmeksizin kendi hayal
büyüsünü bozmadan dünyaya dört elle sarılmasını bildi.
Özgürlük
ve fikir savunuculuğu insan onurunu korumak zorundadır. Yoksa o, eline silah
almış, gözü dönmüş bir katilden farksız bir duruma düşer. Saygı, demokrasinin
bir gereğidir. Bunda hem yurt toprağının hem yurt insanının korunması öne
çıkmalıdır. Dolayısıyla özgürlükler de sınırsız değildir. Bu değerlendirmeyi
görmezden gelmek veya bu bilinçte olmadan ileri sürülen görüşler çatışmayı
getirir ve toplumu huzursuzluğa iter. Ülkemizde olan buydu. Devletin devamı,
bayrak, dil, din, adet ve gelenek gibi değerler, ortak noktamız olmasına rağmen
kardeş kavgası çıkararak siyasete alet olmak da ihanetin bir başka biçimiydi.
İhanet
daima içerden gelir. Gerçekte ülkede sergilenen dış ihanetten daha çok iç
ihanet kavramıydı. Kişiler aldatılarak, farkında olmayarak ülkelerine ihanet
içinde oluyorlardı. İhanet daima içerden gelir.
Yalçın
kayalıklar üzerinde yuvalanan kartal görkemli kanatlarını açarak aşağıda uzanıp
giden yeşillikler üzerine doğru süzülmeye başlamış. Keskin gözleri ile çevreyi
kolaçan ederken göğsünde bir ağrı hissetmiş. Dönmüş bakmış ki göğsünde bir ok
saplı. Oka bakmış ve onun kartal teleğinden yapıldığını görmüş : “Eyvah,
göğsümdeki ok benden, bundan sonra yaşayamam!” demiş.
Ormanda bütün gece huzur içinde uyuyan ağaç
sabahleyin gövdesinde derin bir acı ile uyanmış. Bakmış ki sapı odundan olan
bir balta acımasızca gövdesini parçalıyor. O da “Eyvah, beni parçalayan sap
benden, bundan sonra yaşayamam!” demiş.
Bu
kıssalarla vurgulamaya çalıştığımız, dolaylı yollardan ihanetlerin, okuyup
ülkelerine hizmet etmeyi amaçlamış, birçok kişinin hayal dünyalarını
karartmasıdır.
Dr.
Kazım Bey, öğrencilik yıllarında masalını yitirmeyen bir dev gibi ayakta
kalmasını bildi.
devam edecek