“MARİFET HER DEVRİN ADAMI OLMAK DEĞİL, HER DEVİRDE ADAM OLMABİLMEK!”
Yaşadığı yerlere sahip çıkmaktan başka bir düşüncesi olmayanların; kimseyle bir hesabı olamaz. Düşüncesi; davası, yaşadığı yerin tarihini-kültürünü-doğasını korumaktır. Kimseye karşı peşin hükümlü olmazlar. Ekonomisiyle ekolojisi uyum içerisinde olan düzenlemelerde; kentine sahip çıkan, yaşadığı yerin korunması ve gelecek kuşaklara taşınması için; kim destek veriyorsa herkesle her yerde yer alırlar.
BİLGİ VE EMEK İÇEREN; KATKI ÖNEMLİDİR,
ÖNEMSENMELİDİR
Görmezlikten gelirken; açıklama yaparken ne demek istendiğini, istenilen “katkı hakkındaki” açıklamaları önemsemek, okumak, dinlemek gerek. Bu konuda istenilen katkı sizin çalışmalarınıza uygun olmayabilir. Toplumumuzda “devrin adamları”, “bazı insanlarımız” tarafından çok itibar görebilmektedir. Çünkü, “her devrin adamları”; uyumluluk görünümü altında yapıcı da olurlar… Gerçekleri bilseler dahi; gerçekleri değil; duymak istenileni-leri söylerler… Peşin hükümlü kulaktan dolma bilgilerle açıklama yapmaları yanlışlığa sebebiyet verir. Söylenmeyen sözlere, yörede yaşayan bilim insanlarının araştırma sonuçlarına; bilimsel raporlarına peşin hükümlü kulaktan dolma bilgilerle görmezlikten gelinmesi, doğada geri dönüşümü olanaksız olan yanlışlığa sebebiyet verebilecektir.
HER DEVRİN ADAMLARI (İNSANLARI)…!
“Her devre” uyum sağlayabilen, her zaman en güçlünün yanında yer alan; “bilim insanı, yönetici, sanatçı, gazeteci-yazar, siyasi” vb. olabilen; “her devrin adamları(!)” vardır. Zaman eski zaman değil, devir ve devran değişti, zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın sözlerinin millet ve memleket hayrına olduğunu savunarak yaşadığı yerlerin doğasına-kültürünün yok olmasına, bu özellikleri nedeniyle çekinmeyen; sistemden beslenen, her hükümetin, her devrin …
Dünya nüfusunun hızla artmaya devam etmesi, sanayileşmenin ve kentleşmenin de artmasına, ihtiyaçların çoğalmasına neden olmakta. Bu ihtiyaçların karşılanması için doğal kaynaklar kontrolsüz ve ölçüsüzce harcanmakta, doğa tahrip edilmekte ve çevreye büyük zararlar verilmektedir. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakabilmek için öncelikle, doğal kaynakların kontrollü kullanılması gerekmektedir. Neyin nereye, niçin yapılacağı konusunda, bin ölçüp; bir biçmek gerekmektedir. Bu sorunlarla uğraşırken, bir de; dün beyaz dediklerine bu gün siyah diyenlerden, fırfırlardan, yağmur nereye yağıyorsa tarlasını oraya götürenlerden (her devrin insanlarından); yaşadığın yerin doğasını, kültürünü ve tarihini korumak gerekir… Kim mi bunlar…?! Biraz gözlerinizi kapayıp lütfen bir kaç saniye düşünün…? Susuz, susarak; Eğirdir’de; “gölsüz” yaşanmaz… Saygılarımla.