Haberin Tarihi:
26.1.2016 10:22:00
- Okunma Sayısı:1672
defa okundu.
GÖL İÇİN ZAMAN GEÇTİKÇE!; “YANLIŞ HESAPDAN” DÖNMEK İMKANSIZ…
Eğirdir Gölü geleceğe taşınmasında temel ilke; kirletilmesinden kullanılmasıdır. Çok mu zordu? Hayır… 1990 yılından günümüze kadar yapılan konferans, toplantılarda ve makalelerde gölün etrafında öncelik yerleşim alanlarının evsel atıklarıyla, gölü besleyen dere ve çayların gölle bağlantılı kısımlarıma doğal arıtma ünitelerinin yapılması defalarca dile getirildi…
2001 yılında; Isparta valiliği Eğirdir belediyesi iş birliği ile TÜBİTAK Marmara Arş. Mrk’ne yaptırılan EĞİRDİR GÖLÜ PROJESİ sonuçlandırıldı. 2003 yılında da; dönemin Isparta Valisi Sn. İsa PARLAK başkanlığında, Göl Havzasında yer alan 81 yerleşim alanının mülki amirleri, Üniversite temsilcileri ve TÜBİTAK yetkilerince Eğirdir Mavi Göl Uygulama Otelinde toplantı yapılmış ve gölün etrafına yapılması gereken “KANAL PROJESİ” nin önemi ve detayları belirlenmişti… Bu toplantıda ESÜF katkılarıyla verilenen önemli karar; gölün temizlenmesi ve kanal arıtma sisteminin kurulmasıydı… O zamanın parasıyla 25 trilyonluk, Eğirdir Gölü; gerçekleriyle uyuşmayan proje askıya alındı…
ÖNÇELİK; GÖLÜN TEMİZLENMESİ;
SONRASI GÖL KUŞAK PROJESİ OLMALI
2014 yılından bu yana gündemde olan, Eğirdir-Kovada Gölü ile Karacaören Baraj Gölü’nü içene alan “GÖL KUŞAK PROJESİ” çok önemli ve gerekli bir projedir ama… Gölün temiz olmasında; geleceğe taşınmasındaki sonraki adımdır… ÖNÇELİK GÖLÜN AĞIR METAL vb. KİRLETİCİLERİ İÇEREN DİP ÇAMURUNUN TEMİZLENMESİ, SONRASI GÖL KUŞAK PROJRSİ OLMALIDIR…
ÇOK SAYIDAKİ ÜNİVERSİTENİN ve
İLGİ BAKANLIK KURULUŞLARININ
RAPORU;
“GÖL,TEMİZ İÇME SUYU REZERVUARI” özelliğini kaybedip, “ÖTROFİK GÖL” kategorisine geçme sürecine girmiştir… DİP ÇAMURUNDA ALARM ZİLLERİ ÇALMAKTADIR!!!
Göl havzasında sadece elma üretiminde; mevsim koşullarına göre her yıl 15-30 kez ilaçlama yapılmakta olduğu ve elma için her yıl 25 bin ton sentetik gübre, 650 ton pestisit içeren tarım ilacı kullanıldığı ve ilaç maliyetinin %48,37'sinin aşırı kullanım olduğu belirtilmektedir. Göl çevresinde; yabancı ot- bitki öldürücüsü kullanımının çok yaygın olması ve, göle ulaşan çok sayıdaki dere ve çayların, geçtikleri yerleşim alanlarının kanalizasyon atıklarından, sanayi tesislerinden ve tarım alanlarından taşıdığı kirlilikle ve çevresindeki atıkları yağmur sularıyla, taşkınlarla, drenajla GÖLE TAŞINMASI sonucunda, su, toprak -hava aşırı oranda kirlenmesine neden olmaktadır.
Üniversite vb. araştırma gruplarının TÜBİTAK işbirliğiyle yapmış oldukları çalışmalarda, ” ağır metallerin göl dibindeki çamura hızlı bir şekilde geçtikleri ve çamurdan da kökleri aracılığıyla bitkilere geçeceği belirtilmektedir. PESTİSİT GRUBU TARIM İLAÇLARININ BULUNDUKLARI ORTAMDA ÇOK UZUNYILLAR KALABİLDİĞİ VE BUNLARIN DİP ÇAMURUNDAN SUYA, TEKRAR TOPRAĞA GEÇTİKLER.”
SDÜ-TÜBİTAK PROJESİ: dikkat çekilen raporda ; gölde azot, fosfor miktarının çok yüksek değerlerde olduğu, göldeki normal koşullarda 10 mikrogram/litre olması gereken ARSENİK miktarının, göl suyu ortalamasının 12 mikrogram/litre göl havzasındaki yer altı sularında ARSENİK değerinin 24,1 mikrogram/litre’ye ulaştığı bildirilmiştir… Gölün bu değerler doğrultusunda suyunun 1V.Sınıf yani “Çok Kirlenmiş Su” sınıflandırılmasında yer aldığı da belirtilmektedir. Isparta merkezde yaklaşık iki yüz bin kişi Eğirdir Gölü’nün suyunu içme suyu olarak kullanmıştır. Eğirdir, Gelendost, Yalvaç ,Atabey ve Senirkent’te yaşayan yaklaşık 200bin kişi gölden tarımsal sulama, balıkçılık ve turizm amaçlı olmak üzere de toplam 600bin kişi gölden doğrudan yararlanmaktadır. Milyonlarca kişide göl havzasının tarım ürünlerini (Elma…Kiraz… Balık…Peynir vd…) tüketmektedir.
İÇİN TEMİZ SE; ETRAFINI TEMİZ
OLMASI DAHA KOLAY….
Çünkü, Su hacmi bakımından Ülkemizin en büyük tatlı su gölü(2014)olan Eğirdir Gölü için; yapılacak projeler Projeler hem çok masraflı hem de 20-30 yılda anca çıkmakta. Kirlilikle ilgili bilinen ilk proje olacaktır kuşak projesi ama; gölün içerisinde kalıcı olan ağır metallerle yüklü ve sürekli sorun oluşturacak dip çamurunu mekanik –biyolojik yöntemlerle temizlemezsen, içi hala kirli -hastalık yüklü, dışın temiz olacaktır.. Sorun, hastalık; önce gölün içinde…
Bunu Nafiz Yürekli Koyu’nun yapıya açılması ve adalar arasına köprü yapılması konusundaki gibi, her “devrin adamları” gibi bilim insanlarını “istemezükcü” gibi görmek ve asıl çözümden uzaklaşmak bilimsel hatadır ve bilim insanları medeniyet,kalkınma düşmanı değildir.. Aklın, bilimin yolu hep birdir. Saygılarımla…