KAPA GÖZLERİNİ
Oku çocuk:
Yeniçeri Ocağı, devşirmelerden oluşmuş askerdir. Hıristiyan teb’adan ya da savaş esirleri içinde bulunan çocuklar önce sünnet edilerek aldıkları Türk adı ile bir Türk köylüsünün yanına verilirlerdi. Verildiği ailede Türk-İslâm kültürüne göre yetiştirilen çocuklardan uzun boylu, yakışıklı ve iyi aile çocuğu olanlar Mekteb-i Enderun’a açık olan Saray Ortaokuluna girerlerdi. Bu okulda başarılı olanlar Topkapı Saray-ı Hümâyûnu’nda eğitim görürlerdi. Buradan çıkan devşirmelerin pek çoğu sadrazam, yüzlercesi vezir, binlercesi de beylerbeyi olmuştur. Yeniçeri Ocağı’nda yetenek ve istidat sahibi olanlar subaylığa, generalliğe yükselmişlerdir. Enderûn-ı Hümâyûn’a girenler, yalnız devşirmeler değildi. Yüksek devlet adamlarının çocukları da buraya girerlerdi. Bir de mütevazı menşeli ve yüksek sanat yeteneği bulunan İstanbul çocukları padişah iradesiyle bu okula girerlerdi. Devşirilen çocukların iyi aileden ve kusursuz olması şartının yanında aynı aileden ikinci çocuk da alınmazdı. Devşirmelerin büyük çoğunluğu Hırvat (Hırvatistanlı, Bosnalı, Dalmaçyalı) ve Arnavut’tur. İkinci sırada Sırp, Bulgar, Rum, Ermeni ve Macar devşirmeler, çok az olarak da Ukran, Rus, İtalyan, Gürcü, Çerkez devşirmeler bu sistemde yerlerini almışlardır. Diğer ırklar yok denecek kadar azdır. (Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul 1983, C.IX, s. 351-352
Köyden doksan yamalı pırtılarla çıkarak öğretmen, subay, mühendis, milletvekili ve hatta cumhurbaşkanı olabilen köy çocuklarının olduğu yönetim biçimine CUMHURİYET denir. Hani düşmanı olduğun Atatürk’ün getirdiği...
Dostun, düşmanın kimmiş? Yakup Çavuş’u dinle çocuk:
“Düşman yalnız Yunan gavuru değildi ki yavrum. İngiliz’i vardı, Fransız’ı vardı, İtalya’sı vardı, Rusya’sı vardı, Ermeni’si vardı. Bir de bunlara yardım eden bizim hocalar vardı, şeyhler vardı, ağalar vardı, hainler vardı... Vardı da vardı... Çok şükür bizim bir Allahımız vardı, dir de Mustafa Kemal Paşamız...”
Anayasadan TÜRK kavramını çıkaracakmışsın!
Yavuz Sultan Selim'in, Veliahdı Kanunî Sultan Süleyman'a, ömrünün son günlerinde verdiği bir öğüdü aktarayım: “Osmanlı Teb'ası, Arap, Acem ve Türk'ten ibaret üç sınıftır. Arap parayı çok sever. Onlara bol ihsanda bulunmalı. Acem, iltifattan hoşlanır, onlara iltifat etmeli. Türk, sopadan başka bir şey anlamaz. Onlara da her şeyi zor ve şiddetle yaptırmalı.” (BÖCÜZADE, Süleyman Sami, Kuruluşundan Bugüne Kadar Isparta Tarihi -Bugünkü Dile Çeviren ve Yayımlayan: Dr. Suat EREN-, İstanbul 1983, Serenler Yayını)
Kapa gözlerini çocuk:...