GÖZYAŞI
ABD Başkanı Obama, ülkesinde silahlı saldırıya uğrayan vatandaşlarının ailelerini kabul etti. Okullara yapılan saldırılara değinirken gözyaşlarını koyuverdi. Dünyanın her noktasında, her taşın altından çıkan, Ortadoğu’nun ve Güneydoğu Anadolu’nun kan gölüne dönmesinin baş aktörü çıyan ülkenin başkanının gözyaşlarının samimiyetine inanmam mümkün müdür?
Ordu’lu yoksul aile çocuğu Nuh Özdemir, şehit oldu. Cenazesinin kaldırılması aşamasında ekranlara yansıyan şehit evini, AOÇ’ne yapılan saray başta olmak üzere yüksek güvenlikli yaşam siteleriyle karşılaştırma gereği duydum. Basına sızan habere göre, evinin yenilenmesi teklifine babasının verdiği yanıt, Başbakanımızı ağlatmış.
“Yemen yolu çukurdandır.
Karavanam bakırdandır.
Varsılımız bedel verir.
Askerimiz fakirdendir.”
Çok değil az geçmişte, gözyaşlarını ekranlara akıtan zat-ı şerifleri de görmüştük.
28 Aralık 2011, Uludere...
11 Mayıs 2013, Reyhanlı...
13 Mayıs 2014, Soma...
5 Haziran 2015, Diyarbakır...
20 Temmuz 2015, Suruç...
10 Ekim 2015, Ankara...
12 Ocak 2016, İstanbul....
Bunlar, gözyaşlarının sel olduğu günlerdir. Seller, bu tavırla duracak mı sanırsın? Şunu unutmayasın: “Ortadoğu’da silahların dili, İngilizce’dir, Rusça’dır, Fransızca’dır, Almanca’dır. Ağıtların dili ise Türkçe’dir, Kürtçe’dir, Arapça’dır”
Dostun ötekilenip düşmanın baştacı edildiği aymazlığa söyleyeceğimi “sözü utandırmamak için” yazmayacağım. Timsahlar da gözyaşı dökermiş. Timsahların, masum gözyaşlarında boğulacakları umudumu asla yitirmeyeceğim.