KAR’I SEVİNCE
Kar, yaşamdır. Neden mi? Kar suyu, öyle yağmur suyu gibi hızla kayıp gitmez. Yerin derinlerine inerek yeraltı göllerini besler. O göllerden doğan kaynaklar, yeryüzü yaşamının sürekliliğini sağlar.
Bir önceki yazımda “ozon delindi, kışın ortasında yaza gelindi” demiştim. Meşhur sözdür: Allah’tan umut kesilmez.” Elbette kesilmez.
Ancak...
Ormanların ortasında taş-mermer ocağı, inşaat alanı açılarak; kimyasal atıklar suya, toprağa boca edilerek; zehirli gazlar havaya salınarak doğal yaşam alanları cehenneme çevrilince ölen solucanın, sümüklü böceğin, karıncanın, tırtılın, kuşun, balığın, kaplumbağanın (...) ahı adamı ondurur mu?
Bu satırlara başladığımda 2015-2016 kış mevsiminin ilk karı yağıyordu. İri taneli ilk kar... Sosyal çevremde “Koca Kar” diye anlattıkları bir dönem vardır. İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı yıllarda geçmiş olmalı. Kar kalınlığı bir metreyi bulmuş. Hayvanlarını köy pınarından sulayabilmek için ahırları ile pınar arasında yol açmışlar.
Çocukluğumda kar, bizi çok bekletmezdi. Ellerimiz mora keserdi ama karla oynamaktan geri durmazdık. Evlerimiz toprak damlı olduğundan hem üst damın, hem de ayak damının karını kürümek zorunda kalırdık. Karı kürümek için ağaç kürek, ağaç dergi(=tırmık) kullanırdık.
Mektep, medrese görmemiş, mürekkep yalamamış garip köylüler neden tırmık değil de “dergi” derlerdi? Öğretmenlik yaptığım Güneydoğu’nun bir köyünden 1975 yaz tatili için gelmiştim. Eş, dost bizdeydik. Rahmetli ebem (babaannem): “Köye gidebilmek için binitin var mı a yavrum?” diye sormuştu. O yıllarda “Öz Türkçe” düşmanlığı yaygındı. O düşmanlık bu gün bitmiş midir? Hayır!
Kar’ı severim, yaşamın güvencesidir. Dil de kar gibidir. Geleceğinin güvencesidir. Dilinin önemini anlayamamışsan öteki değerlerini de anlamamışsındır. ukarıdan söyleneni aşağıdakinin; aşağıdan söyleneni yukarıdakinin anlamadığı ve herkesin ayrı telden çaldığı bir belaya çatmışsındır. “Yılan, toprağı kıdım kıdım yalar” iken bütün değerleri sıfırlamışsındır.
Güneydoğu’da savaş var, şehitler güz yaprakları gibi. Kimi öz yönetimin, kimi başkanlığın derdinde. Zam sağanakla, enflasyona gelince gül ile gülistan. Damla geldi, kepçeyle gidecek. Ortadoğu mezhep savaşına ha girdi, ha giriyor. Ortadoğu’nun abiliği elden uçuvermiş. Hukukta ve demokraside çağdaşlığı getirecek anayasayı, uzayın derinliklerinden beklediklerimiz yapıversinler gayri.
Bir kıssa:
Köyün genç delisi harman yerinde koşturuyormuş. Sevinçle ellerini çırparak “İyi olacak, iyi olacak” şarkısını söylüyormuş. Köylülerden iri merakla deliye yaklaşmış, “Hayrola aslanım, iyi olacak olan neymiş bakayım?” diye sormuş. Deli karşılık vermiş: “Anam çok hasta...”
Aradan bir kaç gün geçmiş. Deli bu kere aynı yerde “Kötü olacak, kötü olacak” diyerek telaşlı, üzgün koşturuyormuş. Bunu gören aynı köylü merak ve hayretle deliye yaklaşmış. “Hayrola aslanım, geçen gün iyi olacak diye seviniyordun. Ne oldu ki, kötü olacak?” diye sormuş. Deli karşılık vermiş: “Babam öldü...”
Kar gibi günlerinizin olması dileklerimle!