Yeni Yıl Kutlamaları Üzerine Fikirler
Bu açıklamayı yapmayı kendimce zorunlu buluyorum. Aslına bakarsanız bu tip konuların irdelenip yazılmasını çok da gerekli görmüyorum. Fakat zaman dilimi olarak yaklaştığımız ve toplumumuzu ikiye ve hatta bazen üçe bölen üzerinde derin tartışmalar vuku bulan bir konuya kendimce açıklama getirmek ve bu konuyla ilgili düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Olaylara hangi açıdan baktığınız kadar, baktığınız yerde ne görmek istediğiniz de önemlidir. Ve bana sorarsanız aslolan baktığınız yerde gördüğünüz şey, aslında içsel olarak görmeyi umduğunuz şeydir. Çoğu zaman farkında olmazsınız fakat düşüncelerin öznel oluşu bence bu temellidir. Bir olguya temelden olumlu bakmanızla, olumsuz temelli tarafsız bakmanız arasında ateş böceğinin aydınlatma kabiliyeti ile güneşin aydınlatma kabiliyeti arasındaki kadar fark vardır. Yani siz bir kutlamanın sebepsiz ve gereksiz olduğunu düşünmeyi seçerseniz artık sizin için bu dünyada kutlayacak hiçbir şey kalmayacaktır. İspat isterseniz, toplumumuzda alışılagelmiş ve sıkça görülen doğum günleri bahsini irdeleyelim. Benim doğum günü kutlamalarına olumsuz bakan ve birazda huysuz biri olduğumu varsayalım. İşte karşı konulamaz savunmam; ‘Doğum günü kutlamaları çok basit bir mantık üzerine oturtulmuştur. Ana etmen sizin ana rahminden ayrılmanızdır. Eğer ana rahminden ayrıldıktan sonra yaşamaya devam ediyorsanız bunun adı hukuken sağ doğumdur. Bu durumun meydana çıktığı o gün, her yıl aynı gün tekrarlanmak üzere sevdikleriniz tarafından kutlanır. Partiler genelde kısa süreli olur. Sevdikleriniz sizin için sürpriz olacak şekilde hediyeler alır. Yani sizi tatmin edeceği varsayılan hediyeler tahmin ve iç güdü sonucu rastgele sizin rızanız veya isteğiniz olmaksızın seçilir. Siz de buna karşılık yapılan tören boyu mutlu görünerek gülümsemek ve gelen arkadaşlarınıza pasta ikram etme borcu altına girersiniz. Hediyelerin bir çoğunu beğenmesiniz fakat abartılı cümlelerle çok beğenmiş gibi davranırsınız. Bu gelenekselleşmiş bir ritüeldir. Teorik olarak bir yıl daha eskiyip, yaşlanan bir kişinin –ki bu onun doğal ölüme bir adım daha yaklaştığını gösteren bir alamettir, durumu hiç de kutlama yapılacak bir durum değildir. Zaten kaldı ki bir topluluğun kutlama yapması için topluma mal olmuş önemli bir gelişme yaşanmalıdır. Evet doğum sizin açınızdan önemlidir fakat toplum açısından çığır açan bir husus değildir. Belki fark etmemiş olabilirsiniz fakat çevrenizdeki tüm insanlar bu topluma doğarak katıldı. Doğum günleri bırakın kutlamayı oldukça sıkıcı ve endişe verici bir etkinliktir’
Görüldüğü gibi eğer bir şeyi kutlamak istemezseniz yüzlerce mantıklı bahane bulabilirsiniz. Tabi bunun tersi de mümkündür. Kutlama yapmak isteyen bir grup insan çok da fazla düşünmeden onlarca mantıklı sebeple kutlama yapabilir. Burada önemli olan kutlamanın size ne kattığı veya sizden ne götürdüğü meselesidir. Toplumumuzun ciddi bir kısmı dini gerekçelerle yılbaşı kutlamalarını olumsuz ve zararlı buluyor. Onlara göre toplumumuzun ileri vadede Hristiyanlaşma tehdidi var. Diğer bir grup ise bu kutlamaların örf ve adetlerimize zarar verdiğini ve bu şekilde Avrupai halkların kültürünü benimseyeceğimizi ve yavaş yavaş asimile olup köklerimizden kopacağımızı söylüyor. Yine sayısı azımsanmayacak bir grup bu tip kutlamaların sadece bir şeyler satabilmek veya eğlence mekanlarını doldurabilmek için bir araç olarak kullanıldığı görüşünde. Bu yüzden ya hiç kutlanmaması taraftarı ya da özel bir kutlamadan ziyade olabildiğince para harcamadan kutlama yanlısı. Kutlama karşıtı olan birbirinden tamamen farklı üç sosyolojik ve siyasi grubun temel görüşlerini saydım. Şimdi en eğlenceli kısma geldik. Bütün iddiaları çürütüyoruz ;)
Öncelikle katılmadığım husus yılbaşı kutlamalarının bir Hristiyan inancı olduğu yönündeki görüş. Bu görüş artık dünya genelinde çok da savunulan bir görüş değil. Fakat ülkemizde hala bu şekilde kabul görüyor. Bilinenin aksine yılbaşı kutlamaları ve Noel Günü inancı Hristiyanlık kaynaklı değil Pagan inancının Şamanizm destekli birer unsurudur. Yani düşündüğümüzün aksine Hristiyan propagandası içermez. Yine popüler bir söylence olan Noel Baba ismi verilen karakter İskandinav Mitolojisinden bire bir kopyalanmış bir figürdür. Eski İskandinavya’da Pagan inançları yaygın şekilde yaşandığı dönemden bahsediyorum. Bildiğimiz gibi en tanınmış dini motiflerinden biri Tanrı Odin karakteridir. Noel Baba'nın hediye getirmesi geleneği, İskandinav Mitolojisi'ndeki tanrı Odin'e dayanır. Odin, uçan atı Sleipnir ile avlanmaya gittiğinde, çocuklar Sleipnir için çizmelerinin içine havuç ve saman koyup şöminenin yanına asarlardı. Odin'in bu iyilik karşılığında çocuklara hediye ve şekerlemeler getirdiğine inanılırdı. Zamanla bu gelenek Avrupalı göçmenler vasıtasıyla Amerika'ya ulaştı. Çizme yerine büyük çoraplar kullanılmaya başlandı ve bu gelenek Noel'e dahil oldu.
Gelelim diğer asimilasyon iddialarına … Bu konuda teknik bir bilgim yok fakat herkes tarafından kabul görmüş ünlü bir ilim insanın benim de katıldığım görüşünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Habertürk'te Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı ile Teke Tek Özel'in konuğu olan Sümerolog Sayın Dr. Muazzez İlmiye Çığ, önemli tespitlerde bulunmuştu, aynen aktarıyorum: "Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu Hayat Ağacı. Sümerlerde de var. Bir ucunda Göktanrı’sı duruyor. Türklerde güneş kutsal ama Tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık'ta güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlıyor. Yani Türklerin Göktanrısı gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa halinde. 22 Aralık'ta gün geceyi yeniyor. Bunu "Yeniden doğuş bayramı" Türkler kutluyorlarmış. Türkistan'da bir ağaç varmış, akçam, ve bu akçam vaşka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı'ya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da ertesi sene için Tanrı'dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdela koyuyorlar. O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet Türkler yoluyla Avrupa'ya geçti. Konunun Noel'le alakası yok. İznik Konsili'nde pagan adeti görülen bu adeti İsa'nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu adet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yy'da Almanya'da başlıyor, daha sonra Fransa'ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor." Görüldüğü gibi ağaç süslemek veya yeni yıl kutlamaları dış kaynaklı yeni bir gelenek değil, atalarımızın inancı ve eski birer gelenektir.
Sonuç olarak: Türkiye toplumu gibi çok kültürlü ve kökleri eskiye dayanmasına karşın dış kaynaklı kutlama günlerine duyulan ilginin günden güne artması hususunda birkaç kelime söylemek istiyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi yeni yıl kutlamaları kültürümüze çok da uzak değil. Eleştirdiğim nokta yılbaşı kutlamasının yapılması veya yapıldığı zaman aralığı değil. Eleştirdiğim nokta kutlama şeklinin dış kaynaklardan aynen alınıp kültürümüze ve dini değerlerimize zıt unsurlar içermesine rağmen ısrarla empoze edilmeye çalışılmasıdır. Yani bence toplumumuz kullandığı takvimi esas alarak yılbaşı kutlamaları yapmalı ve/veya yapabilmelidir. Yeni yıl yeni umutlar demektir. Bir şeyi nasıl karşılarsanız artık bilinçaltınız o konuda sizi o şekilde yönlendirecektir. Yeni yıla dolu bir beyin ve stresli bir yaşamın üzerine bir de kutlama yapılmalı mı yapılmamalı mı tartışmasıyla girmek bana pek makul gelmiyor. Fakat kutlama biçimi acilen özgünleştirilmeli. Yani bak dünyanın burasındaki insanlar böyle kutlama yapıyormuş deyip, bu eğlence biçimlerini taklit etmek hem kendimize olan saygımızı düşürecek hem de gerçek manada eğlenme ve mutluluk duygumuzu harekete geçiremeyecektir. Sadece eğleniyor gibi görünebiliriz. Aslında sadece alışveriş yapıp dışarıda para harcadığınız bir gece yaşayacaksınız. Bence insan yaşamının kısıtlı oluşunu göz önünde bulundurursak, insan çok daha büyük mutluluklar hak ediyor. Bu sorunları zaten herkes biliyor, senin çözümün ne derseniz – ki iddiam meseleye kendimce çözüm getirmekti milli ve dini bayramlarımızın kutlama şekilleri revize edilip genç tabana yayılma sağlanmalıdır. Örneğin ben çok anlamlı bulduğum özel bir zaman dilimini telaffuz edeyim. Yerli Malı Haftası … Ben hiç mahalle halkıyla toplanıp bir gece çılgınca Yerli Malı Haftası kutladığımı hatırlamıyorum. Ancak çok basit devlet destekleriyle ve tabi gelir durumu yetersiz olan vatandaşlarımızı odak alan bir kutlama harika olabilirdi. Düşünsenize bir yardım faaliyeti ama kameralar orada değil. Güzel elbiselerinizi giyip ailecek sokaklara dökülüyorsunuz. Elinizde taşıyabildiğiniz boyutta ve düzgünce paketlenmiş gıda malzemeleri ve hediyeler var. (İnanın kullanmadığınız eşyaları kirli bir çuvala doldurup ihtiyaç sahiplerine göndermektense, onları güzelce paketleyip hediye kutularına koymanız çok daha insanca olacaktır.) Sokak sokak gezip Belediyelerce belirlenmiş alanlara bunları bırakıyorsunuz. Daha sonra bu insanlar şehrin sokaklarından ilerleyip şehir meydanında buluşuyor ve kendileri için hazırlanmış kurabiyelerden yiyip, güzel müzikler eşliğinde dans ediyor. İnsanlar hem eğlenip hem de birbirlerine gıda yardımında bulunuyorlar. Sizce de harika olmaz mıydı ? Ya da dini günleri sadece Arapça dilindeki söylemlerle (Çoğu zaman halkın büyük çoğunluğunun hiçbir şey anlamadığı ) ve birkaç duayla geçiştirmek yerine bugüne has birkaç faaliyet düzenlenebilir. Bu düzenlemeler sosyologlar eşliğinde yapılıp halkın değerlerini zedelemeden ama gençleri ve toplumun genelini içine çekecek nitelikte olacak şekilde yapılabilirse işte o zaman kendi özel günlerimizin değerini anlayıp kendimize özgü kutlama gelenekleri ortaya çıkarabiliriz ve bu durum bırakın ülkemizdeki insanların ilgisini, tüm dünyayı etkileyecek büyük bir karnavala bile dönüşebilir. Daha fazla uzatmadan basit bir bilgi cümlesiyle yazımı tamamlayıp her zaman olduğu gibi yorumlama işini tabi ki siz değerli okurlarıma bırakacağım. Yeni yılınız veya adına her ne diyorsanız size mutluluk ve huzur getirsin, esen kalın …
‘’ Günümüzdeki Noel Baba imajı, karikatürist Thomas Nast'ın 3 Ocak 1863 tarihli Harper's Weekly dergisinde yayınlanan çizimlerine dayanır. Popüler Noel Baba imajı ise çizer Haddon Sundblum'un, 1931 yılından itibaren Coca-Cola şirketi için hazırladığı çizimlerle son halini almıştır. ‘’