EĞİRDİR GÖLÜ, NASIL KURTULUR ?!!!
İŞTE EĞİRDİR GÖLÜ’ NÜN KURTULUŞ REÇETESİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
AKIN / ÖZEL
İKİNCİ BÖLÜM
Toksik etkili kimyasalın, “ÇEVRE” ye “KİRLETİCİ” olarak verilmesiyle, bu kirleticinin halkın kullandığı HAVA, SU ve TOPRAK’ taki etkileri… Bu olguyu özetleyecek olursak;
Öncelikle, coğrafi yapıya baktığımız vakit, Isparta yıllarca kozmetik sanayide kullanılan (Gülyağı ve Gülsuyu, Nane yağı ve suyu, Kekik yağı ve suyu vs.) Aromatik Uçucu Yağ üretildiği ve 19. Yüzyılda, doğrudan PARİS’ e ihraç edildiği, bilinen tarihi bir vakıadır…
***
Bilimsel olarak bu durum incelendiğinde; Isparta ve İlçelerinin “MİKRO KLİMASI” Uçucu Yağ Bitkileri (= AROMATİK BİTKİLER) nin üretimi bakımından çok uygundur… Onun için, 200 yılı aşkın zaman dilimi içerisinde, yukarıdaki verilen bilgiler, Bölgenin ekonomisini bire bir etkilemiştir…
Nitekim; Gülyağı ve Afyon (=Haşhaş) Yağ Bitkileri, Köylünün temel geçim kaynağı olmuştur… Bu bilimsel gerçekten hareketle, “TEKNİK ZİRAAT” uygulamasına geçildiğinde, MEYVECİLİĞİN GELİŞMESİ, bu “MİKRO KLİMA” ile doğrudan ilişkilidir… Biz bu durumu, EĞİRDİR GÖLÜ ve Isparta ilinin coğrafi yapısına bir göz atarak, daha anlamlı bir sonuca varmamız mümkündür…
***
Hepimizin bildiği gibi, Isparta ili, GÖLLER YÖRESİ’ nin önemli bir yerleşim yeridir. Kuzeydeki Sultan Dağlarını, güneyine bakan üç önemli “SU HAVZASI” nı görmekteyiz…
1 ) Doğuda BEYŞEHİR GÖLÜ HAVZASI,
2) Ortada EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASI,
3) Batıda BURDUR GÖLÜ HAVZASI.
Eğirdir Gölü’ nü besleyen temel yapı; Sultan Dağlarının güneyindeki SU HAVZASI’ dır… Ve bu; güneye doğru, KOVADA VADİSİ ile KARACAÖREN’ e ulaşmakta ve Akdeniz’ e varmaktadır…
***
EĞİRDİR GÖLÜ, 60 YILDA NEREDEN NEREYE GELDİ?!!!
Eğirdir Gölü’ nün ( 60 ) yıl içerisindeki, nereden nereye geldiğini, kısaca özetleyelim: Eğirdir Gölü’ nü besleyen bu kuzey Derelerinin tamamında ALABALIK vardı, bugün ise yok!!! Nedenine baktığımızda, Bu Derelerin çoğu, yazın kuruyan Dereler!!!
Peki, o zaman Balıklar nereden gelişiyor?!!! İşte, bu Derelerin, EĞİRDİR GÖLÜ ile birleştikleri DELTA’ larda, “DOĞAL BALIK HAVUZLARI” vardı. Bildiğimiz gibi, ÇİÇEK, SIRAZ yöre adlarıyla bilinen ALABALIK türleri, günümüzde bulunmamaktadır. Bunun nedenine baktığımızda; “DOĞAL BALIK HAVUZLARI” olarak nitelendirdiğimiz bütün DELTA’ ların, YOSUN’ larla kaplı, OKSİJENSİZ SULAK ALAN’ ın oluştuğunu göstermektedir!!!
Aslında, sistematik bir bilimsel araştırma ile Göl Sularına salgılanan Karbondioksit, Karbon monoksit (=CO2 – CO ) oranlarının ölçülmesi, mevsimlere göre artış oranlarının belirlenmesi, ayrıca NİTRAT miktarının, FOSFAT miktarının ve organik materyallerin oranının, deneysel olarak belirlenmesi gerekmektedir…
Her ne kadar, yapılan ölçümlerde, “AĞIR METAL” oranı, az gibi bir yargıya varılmakta ise de, GÖLÜN ASIL KİRLİLİĞİ; ORGANİK KİRLETİCİ İLE ZENGİNLEŞMİŞ OLMASI, BUNA PARALEL OLARAK ( NO2 – PO3 ) AZOT VE FOSFAT ARTIŞI OLDUKÇA KORKUTUCUDUR!!! ALG’ LERİN AŞIRI ÜREMESİ, BU KİRLİLİĞİN MEVCUDİYETİNİ GÖSTERİR!!! SİSTEMATİK OLARAK, GÖL SUYUNUN BASİTÇE ( pH ) DERECESİ, SAĞLIKLI ŞEKİLDE ÖLÇÜLSE, EĞİRDİR GÖLÜNDEKİ BU EKOLOJİK DEĞİŞİKLİĞİ TAKİP ETME İMKÂNI VEREBİLİR…
***
DEVAM EDECEK…