KASIM GÜLEK
1950
seçimleri neredeyse CHP'yi çökertmiş gibiydi. Parti teşkilatının açık olduğu
yerlerde bile, kalan az sayıda üyelerin umutları kalmamıştı. Yalvaç'ta Belediye
başkanlığını CHP adına sürekli elinde tutan güçlü kişinin kardeşi; bu
umutsuzluk içinde, Demokrat Parti'den milletvekili olan İrfan Aksu
taraftarlığına soyundu ve oradan belediye başkanı oldu.
Gelendost
Kaymakam vekili iken; üç kişinin Halk Partili olduğu söyleniyordu.
1-
İlçenin tek yargıcı,
2-
Jandarma kumandanlığı yapan assubay;
3-
Avşar köyünün Ağası...
Bakanlığın
telgrafıyla birkaç ay kaymakam vekilliği yaptığım Burdur'un Bucak ilçesinde de
durum farklı değildi.
Maiyet
memuru olduğum Isparta'ya döndüğümde;
çarşıda dolaşırken birisi omzuma
dokundu. Dönüp baktım, "Vali bey seni çağırıyor!" dedi, sivil
polismiş. Merdivenleri çıktığımda Katipler telaş içindeydi. "Vali muavinin
koltuğuna oturacaksın! Hiç kalkmayacaksın!" dediler.
Sordum:
"-Vali
bey nerede?
-Kazalara
gitti!
-Vali
Muavini?
-Köylere
gitti.
Artık
vali vekili imişim! Epeyce oturdum, Sonra merdivenlerden kalabalık sesler
geldi. Başlarındaki CHP il başkanı Avukat Tahsin Argun imiş. Katipler, Vali
yerine benim baktığımı söylediler. Gelenlerin hepsi açık kapıdan beni süzdüler;
22 yaşındaydım fakat çocuk görünümündeydim. Kurulan oyunu anlamış gibi hiç bir
şey söylemeden çekip gittiler. Yarım saat sonra Vali'nin baş odacısı, beni
çağırdı; Valilik makamının kilitli kapısını ve iç içe, iki odayı daha açtı;
Vali bey, bir iktidar milletvekiliyle oturuyorlardı. "Ne oldu?" diye
sordular; anlattım. Vali "Orada otur, Akşama kadar hiç kalkma!"
emrini verdi.
Meseleyi
birkaç gün sonra anladım; Kasım Gülek, belediye sinemasında konuşma yapacakmış.
Kentin elektriğini kesmişler. Karanlık salonda mikrofon da çalışmamış!
Belediyenin motorla ürettiği elektrik o gün kasten çalıştırılmamış. Vilayete
şikayete gelecekleri bilindiğinden; karşılarına ben çıkarılmışım. Kasım Gülek ismini sıkça duyar ve gazetelerde görür oldum.
CHP'yi ayağa kaldırmak için köy kent dolaşıyormuş. Adanalı zengin bir
ailedenmiş, çok yabancı dil biliyormuş. Kardeşi Jip bayii imiş, partiye 8 jip
bağışlamışlar... vs. vs... Birleşmiş Milletler tarafından Kore'de
görevlendirildiğini; bildiği 8-10 dilden başka, Kore dilini de öğrendiğini
gazete okudum. Kader 1965 seçimlerinde beni Meclise gönderdi; orada tanıdım
kendisini. Ahbap olduk. Bahçelievler'deki villasına davet etti. Çimenlerin
üstünde sofra kurulmuştu. 3-4 yaşlarında iki çocuğu vardı. Geç evlenmiş. Onun
partiyi güçlendirmesi ödüllendirilmedi; birçoklarını kıskandırdı; yararını en
çok Ecevit hareketi gördü. Sol kelimesinin sıkça kullanılması, oyları
beklediğimizden çok azaltmıştı.