GÜLÜN- TAŞIN ÖYKÜSÜ AYNI...
Taş ve gül doğanın ürünü… Doğa ve ürünleri akılcı kullanımlarla geleceğe taşınırsa; torunlara- gelecektekilere emanetlerini teslim etmeye sözümüz ve yüzümüz olur… 1970 yıllarda öğretmenlerimiz; Isparta denince- ekonomisinden söz edilince gül ve halı derdi… Isparta demek gül bahçeleri demekti… Gül, halı bitti! TAŞ verelim(!)…
Gül; Isparta gülü… Fransa’ya, Japonya’ya “BİR KAMYON” Isparta Gülü verdiğimizde; bize “BİR KİBRİT KUTUSU” kadar işlenmiş ürün verildiğini söylerlerdi… Neden ….Çünkü, ürettiğimizi, işleyemiyor, değerlendiremiyorduk… Aradan otuz yıl geçti gülü işlemeye yöneldik(?) de… Gül bahçeleri, gül tarımı yok oldu… “Atı alan.. Isparta ekonomisinde DAĞLARIN TAŞLARI ve GÖLCÜK var…! İkisi de doğal, “sermaye”, Evini satmak(!)
2010’lu yıllardayız Fransa’ya, İtalya’ya, Japonya’ya, Çin’e “KOMYONLARCA TAŞ” veriyoruz – SATIYORUZ… Bir el arabalık ürün veya eşdeğeri para alıyoruz… Taşımızı tekrar satın alıyoruz… Övünüyoruz taşımızı sattık, para kazandık… Kaybettikleriniz…Yarın…
Dün GÜL, bu gün TAŞ…”Karşı çıkmayın…” Birkaç kişiye iş, okula, camiye, spora, yola yardım için … yolu bul… “Dağınızı, taşınızı verin, ses çıkarmayın(!)”… Veya “ne yapalım devlet izin veriyor” deyin.. Siz izin verdiniz mi? Kimin adına, neye karşılık…?
KIZIL AKBABA, GEYİK, DAĞ KEÇİSİ;
SÜTÇÜLER KEKİĞİ “TAŞ OLMAKTA”…
Bölgemizde; Bozburun Dağları, Karacaören Baraj Gölü, Sütçüler’in Çandır Köyü yaylaları, Yazılı Kanyon, Kovada Gölü’nden, Eğirdir ve Isparta’yı içerisine alan da açılan çok sayıdaki mermer ocakları; NESLİ TÜKENMEKTE OLAN ve KORUMA ALTINA ALINAN; Geyik, Kurt, Çakal, Dağ Keçisi, Keklik ve Kızıl Akbabaların tek geçiş yollarını, yaşam yerlerini yok etmektedir. Dünyada sadece bölgede yetişen “Sütçüler Kekiği” tehlike altındadır. Bu dağlar; bir çok doğal canlı türleri yönünde de oldukça zengin olan Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatını geliştirme bölgeleridir… Buna rağmen, para için, mermer ocakları, bu hatta “doğa katliamına” neden olmaktadır…
GÜL DİLİR DE, TAŞ…?
Üzücü olanı; topraklarımıza Isparta Gül’lerinin fidanlarını dikeriz de; Taş-Mermer Ocaklarında yok edilen taşları yerine dikemeyiz… O taşlar nasıl ve ne zaman oluştu? Biliyorsunuz… “Taşçılar” eski haline döndüreceğiz demekteler!!!! Kim inanır? Nasıl?
1cm toprak 1000 yılda oluşmakta, TAŞLAR kaç milyon yılda oluşur, doğa üstü gücünüz mü var? Ancak eski fotoğraflarını asarsanız… Yazık; taş toprak, ağaç, börtü böcek birkaç yılda hızla yok edilmekte… Taş- toprak- bitki- böcek vb. temiz su -hava demek, suyun fabrikasının olmadığı gibi havanın, toprağın, taşında fabrikası yok… Nasıl eski haline dönüştüreceksiniz?
Avrupa’nın hiçbir ülkesinde böyle bir yok ediş, “doğa katliamı” göremezsiniz… Onlar taşlarını ağaçlarını böceklerini vermemekteler… “Satmamaktalar….” Neden??????!!!!! Bizimkiler mi çok kıymetli... Onlarınki… Para; her şey değil… Vicdan-sızlar… olanlara…
Taşı-kayayı satmakla ekonomi düzelmez
Elbette doğadan ekonomik yönden de yararlanacağız, taş ocaklarımız olacak, ama bu şekilde değil… Kendi işleme teknolojisini kurmadan- geliştirmen “yabancı ülkelere” ham madde olarak a veya “yabancıların” ülkemizde kurdukları işletmelere vererek “taşeronlukla” değil… Önce, günümüz dünya teknolojisine uygun işleme ünitelerini kurduğumuzda, taşı biz işlediğimizde, “bir el arabası kadarına” razı olmayacağımız gibi, taşlarımızın - doğamızın kayıpları ;on bin, yüz bin kat daha az olacak… Tozundan, kimyasalından; havamız, suyumuz topraklarımız, ürünlerimiz kirlenmeyecek. Taşı-kayayı satmakla ekonomi düzelmez… Ya sonrası... Sıradaki…?
ORTA ASYADAN GÖÇ
“GÜL ve TAŞIN” ÖYKÜSÜYLE AYNI…!
Doğa yaşam alanımız; evimizin temeli, çatısı tahrip edilmemeli, doğa milyonlarca milyarlarca yıl önce oluşmuş; bir vücut, bir beden…. Bedenimizden parçalar kopmamalı, dokusu tahrip edilmemeli... Doğada açılan bu tür yara ve kirliliklerin telafisi yoktur..
Geçmişte yaşananlardan hala ders çıkarılamadı, doğa- “sermayeye” tüketilmeye devam edilmekte. Orta Asya’dan neden göç ettik… Yaşadığımız yerleri, Orta Asyalaştırırsak nereye gideceğiz… “Toprak, su, hava…Vatan… bir kepçe, bir karış vermeyiz…”de! Taşı-dağı satarız…. Ta Çin’e bile göndeririz(!) Her tarafı para dönüştürseniz …”Parayı yiyemezsiniz….” Para; su hava toprak, barınak besin değil…” Bu “ekonomik, soğuk doğa savaşına” son verelim… Sonrasında da burada oluşacak; sele, kuraklığa, kıtlığa; “doğal afet” demek... İnsanın afeti…