GÜLÜN- TAŞIN ÖYKÜSÜ AYNI...

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,GÜLÜN- TAŞIN ÖYKÜSÜ AYNI...
Haberin Tarihi: 15.9.2015 10:53:00 - Okunma Sayısı:1684 defa okundu.

GÜLÜN- TAŞIN ÖYKÜSÜ AYNI...

 

Taş ve gül doğanın ürünü… Doğa ve ürünleri akılcı kullanımlarla geleceğe taşınırsa; torunlara- gelecektekilere emanetlerini teslim etmeye sözümüz ve yüzümüz olur… 1970 yıllarda öğretmenlerimiz; Isparta denince- ekonomisinden söz edilince gül ve halı derdi… Isparta demek gül bahçeleri demekti… Gül, halı bitti! TAŞ verelim(!)…

            Gül; Isparta gülü… Fransa’ya, Japonya’ya “BİR KAMYON” Isparta  Gülü verdiğimizde; bize “BİR KİBRİT KUTUSU” kadar işlenmiş ürün verildiğini söylerlerdi… Neden ….Çünkü, ürettiğimizi, işleyemiyor, değerlendiremiyorduk…  Aradan otuz yıl geçti gülü işlemeye yöneldik(?) de… Gül bahçeleri, gül tarımı yok oldu…  “Atı alan.. Isparta ekonomisinde DAĞLARIN TAŞLARI ve GÖLCÜK var…! İkisi de  doğal, “sermaye”, Evini satmak(!)

    2010’lu yıllardayız Fransa’ya, İtalya’ya, Japonya’ya, Çin’e “KOMYONLARCA TAŞ” veriyoruz – SATIYORUZ… Bir el arabalık ürün veya eşdeğeri para alıyoruz… Taşımızı tekrar satın alıyoruz… Övünüyoruz taşımızı sattık, para kazandık… Kaybettikleriniz…Yarın…

            Dün GÜL, bu gün TAŞ…”Karşı çıkmayın…” Birkaç  kişiye iş, okula, camiye, spora, yola yardım için … yolu  bul… “Dağınızı, taşınızı verin, ses çıkarmayın(!)”… Veya “ne yapalım devlet izin veriyor” deyin.. Siz izin verdiniz mi? Kimin adına, neye karşılık…?

            KIZIL AKBABA, GEYİK, DAĞ KEÇİSİ;

            SÜTÇÜLER KEKİĞİ “TAŞ OLMAKTA”…

            Bölgemizde;  Bozburun Dağları, Karacaören Baraj Gölü, Sütçüler’in Çandır Köyü yaylaları, Yazılı Kanyon, Kovada Gölü’nden, Eğirdir ve Isparta’yı içerisine alan da açılan çok sayıdaki mermer ocakları;  NESLİ TÜKENMEKTE OLAN ve KORUMA ALTINA ALINAN; Geyik, Kurt, Çakal, Dağ Keçisi, Keklik ve  Kızıl Akbabaların  tek geçiş yollarını,  yaşam yerlerini  yok etmektedir. Dünyada sadece bölgede yetişen “Sütçüler Kekiği” tehlike altındadır. Bu dağlar; bir çok doğal canlı türleri yönünde de oldukça zengin olan Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatını geliştirme bölgeleridir… Buna rağmen, para için, mermer ocakları, bu hatta  “doğa katliamına” neden olmaktadır…

            GÜL DİLİR DE, TAŞ…?

            Üzücü olanı; topraklarımıza Isparta Gül’lerinin fidanlarını dikeriz de; Taş-Mermer Ocaklarında  yok edilen taşları yerine dikemeyiz… O taşlar nasıl ve ne zaman oluştu? Biliyorsunuz… “Taşçılar” eski haline döndüreceğiz demekteler!!!! Kim inanır? Nasıl?

            1cm toprak 1000 yılda oluşmakta, TAŞLAR kaç milyon yılda oluşur, doğa üstü gücünüz mü var? Ancak eski fotoğraflarını asarsanız… Yazık; taş toprak, ağaç, börtü böcek birkaç yılda hızla yok edilmekte… Taş- toprak- bitki- böcek vb.  temiz su -hava demek, suyun fabrikasının olmadığı gibi havanın, toprağın, taşında fabrikası  yok… Nasıl eski haline dönüştüreceksiniz?

            Avrupa’nın hiçbir ülkesinde böyle bir yok ediş, “doğa katliamı” göremezsiniz… Onlar taşlarını ağaçlarını böceklerini vermemekteler… “Satmamaktalar….” Neden??????!!!!! Bizimkiler mi çok kıymetli... Onlarınki… Para; her şey değil… Vicdan-sızlar… olanlara…

            Taşı-kayayı satmakla ekonomi düzelmez

            Elbette doğadan ekonomik yönden de  yararlanacağız, taş ocaklarımız olacak, ama bu şekilde değil… Kendi işleme teknolojisini kurmadan- geliştirmen “yabancı ülkelere” ham madde olarak a veya “yabancıların” ülkemizde kurdukları işletmelere vererek “taşeronlukla” değil… Önce, günümüz dünya teknolojisine uygun işleme ünitelerini  kurduğumuzda, taşı biz işlediğimizde, “bir el arabası kadarına” razı olmayacağımız gibi, taşlarımızın - doğamızın kayıpları ;on bin, yüz bin kat daha az olacak… Tozundan, kimyasalından; havamız, suyumuz topraklarımız, ürünlerimiz kirlenmeyecek. Taşı-kayayı satmakla ekonomi düzelmez… Ya sonrası... Sıradaki…?  

            ORTA ASYADAN GÖÇ

             “GÜL ve TAŞIN” ÖYKÜSÜYLE AYNI…!

            Doğa yaşam alanımız; evimizin temeli, çatısı tahrip edilmemeli, doğa  milyonlarca  milyarlarca yıl önce oluşmuş;  bir vücut, bir beden…. Bedenimizden parçalar kopmamalı, dokusu tahrip edilmemeli... Doğada açılan bu tür yara ve kirliliklerin telafisi yoktur..

            Geçmişte yaşananlardan hala  ders çıkarılamadı, doğa- “sermayeye” tüketilmeye devam edilmekte.  Orta Asya’dan neden göç ettik… Yaşadığımız yerleri, Orta Asyalaştırırsak nereye gideceğiz… “Toprak, su, hava…Vatan… bir  kepçe, bir karış vermeyiz…”de!  Taşı-dağı satarız…. Ta Çin’e bile göndeririz(!) Her tarafı para dönüştürseniz …”Parayı yiyemezsiniz….” Para; su hava toprak, barınak besin değil…” Bu  “ekonomik, soğuk doğa  savaşına” son verelim… Sonrasında da  burada oluşacak; sele, kuraklığa, kıtlığa; “doğal afet” demek... İnsanın afeti… 

            EĞİRDİR’İN DAĞLARI YOK OLMAKTA… YA İKLİMİ?

            Taşın varsa suyun, iklimin, toprağın, Eğirdir Göl  havzasının dağları taşı giderse. Boğzova’nın nemi, havası, rüzgarı, gölün suyu gider…. ”Gören, bilen de, sesini çıkarmayan da sorumlu… ” Dün gül, bugün dağ, yarın? “Doğamı; sat-ma-tırma..”. “En iyisi…! ”?!

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap