EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASINDA ARTAN MADEN OCAKLARI …
EĞİRDİR GÖLÜ ve HAVZASI EL BİRLİĞİ İLE YOK EDİLMEYE Mİ KARAR VERİLDİ !!!
Günümüzde küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkileri hissedilir derecede artarken, Maden Yasası’nda yapılan değişikliklerle önemli ekosisteme sahip olan yörelerimiz, dağlarımız ve orman alanlarımız hızla madenciliğe tahsis edilmektedir.
Isparta’da mermer ve diğer maden yatakları daha çok Aksu, Eğirdir Yalvaç ve Sütçüler ilçelerinde ve Karacaören 1 baraj gölünün içinde bulunduğu Dereboğazı havzasında bulunmaktadır. Bu bölgeler yağış, nem ve yükseklik bakımından da KIZILÇAM VE KARAÇAM ORMANLARININ en iyi yetişme bölgeleridir. Bu ormanlar, toprak ve su kaynaklarının korunması, biyolojik çeşitliliğin sürekliliğinin sağlanması ve iklim değişikliğinin olumsuz etkisinin azaltılması gibi önemli çevresel konularda anahtar role sahiptir …
* * *
Eğirdir Gölü havzasındaki ormanlık ve dağlık alanlar da son yıllarda hızla ve kontrolsüz bir şekilde artarak mermer ocağı işletmelerine tahsis edilmektedir …
Evet madencilik sektörü, ülkemizin kalkınması için gerekli sektörlerden biridir. Madencilik ürünleri, sanayi ve inşaat sektörleri başta olmak üzere pek çok alanda kullanılarak ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Evet diğer madenler gibi mermer ocakları da işletilmeli, bölge ve ülke ekonomisine katkısı sağlanmalıdır …
Bu amaçla firmalar, maden işletme ruhsatlarını almadan önce ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen uygun görüş yazılarına dayanan ÇED RAPARLARINI (Çevresel Etki Değerlendirmesi) hazırlatarak ÇED KARARI’nı alıyorlar. Ocaklardan, çevreye kimyasal atık, işletme suyu ve pasa atıkları atılmaması, yerleşik halka zarar verilmemesi, ocak faaliyetlerine son verildikten sonra ocakların rehabilitasyonunun yapılması, bölgeye uygun ağaçlandırılması hususlarında taahhütler veriyorlar …
* * *
ANCAK BÖYLE Mİ OLUYOR ???
Devlet madenciliği desteklerken yerli halk neden karşı çıkıyor. Tabi ki doğal yaşam şartları ve sağlıklarını kaybetmeleri yüzünden, doğanın fütursuzca tahrip edilmesi yüzünden, su ve toprak kaynaklarının kirlenmesi, yok olması yüzünden …
Mermer ocağı işletme RUHSATLARI; insanın GÖZÜNÜN İÇİNE SOKAR GİBİ güzelim doğa harikası Eğirdir Gölü’nü gören dağlık ve ormanlık alanlara mı, anayolları gören alanlara mı, insan sağlığını tehdit edecek şekilde yerleşim alanlarının dibine mi verilmeli??? Göl’ün UZUN MESAFELİ KORUMA ALANI’nda kalıyor diye dağların gölü gören cepheleri DELİK DEŞİK mi edilmeli ???
Madencilik neden doğru ve güvenli yapılamıyor. ruhsat sahipleri işletmeye başladıktan sonra KURALLARI ve VERDİKLERİ TAAHHÜTLERİ neden unutuyorlar ???
* * *
DOĞAL KAYNAKLARIMIZ KISA SÜREDE YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR DEĞİLDİR !!!
Şu anda işletilmekte olan maden ocaklarının % 90 dan fazlası son 10 yılda açılmış ocaklardır ve daha sonraki yıllarda rezerv durumuna göre hangi boyutlara ulaşacağını bilemiyoruz. Maden alanlarımız, doğanın kendisini bir daha onarması mümkün olmayacak şekilde tahrip ediliyor …
Denetim ve kontroller yetersiz, doğal çevreye zarar verdiği aşikar, maden atıklarından kaynaklanan ağır metal ve radyoaktif element kirliliğinin hem stratejik öneme sahip YERALTI SUYUNA hem de yan dereler yoluyla YÜZEY SULARINA karışarak su havzasına ulaştığı ve içmesuyu kalitesini bozduğu bilinmekte iken YARAR - ZARAR DEĞERLENDİRMESİ yapılarak daha UYGUN YERLERE ruhsat izni verilemez mi, ocaklar KORUMA - KULLANMA DENGESİ gözetilerek işletilemez mi ???
* * *
Pek çok örneğini, ülkemizin nice DEĞERLERİNİN geri getirilemez şekilde tahribinde gördüğümüz gibi Eğirdir Gölü ve çevresi de her bakımdan bir YIKIMIN EŞİĞİNDE gözüküyor. Yazımı bir Kızılderili Şefi’nin sözleriyle bitiriyorum.
“ Beyaz adam annesi olan TOPRAĞA ve kardeşi olan GÖKYÜZÜNE; alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakarsa, onun bu İHTİRASI toprakları çölleştirecek ve her şeyi yok edecektir …”