ALİ TAŞ’IN “BAĞLANMA” İSİMLİ KİTABI
OKUYUCUSUYLA BULUŞUYOR
İşadamı kimliği ile tanıdığımız Bilgisayar Mühendisi Hemşehrimiz Ali Taş’ın kaleme aldığı “Bağlanma “ isimli altıncı kitabı okuyucusuyla buluşuyor.
Kitap hakkında bilgiler veren hemşehrimiz Ali Taş: "Bilim ve Teknik dergisinin Eylül-22 sayısında yer alan bir araştırmaya göre ‘tek bir beyin molekülü, beynin olumlu ve olumsuz duyguları belirli anılara bağlayıp bağlanmadığını etkileyebiliyor’ görüşüne yer vermiştir. Gerçekten de insan beyninin duygu durum merkezinde (amygdala) bulunan nörotensin (neurotensin) hormonu duyguların insanları nasıl yönlendirdiğini göstermesi açısından ilginçtir. Bilindiği üzere beyin, sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşur. Sağ yarım küre olaylara bütüncül bakar, sol detaycıdır. Sağ olumsuzluk, sol olumluluk biriktirir. Sol yarım kürenin baskın kodu dil, sağ yarım kürenin baskın kodu vicdan (/ din)’ dir. En son gelişen ön beyin ise aklı temsil eder. Hepsi birlikte insandır ya da insanlığa dokunur. Dil, din, davranış, düşünce insandan topluma yansır, kültürü oluşturur.
Kültür deyince; dil, din kadar gelenek, görenek ve insani davranış ve karakterler önemlidir. Hoşgörüyü huzuru ilke edinen toplumlar, olaylara olumlu tarafından bakarlar. İnsanda başarıyı ilke edinen toplumlar, kazanan insanı görürler. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Konya (Karatay)’ da 2022 yılı Eylül ayında Samatra antik kentine ait kaleden getirilmiş, Bizans dönemine kadar kullanılagelmiş, dini yapılar (mimarisi) içerisinde yer alan, Türklere ait Türkçe Runik yazı bulunmuştur. Doç. Dr. İlker Sarı’ nın bulduğu yazıt, ‘Türkoğlu’ anlamına gelmektedir. Bu örnek, kültürün dil hassasiyetini göstermesi açısından ilginçtir.
Mevlana’nın Mesnevisinde yer alan bir hikaye; ‘üzümü aynı adlarla tanıyan dört kişinin kavgası’’ dır. Bu hikayeye göre gayesi üzüm yemek olan, ama aynı dili konuşamadığı için birbirini yanlış anlayan farklı milletlerden insanlar, yok yere kavgaya tutuşurlar. Bu da kültürün din hassasiyetini göstermesi açısından önemlidir.
Kültür ise bir bütündür. Anadolu’nun Türkleşmesi de bu iki hassasiyetin birlikte ortaya çıkmasıyla mümkün olmuştur. Prof. Dr. İlber Ortaylı bunu şöyle tanımlamıştır; ‘Anadolu’ nun Türkleşmesi (1071), kültürün yeniden biçimlenmesini sağlayan olaydır’.
İnsan için üç büyük tehlikeyi, Konfüçyüs şöyle tanımlamaktadır, ‘akıllı insanların duygusuz oluşu, duygulu insanların etkisiz oluşu ve etkili insanların akılsız oluşu’. İşte son araştırmalara dayanan ‘Bağlanma’ adlı kitabım bu konulara değinmektedir." dedi.