BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR YÜRÜTMEK ve SONUÇLARI ???!!!
EROL KESİCİ
“İŞTE EĞİRDİR'İN ÇILGIN PROJESİ!!! GEN
BANKASI KÜRESEL ISINMA ve çevresel felâketler, birçok canlıyı tehdit ediyordu…
EĞİRDİR GÖLÜ ve Türkiye’nin diğer Göllerinde balık popülâsyonu; aşırı avlanma,
avlanmada kullanılan kimyasallar ve patlayıcılarla, kuluçka zeminini engelleyen
BARAJ GÖLLERİ’nin kurulması ile azalıyordu… (Halkın Sesi AKIN)”
Başımıza ne geliyorsa biraz da bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup
“ahkâm” kesmekten geliyor. Bu da bazı kesimlerin işine gelmekte, sorunların
çözümlenmesine engel olduğu gibi artışına da neden olabilmektedir.
Eğirdir Gölü’nün balık popülâsyonunun azalmasında küresel ısınmadan
bahsetmek işin kolayını seçmektir. Eğirdir Gölü’nde çapak-sazan (aynı sazan aynı çapak mı?), siraz (var
denilen sıraz da aynı sıraz mı?), eğrez ne kadar, kavine gibi gölün doğal
yapısında yer olan gölün organlarını oluşturan balıkları yok eden
insanların, para hırsı nedeniyle tavuk çitliğine tikli sokmasıdır.
Göldeki 30-40- yıl öncesinin sazanını beğenmeyenler 40 yıl sonra ah vah deyip
sazanı aramakta… Sazan yetiştirmek için para harcamakta (göle milyonlarca balık
bırakmakta… Sonuç?)… Doğal alanlar
kimsenin tapulu malı ve çiftliği değildir. “Güçleriyle” doğalı-doğayı değiştiremezler.
Para
için gölün doğal balık –hayvan dengesini yok edip, gölü su deposuna dönüştürüp
ve bilimsel raporlara rağmen gölün kirlenmesine göz yummakla bir yere
varmazsınız. Ve hala Eğirdir Gölü’nde gölü katleden sudak-dişli balık
yetiştirmek hayallerini kurmakla, göldeki balıkları, canlıları ekomomik
–ekonomik değil yani şu para eder bu para eder gözüyle görerek, değer biçmek de
bilimdışıdır. Değer yaşamı oluşturmakla biçilmelidir. Para her şey değildir,
ama doğa her şeydir. Tüm canlılar doğanın ürünüdürler. Bizi para değil doğa
dünyaya getirdi yaşamak için daha çok paraya değil daha çok temiz suya toprağa
ve havaya ihtiyacımız vardır.
Gen
Bankası vb. çalışmalar çok önemli bir gelişmedir ve karşı olmak mümkün değildir
ama Eğirdir Gölü’nün gerçeklerini göz ardı ederek, olayları bir birine
karıştırmakla, zaman kaybedilmemelidir.
Eğirdir
Gölü’nün kenarındaki Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi’nin Isparta’ya
taşınmasına, Türkiye’nin İç Sularını
yöneten ve bağımsız kurumken Antalya'ya bağlı istasyona dönüştürülen ‘Eğirdir
Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü' için de sessiz kalmak yerine, buraları geri
kazanmak için projeler üretmek gerekmez mi?
Fakülte
ve Enstitü’nün Eğirdir’de olmasının önemi nedir? Türkiye’nin en büyük tatlı su
hacmine sahip olan(2011) Eğirdir
Gölü’nün, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinin araştırma-uygulamalı
eğitim konusunda en önemli konusu ve su kaynağıdır. Çılgın projeler bu kuruluşlarla daha da önem
kazanmaz mı?