OTOBİYOGRAFİ -5-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,OTOBİYOGRAFİ -5-
Haberin Tarihi: 9.7.2015 09:31:00 - Okunma Sayısı:1439 defa okundu.

-5-

            Gençliğimde, tahsil zamanlarımdaki düşüncelerim doğrultusunda; bizim bütün eski kültür varlıklarımızın Arap alfabesi ile kitaplarda yazılı olduğunu, yeni yazıya geçmemize rağmen, eski yazıyı da öğrenmemin elzem olduğunu anlayarak, kendi gayretimle bu emelime ulaşmıştım. Önce kitap harflerini okumayı, sonra rahmetli babam Ahmet Şapçı’dan kalan, eski el yazılı evraklar üzerinde çalışarak el yazısını okumayı başardım. Süheyl Ünver Hocamızın teship kurslarına devam ederken, bu süsleme sanatının ayrılmaz yanı olan hat sanatı hakkında da, daha derin bilgi sahibi olmak için, kurstaki bazı arkadaşlarımızın, zamanımızın değerli hattatlarından olan, muhterem Hacı Hafız Hasan Çelebi’nin Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki hanesinde, onun rahley-i tetrisine gideceklerini işidince ben de peşlerine takıldım. 1979 senesinin 11 Nisan’ında ilk dersimize başladık. Koruçeşme Cami avlusundaki evinin büyükçe olan misafir salonunun bir köşesine çalışma masasını koymuş. Biz vardığımızda masanın üzeri murakka yapılıp, kenarları ebrularla süslenmiş, büyüklü küçüklü yazı levhaları ve diğer malzemelerle dolu idi. Yeni yapılmakta olan Koruçeşme Cami’ne tatbik edilecek ve Sultanahmet Cami giriş kapısının üstündeki harap olmuş yazının tamirinde kullanacağı, aydınger üzerine yazmış olduğu yazıları gösterdi. Hayran olduk. Evinin duvarlarında murakka levhalar ve diğer güzel yazılar asılı. İlk gün benim ve arkadaşlarımın defterine harflerin yazılışı örneklerini, noktalama ölçüleri ile birlikte yazdı. Çalışıp, haftaya getirmemizi söyledi. Kamış kalemlerimizin uçlarını düzeltti. Yuvarlak işli, kalın ve beyaz porselenden, büyükçe bir kabın içinde, gene aynı porselenden yapılmış bir sap ile  is mürekkebi ezmekte idi. Bize yapılışını tarif etti ve şişelerimize birer parça koyarak, kullanırken sulandırmamızı söyledi. Mürekkep hokkamıza koymak için bir miktar ham ipek de verdi.

            Rık’a  kalemi ile başladığımız bu ders tam bir yıl sürdü. (Rık’a ile Rıkaa arasında fark vardır. Rıkaa da çoğu harfler biri birine bitişiktir. Gayet süratli yazıldığı, sitenoğrafik mahiyette olduğu için harfler biribirine bitişir.)

            Haftada bir gün, sabah, Cihangir’deki evinden çıkar Kabataş iskelesine giden en kısa yol olan dik merdivenleri iner, 10.30 yahut 11.00’de kalkan Vapurla karşıya geçerdim. Üsküdar’da dolmuşa binerek Hasan Çelebi Hocanın evine varırdım. Orada arkadaşlarla buluşur, hocanın evine girerdik. 8-10 kişi ile başladığımız kurs sonraları 3-4 kişiye düştü.

devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap