İZMİR’İN ADALETİ
Haber şu: “İzmir’de otomobillerinde 2860 ecstasy uyuşturucu hapla yakalanan dört sanık, polislerin usulsüz arama yaptıkları gerekçesiyle beraat etti.”
Değerli okuyucular son iki yazımda Türkiye’de adaletin zayıfladığından ve halkın tedirgin olduğundan söz etmiş idim.
Bu kez tedirginlik düşüncemizi değiştirmeyen bir başka olaydan bahsedeceğim. Yukarıdaki haberdeki gibi polis, şüphelendiği aracı durduruyor ve arama sonucunda suç delillerine ulaşıyor. Sanıklar mahkemeye çıkıyor. Sanıklar birbirini suçluyor. Yani suç sabit. Fakat sonuç, sanıklara beraat!..
Gerekçe, polisler mahkeme kararı olmadan aracı aramışlar.
Hani bu ülkede son çıkan torba yasası ile polis şüphelendiği her kişiyi donuna kadar arayacaktı? Hani torba yasa ile polislerin müdahale yetkileri artırılmıştı?
Polis şüpheli bir aracı çevirecek, içinde suç sayılan malzeme bulacak ve, “Siz burada bekleyin ben mahkemeden bir karar çıkarayım da üstünüzü başınızı, arabanızı öyle arayayım!..” diyecek ve böyle olursa usulsüzlükten kurtulup mahkeme sanıkları içeri atacak!?..
Böyle durumlarda Anadolu’da iş işten geçtiğini anlatmak için,” Ölme eşeğim ölme, yonca biçeyim geleyim de ye!..” derler.
Bence mahkeme yanlış yapmış, usulsüz arama yapıp mahkemeyi meşgul ettikleri için polisleri içeri atmalıydı!!!..
Dedim, gene diyorum ya yasalarımız yanlış ya hakimlerimizde bir durum var.
Aslında hukuk, yargı elemanları ile güçlenir. Hatta bazen yasada maddesi olmayan bir konuda da hukukun üstünlüğünü göz önünde bulundurarak da karar verilebilir ki bunlara içtihat hukuku diyoruz.
Siz istediğiniz kadar yasa çıkarırsanız çıkarın uygulama doğru olmadığı sürece hukuk olur guguk.
Yoksa bizdeki hukuk, guguk mu?