Haberin Tarihi:
19.3.2015 09:42:00
- Okunma Sayısı:1731
defa okundu.
Eğirdir Gölü'nün 1970'lı yıllardaki su ürünleri popülasyonunu yeniden yakalaması için önemli adımlar atılıyor.
Eğirdir eski günlerini arıyor
Eğirdir Gölü'nün 1970'lı yıllardaki su ürünleri popülasyonunu yeniden yakalaması için önemli adımlar atılıyor. 1976 yılında şehir ekonomisine 3 milyon dolarlık katkı sunan Eğirdir Gölü'nün yeniden bugünlerine kavuşması için ciddi projeler hazırlandı, bazıları uygulamaya konuldu.
Eğirdir Gölü'nün 1970'li yıllardaki su ürünleri popülasyonunu yeniden yakalaması için önemli adımlar atılıyor. 1976 yılında şehir ekonomisine 3 milyon dolarlık katkı sunan Eğirdir Gölü'nün yeniden bugünlerine kavuşması için ciddi projeler hazırlandı, bazıları uygulamaya konuldu.
50 BİN ADET YAVRU KEREVİT ÜRETİLECEK
Eğirdir Gölü'ndeki su ürünleri popülasyonunu sürekli takip eden ve ekonomik değere sahip ürünlerin artması için çalışmalar yapan Eğirdir Su Ürünleri Araştırma İstasyonu, kerevit ve sazan konusunda çalışıyor. Eğirdir Su Ürünleri Araştırma İstasyonu (SARİM), kerevit konusunda hazırladığı projeye BAKA ve Tarım Bakanlığı'ndan destek alınca Türkiye'nin en büyük kuluçkahanesi Eğirdir'e kuruldu. 2.5 milyon TL'ye maledilen kuluçkahanede yıllık 50 bin adet yavru üretilecek. Hastalığa dirençli kerevit yavruları Eğirdir Gölü'ne bırakılarak, popülasyonun artırılması hedefleniyor.
KEREVİTİN MERKEZİ EĞİRDİR
Eğirdir SARİM’e kurulan kuluçkahanenin Tarım Bakanlığı'nın bünyesindeki en büyük kapalı devre kuluçkahane olduğuna dikkat çeken Kurum Müdürü Şakir Çınar, şu bilgileri verdi:
"Kuluçkahanemiz yaklaşık binayla birlikte 2.5 milyon liraya mal oldu. 600 metre kare laboratuar alanı var. 600 metrekare kuluçkahane alanı var. Kuluçkahane iki farklı modülden oluşmaktadır. Kuluçkahanede iki modülün olmasının sebebi su sıcaklığı fazla isteyen balıklarla çalışabileceğiz, soğuk balıklarımızla çalışabileceğiz ya da sistemin birisi zarar gördüğünde kuluçkahaneyi besleyebilecek. Trabzon’da ve Antalya’da benzer tesisler var. Bizim tesisimiz onların yaklaşık üç katı büyüklüğünde. Hem kapasite açısından hem de teknoloji açısından. Bu bizi şu şekilde sevindiriyor. Ülkedeki kerevitle ilgili kim ne çalışma yapacaksa Eğirdir bununla ilgili merkez olacak. Zaten Eğirdir’i yoksayan bir çalışma kabul etmiyoruz.
1 KEREVİTTEN 300 YAVRU ALACAĞIZ
Şimdi göldeki popülasyonumuz avcılık rakamlarıyla söyleyeyim; 100 ton kerevit avlıyoruz. Bazıları kaçağa gidiyor ama resmi sayı bu. Bizim bu proje sonrasında orta vadedeki hedefimiz 2000 ton. Bu mevcudu 15’e 20’ye katlamak. Burada yılda 50 bin adet yavru kerevit üreteceğiz ve göle salacağız. Göldeki kerevit 1'e 1 üreme yapıyor. Burada özel şartlarda gerçekleştireceğimiz üreme ile 1 kerevite 300 yavru alabileceğiz."
GÖKÇELİ'YE SAZAN GÖLETİ
Eğirdir SARİM Müdürü Şakir Çınar, göldeki sazan popülasyonunun artırılması için de önemli çalışmalar içerisinde olduklarını söyledi. Çınar, şöyle devam etti:
"Biz Eğirdir’de su ürünleri üretimi yapmaya başladığımızdan bugüne kadar Eğirdir Gölü’nde ciddi bir artış var. Çim sazanı hala var ama balıkçılarımızdan avlamalarını istiyoruz. Böylece dengeye gelecektir. Sazanın üreme döneminde de ciddi bir kaçak var. Yanlış avlanma oluyor, kaçak avlanma oluyor. Bu konuda eğitim çalışmalarımıza devam ediyoruz.
BALIKÇIYI SİSTEME ORTAK YAPACAĞIZ
Vali beyin talimatıyla İl Genel Meclisi başkanıyla birlikte Büyük Gökçeli Kasabası'nda özel bir projemiz mevcut. Orada sazan üretim tesisi düşünüyoruz. Kavaklı Göleti var. DSİ tarafından bize tahsis edilmesi söz konusu. 147.000 dönümlük bir alan. Yıllık 10 milyon kapasiteli bir tesis olacak. Her yıl 8-10 milyon yavru Eğirdir Gölü’ne bıraktığımız zaman balıkçıyı da üretime ortak etmiş olacağız. 'Balıkçı balığı sahiplenecek ve korumalıyım' diye düşünecek. Devasa bir yatırım olacak inşallah."
HEDEF 3 MİLYON DOLAR
Eğirdir SARİM Müdürü Çınar, Eğirdir Gölü'nden 3 milyon dolar katma değer sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Geçmişin analizini yapan Çınar, "1948’den beri Eğirde'ki suyun katma değeri var. Şimdi baktığımızda Eğirdir Gölü’nde 1948’den sonra ortalama 384.000 dolar civarında bir katma değer oluşmuş. Ne zamana kadar? 76’lara kadar bu böyle devam etmiş. 500.000-700.000 arasında gelip gitmiş. 76’dan sonra biz kerevite pazar bulmuşuz. 1712 ton ile başlamış. Kerevit satmaya başlayınca 3 milyon doları bulmuşuz. 1986 yılına geldiğimizde kerevitte hastalık başlamış. 276.000 dolara kadar düşmüş, avlanma 12 tona düşüyor. Taki 2008’e kadar düşüyor. 50.000 dolara kadar geliyor. Biz de 2000’lerde tekrar kerevit başlıyor, ondan sonra yasak var. 2010 yılından sonra da benim dahil olduğum dönem. 30-35 tonlar Ali Haydar Bey’in, Şemsettin Bey’in Memduh beyin dönemleri. Bu dönemlerden sonra biz dedik ki 'siz pazarı kaybetmeyin' dedik. Çünkü biz pazarın kaybedilmesini istemiyoruz. 3 milyon dolarlık pazarı arzuluyoruz" diye sözlerini tamamladı.
Kaynak: Akdeniz